içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Tarım da Devletin Piyasa Yapıcı Rolü ve Model Uygulamalar

Dünya da yaşanan pandemi krizi, savaşlar, ekonomik ve finansal krizlerin tüm bileşkesinde öne çıka bir gerçek vardı. Bu gelişmeler bize hangi alanda ne gelişme olursa olsun Tarım sektörünün asla vazgeçilemez bir yere ve stratejik öneme sahip olduğunu hatırlattı.

Tarım sektöründe birçok noktada başarı hikayeleri yazmış olsakta bu alanda çözülmesi gereken devasa sorunlarımızın olduğunu da görmezden gelemeyiz.

Ancak, geçmiş ve bugün karşılaştırması yaparsak; bugün tarımda geldiğimiz noktayı da asla küçümsememiz gerektiğini düşünüyorum.

Çocukluğu tarlalarda geçen birisi olarak şunu çok iyi biliyorum ki; o günkü çiftçinin alım gücü ile bugünkü arasında çok büyük bir makas açıklığı vardır. Geçtiğimiz yıllarda bunu bir kez daha görme fırsatım oldu. Çocukluğumda hatırladığım tek şey çiftçinin bırakın traktör ve makine ekipmanları almayı; geçimini çok zor şartlarda sağlarken, bugün gördüğüm ise o geçmişin yokluk ve yoksunluğu yerine çiftçinin traktör, ekipman, araba sahip olması ve geçim standartlarının bugün kentlerde yaşayan sabit ücretliden bile daha iyi durumda olduğu gerçeğidir.

Bunlar benim sadece gözlemlediğim değil, aynı zamanda yaşadığım gördüğüm gerçeklerdir.

Elbette bu söylediklerim Tarım sektöründe ki bazı gerçekleri de gözardı ettiğimiz anlamına da gelmez.

ÜRETİCİ DAHA FAZLA DESTEKLENMELİ

Ben her zaman çiftçinin daha faza desteklenmesi taraftarıyım. Türk halkının ucuz ve güvenli gıdaya ulaşmasının yolu çiftçinin desteklenmesinden geçmektedir.

Türkiye’de bugünkü fahiş gıda fiyatlarına karşı devletin çiftçiyi daha fazla desteklemesi kaçınılmazdır. Ucuz gıdaya erişim; Çiftçiye verilecek mazot, gübre, tohum ve yem desteğinden geçmektedir. Devletin bu konularda mutlaka üreticiyi sübvanse eden destekler vermesi şarttır.

ÜRETİCİ EMEĞİNİN KARŞILIĞINI ALMALIDIR

Tabi çitçinin emeğinin karşılığını alması da şarttır. Bu konuda çiftçimiz çok kötü örnekler yaşadı, yaşıyor.  Mesela çiftçimiz kesinlikle tüccarın insafına bırakılmamalıdır. Çiftçinin en büyük şikayetlerinden birisi de binbir emekle ürettiği ürünü tüccarın insafına terk ederek, ederinin çok altında ürününü satmak zorunda kalması ve emeğinin heba edilmesidir. Bugün hala tarlada üretici fiyatı ile nihai tüketici ve market raflarında ki ürünler arasında yüzde 300’leri bulan farklılıkların olması üreticinin aracılardan daha az kazanması büyük bir çelişkidir. Üretici ile tüketici arasındaki makasın bu kadar açık olması hiçbir piyasa koşuluyla uyuşmamaktadır.   Devletin bunu çözmesi şarttır. Çünkü bu sistemden en büyük zarar gören üretici ve nihayetinde de tüketicidir.  

BİR BAŞARI HİKAYESİ TMO

Kuşkusuz devletin piyasa yapıcı ve piyasayı regüle edici görev ve sorumluluğu olduğu gerçeğini bugün daha fazla hissediyoruz.

Nitekim bu konuda bazı eleştirilere konu olsa da bence Tarım Bakanlığının en büyük güzel uygulamalarından birisi TMO’nun uygulamalarıdır. Kişisel görüşüm TMO piyasa yapıcı ve piyasayı regüle edici örneklerin en başarılısıdır.

TMO yaptığı alımlar ile çiftçinin bugün en büyük umudu olmuştur. Çiftçiyi, üreticiyi tüccarın insafına bırakmamıştır. Çiftçinin ürünlerinin speküle edilmiş fiyatlarla ucuza üreticinin elinden almasının ve çiftçinin sektöre küsmesinin önüne geçmiştir.

Bu durumu bizatihi yerinde gördüm ve gözlemledim. Çiftçiler gerçekten TMO’nun alımlarından uygulamalarından son derece memnun.

TMO’nun başında bu işi iyi bilen, sektörün içinden gelen, başarılı bir bürokrat olan Genel Müdür Ahmet Güldal’ın olması da başarı hikayesinde önemli bir etkendir.

Tarım Bakanlığı TMO uygulamalarını bir model olarak ele almalı ve diğer tüm alanlarda da bu modeli yaygınlaştırmalıdır.

TARIM KREDİ MARKETLERİ

NEDEN BAŞARILI OLAMADI

Mesela Tarım Kredi Marketleri uygulaması çok iyi bir düşünceydi ama istenilen başarıyı yakalayamadı. Tarım Kredi Marketlerinin varlığını desteklemekle birlikte neden istenilen başarıyı yakalayamadığını da sorgulamak gerekir. Cumhurbaşkanı’nın tüm söylemlerine rağmen bu marketler piyasaya göre bir fiyat farkındalığı oluşturamadı.

Eskiden İzmir’de Tansaşlar vardı. Fiyat uygulamaları ile İzmir’in kısa zamanda benimsediği bu marketler, fiyatları ile zamanında devasa hipermarketlere meydan okuyor, rekabette onların dahi önüne geçiyordu.Tarım kredi marketlerinin amacı üreticiden tüketiciye halka ucuz ürün sunmak olmasına rağmen, bu rolünü tam olarak yerine getiremedi.

Kim ne derse desin devlet, market mi işletir, devlet şununla bununla ilgilenmez denilen geçmiş savların aksine, gıda sektörü uluslararası kartellerin veya tüccarların insafına bırakılmayacak kadar stratejik ve önemlidir. Özelleştirmelerden sonra devletin birçok alandan çekilmesinin piyasa yapıcı ve piyasayı regüle edici rolünü ortadan kaldırdığını yaşadığımız bu kriz dönemlerinde bir kez daha gördük!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum