içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Korana Virüs Kadar Tehlikeli: Dünya Sağlık Örgütü de O Hastalığa Dikkat Çekti

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) 6 ölümden birinin nedenini “Kanser” olarak veriyor. Bu oran, coronavirüs ve tüm enfeksiyon hastalıkları nedeniyle ölümlerden çok daha fazla. Prof.Dr. Haydaroğlu, “Kalp-damar hastalıklarından sonra ikinci sıradaki kanser hastalıklarından ölümün üçte biri engellenebilir” diyor.

Korana Virüs Kadar Tehlikeli: Dünya Sağlık Örgütü de O Hastalığa Dikkat Çekti
Haberi Sesli Dinle

Akademik Der, E.Ü.Yardım Derneği ve  Meme Kanseriyle Savaşım Derneği

‘’KANSER HAFTASI’’nda online panel düzenledi: ERKEN TANI HAYAT KURTARIR

 

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) 6 ölümden birinin nedenini “Kanser” olarak veriyor. Bu oran, coronavirüs ve tüm enfeksiyon hastalıkları nedeniyle ölümlerden çok daha fazla. Prof. Dr. Haydaroğlu, “Kalp-damar hastalıklarından sonra ikinci sıradaki kanser hastalıklarından ölümün üçte biri engellenebilir” diyor.

 

DSÖ verilerine göre 2018’de 18.1 milyon yeni kanser vakası ortaya çıkarken, 9.6 milyon kişi hayatını kaybetti. Uzmanlar, kansere neden olan etkenleri; genetik, mikrobiyal, fiziksel, hormonal, kimyasal etkenler ve beslenme yanlışlıkları olarak sıralıyor.

“Erken tanı hayat kurtarıcıdır” diyen Prof. Dr. Ali Osman Karababa, erken tanıyla tedavinin kolaylaşacağını, doku ve organ kaybının önleneceğini, sakatlık riskinin azalacağını ve tedavi maliyetini düşüreceğini belirtiyor.

 

Prof. Dr. Ramazan İnci, bağışıklık sisteminin önemine değinerek, sadece coronavirüs değil, kanserde de beslenmeye özen gösterilmesi gerektiği, çevre faktörlerinin ve yaşın da önemli olduğunu vurguluyor.

Akademik Der, EÜ Yardım Derneği ve Meme Kanseriyle Savaşım Derneği “Kanser Haftası” nedeniyle Online panel düzenledi. Panelle ilgili bilgi veren Akademik Der. Başkanı Yrd. Doç.Dr. Oğuzhan KAVAKLI, Coronavirüsün şu anda dünyayı kasıp kavurduğunu, gerekli önlemler ciddiye alınmadığında geçmiş  yıllardaki salgın hastalıklar gibi ülkelerde derin yaralar açacak kapkara bir dönem olacağını belirterek, “Ancak, erken davranıldığında  korunmak mümkün olan kanser sürekli canlar alıyor. Her yıl dünyada 20 milyona yaklaşan sayıda insan kanserin pençesine düşüyor. Uzmanlar kanserden korunmanın mümkün olduğunu söylüyor. Yeterki erken tanı ve tedaviye geçilsin. Bugün bütün dünyanın yaşadığı Covid-19 paniğinin de gereği, kurallara uyulmasıdır. Aslında rakamlar, kanserin daha fazla can aldığını göstermektedir. Bulaşma riski coronavirüsü öne çıkarmaktadır” dedi.

Ege Üniversitesi Yardım Derneği Başkanı Prof. Dr. Ramazan İnci de bağışıklığın önemini vurgulayarak, sadece coronavirüste değil kanserde de beslenme ve vücut direncinin artırılması önemli. Bunun da doğru seçimler ve tercihlerle mümkün olduğunu, çevre faktörlerinin de olumsuz sonuçlar doğurabileceğini vurguluyor.

Meme Kanseri ile savaşım Derneği Başkanı (Ege Üniversitesi E. Öğretim Üyesi) Prof. Dr. Ayfer HAYDAROĞLU Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) rakamlarına dikkat çekerek şunları söylüyor:

“Nasıl bulaşıcı hastalıklardan tedbirlerimizi alıyor, aşılarımızı oluyor ve kendimizi, ailemizi, çoluğumuz çocuğumuzu koruyarak coronavirüs için endişe duyuyorsak kanser konusunda da aynı duyarlılığı göstermeli ve korunmalıyız. Çünkü, kanser daha ölümcüldür ve kanserlerden ölümün yaklaşık üçte biri engellenebilir.”

 

18.1 MİLYON KANSER VAKASI 9.6 MİLYON ÖLÜM

Kanserden korunmanın yolunun, kansere neden olan etkenleri ortadan kaldırmak veya kaçınmaktan geçeceğini belirten Prof. Dr. Haydaroğlu DSÖ verilerine göre, “2018’de 18.1 milyon yeni kanser vakası ortaya çıkarken, 9.6 milyon kişi de kanserden hayatını kaybetmiştir. Gerekli korunma tedbirlerini almış olsalardı hayatını kaybedenlerin üçte biri yaşıyor olacaktı” diyor.

 

ERKEN TANI HAYAT KURTARIR

Prof. Dr. Ayfer Haydaroğlu, kanserde eken tanının hayat kurtardığını belirterek, şunları söylüyor:

“Meme, rahim, kalın bağırsak ve prostat kanseri; yıllık kontrollerle daha klinik belirti vermeden, erkenden yakalanabilmektedir. Bu 4 kanser türünde muntazam tarama yöntemleriyle erken tanı konduğu için, tedavilerde yüzde 90 üzeri başarı sağlanmaktadır. Bu nedenle kadınlarda 40 yaşından sonra meme kanseri, cinsel hayat başladıktan sonra rahim kanserleri, erkeklerde 50 yaşından sonra prostat kanseri; her iki cinste ise 50 yaş sonrası  kalın bağırsak kanserleri her yıl taranmalı, gerekli kontroller yapılmalıdır.”

KANSERLİ HASTALAR, COVİD-19 SALGININDA DAHA DİKKATLİ OLMALI

Prof. Dr. Ayfer Haydaroğlu, bağışıklık sisteminin zayıflamasının kansere zemin hazırladığını belirterek, “Ayrıca, kanser tedavisi sırasında verilen radyoterapi, kemoterapi gibi tedaviler bağışıklık sistemini daha çok zayıflatmaktadır. Bu nedenle kanserli hastaların enfeksiyonlara karşı dirençleri daha az olur. Bu nedenle kanserli hastalar Covid-19 sırasında daha dikkatli olmalıdır” diyor.

 

Kanserli hastaların Covid-19’la ilgili 14 kurala kesinlikle uymalarını öneren Prof. Dr. Haydaroğlu, “Kanlı balgam, kanlı gaita, kanama gibi acil belirtileri olanlar mümkün olduğu kadar pandemi hastaneleri dışında kalan merkezlere başvurmalıdır. Memede bir kitle gibi çok acil olmayan kuşkulu hastalar, salgının biraz hafiflemesini bekleyebilir veya enfeksiyonlu hasta bakmayan merkezlere başvurabilir” diye konuşuyor.

TEMEL RİSK FAKTÖRLERİ VE ÇEVRE

Ege Üniversitesi’nin Halk Sağlığı Anabilim Dalı E. Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Osman Karababa (İzmir Tabibler Odası) kanserin, korunmanın olası olduğu ve erken tanı konduğunda tedavi edilebilen bir sağlık  sorunu olduğuna işaret ederek, “Temel risk faktörleri yaş, cinsiyet, ırk, genetik yatkınlık, değiştirilemez. Örneğin, yaş ilerledikçe kadınlarda meme kanserleri, erkeklerde ise prostat kanserleri riski artmaktadır. Kanser nedenleri olarak; çevresel etkenleri, zararlı alışganlıkları, beslenme alışganlıklarını, enfeksiyon etkenleri, fiziksel etkenler, ve kimyasal maddeleri sayabiliriz. Bu nedenleri gerekli önlemler alındığında azaltarak kanser oluşma riskini olabildiğince aşağı çekebiliriz.

Çevresel etkenler arasında hava kirliliğini en başta belirtebiliriz. DSÖ hava kirliliğini 2013 yılında grup 1 kanser nedenleri arasına aldı. Ne  yazık ki ülkemiz havasını DSÖ kriterlerine göre kirli kabul etmek durumundayız” diyor.

Prof. Dr. Karababa, tütün kullanımı, alkol, uyuşturucu bağımlılığı, sağlıksız cinsel yaşam, kötü beslenme ve hareketsizliği diğer etkenler olarak sayıyor.

Prof.Dr.Karababa, erken tanı yönetmleri olarak; genetik tanı, kan şekerinin izlenmesi, kan basıncının izlenmesi, kendi kendine meme muayenesi ve mamografi, vajinal smir, gaitada gizli kan bakılması, okul çağında göz muayenelerini sayıyor.

Prof. Dr. Karababa; yeterli ve dengeli beslenme, sebze ve meyve tüketiminin artırılması, kanser oluşumunu önleyen gıdalara ağırlık verilmesini öneriyor.

Tarih: 03-04-2020

FACEBOOK YORUM
Yorum