içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Nerede 68 Kuşağı: "Go Home' Amerika'dan, Come Here Amerika'ya"

Kendisini solcu ve sol ideolojiyi savunduklarını iddia edenlere bakıyorum da cılız birkaç ses dışında derin bir sessizlik hakim. Türkiye emperyalist bir saldırıya uğruyor.Bütün dünya bunu görüyor ama birtek solcu kardeşlerimiz görmüyor.Ya da görmek istemiyor. Nerede yurtsever solcu kardeşlerimiz! Nerede 68 kuşağı solcuları! 

 

 

DEĞİŞEN SOLCULUK MU SOLCULAR MI?

Oysa emperyalistlere karşı 68 kuşağının direnişi tarih sayfalarında ve hafızılar da unutulmaz bir yer edinmişti. Şimdi bakıyoruz kendisini solda tanımlayan dostlarımız etkisiz, tepkisiz ve sessizler. Bu derin sessizliğin karşılığı nedir? Bir adam düşmanlığı mı? Değişen solculuk mu? Değişen solcular mı? Acaba şimdinin solcuları mı değişti, solculuk mu değişti. Yoksa Solcular artık Amerikancı mı oldu? Ya da hiç düşünmek istemediğim; bir adam uğruna Türkiye'nin teslim alınmasını isteyecek kadar ideolojik bir körlük içine mi girdiler?

 

 

 68 KUŞAĞI VE ŞİMDİNİN SOLCULARI

Ben yiğit yürekli ve gerçek solcuları severim. Ama bakıyorum da etrafımda solcu geçinen ama savunduğu ideoloji ile yakından uzaktan ilgisi olmayan o kadar çok solcu türemiş ki! Bu solcuların 68 kuşağı ile aralarında küçük bir bağ bile kurmakta zorlanıyorum.

 

Emekçisi de işvereni de kariyerlisi de 68 kuşağı solcularına hiç benzemiyor. Onlar şimdikiler gibi kapital peşinde koşan değildi. Onlar kapitalizme karşı savaşırlardı. Şimdikiler tamda kapitalizmin göbeğinde. Onlar bujuvaziye kaşıydılar şimdikiler burjuvazinin tam göbeğinde...

 

Etrafta idealist çok az solcu kalmış. Belli ki solcu kardeşlerimizde büyük bir değişim ve dönüşüm geçirmişler. Ama bu değişimin solculukla ne kadar bağlantısı var diye sorarsanız onun yorumunu da okuyuca bırakıyorum.

 

Kuşkusuz 1968 kuşağını etkileyen ve ABD-Batı aleyhtarlığına iten dış etkenlerden birisi de Kıbrıs’ta, Rumların Türklere uyguladığı katliamlarına karşın ABD’nin Türkiye’ye takındığı olumsuz tutumdu.

 

 

AMERİKA, GO HOME

Bu durum ABD'ye karşı çıkan  sol gençliğin halkta taban bulma arayışlarını kolaylaştırıyordu. Yurtta ABD karşıtı eylemler yapılıyordu. Ankara, İstanbul, İzmir başta olmak üzere Anadolu şehirlerinde ABD'ye tepkiler çığ gibi büyüyordu. Kıbrıs hakkında ve Amerika aleyhinde nutuklar, sloganlar atılıyordu. Johnson’un maketleri yakılıyordu. Bu atmosferde ABD 6.Filosunun 17 Temmuz 1968’de Türkiye’ye gelmesi ise olayların büyümesine yol açtı. Yapılan gösterilerde yaralananlar oldu. 6.Filoya karşı yapılan çeşitli eylemlerin boyutları daha da genişledi. O dönemde 1960'lı yılların en etkileyici,  en efsunlu sloganları! "Amerika, Go Home!," "Yankee go home!", "ABD TÜRKİYE'DEN DEFOL!" idi. 

 

1960'lı yıllarda ABD'nin örgütlediği satılmış ve dış piyonların temsilcisi Fethullah Gülen ile Abdullah Öcalan'ın ikisi de "Komünizmle Mücadele Derneği" aktif üyesi idi. Amerika o zamanlar bunlara yatırım yapmaya başlamış. ABD'nin truva atları o zamanda vatan evlatlarının birbirini yok etmesi için çalışıyordu. Komünizmle mücadele sadece bir maskeleme idi. Komünizm gelecek propagandası ile vatan satılıyor, Kardeş kavgası ateşleniyordu.    

 

O süreçte  6. filoya "Hayır" diyen Deniz Gezmiş ve arkadaşlarını astılar.

Çünkü Deniz gezmiş dışarıdan her türlü dayatmaya ve özellikle de Emperyalizme  meydan okuyordu. Çünkü o yerli bir duruşa sahipti. Bakın Deniz Gezmiş o günlere dair neler söylemiş: "Ben Amerikan emperyalizmine, Sovyet revizyonizmine, Romen soytarılığına, Bulgar dalkavukluğuna karşı bir Türk devrimcisiyim. Biz şahsi hiçbir çıkar gözetmeden, halkımızın bağımsızlığı ve mutluluğu için savaştık! Türkiye'nin bağımsızlığından başka bir şey istemedik ve hayatımızı bu yola koyduk. Varlığımızı Türkiye adına armağan ettik. Bunun aksini iddia edenler vatan hainidir".

 

 

OTORİTERLİK DİKTATÖRLÜK PROPAGANDASI

Şimdi gelelim bugüne. Türkiye yine büyük bir saldırı ile karşı karşıya. Her cephede Türkiye'yi teslim almak için hücuma geçiyorlar. Açık açık dünyaya ilan ederek Türkiye'ye ekonomik bir savaş başlatıyorlar. İsimler onlar için sadece sembol. En iyi dostları darbeyle gelen Sisi, Arabistan'ın kralı yani kısaca en iyi dostları diktatörler. Otoriterleşme diktatörlük ve demokrasi elden gidiyor gibi kavramlar sadece kendi yörüngelerinden çıkan ve onlara boyun eğmeyen devlet yöneticilerine karşı kullandıkları bir propaganda silahı. Tayyip Erdoğan onların dümeninden gitseydi, diktatörde olsun en iyi dostları olurdu. Ancak Erdoğan, Amerikan politikalarına başkaldırdığı için hedefte. Kendisine boyun eğmeyen Türkiye'ye karşı elinde ki bütün araçlarla saldırıyor.  

 

 

BIRAKIN MUHALİFLİĞİ BU MÜCADELEYE KATILIN

Türk halkı tıpkı 15 Temmuz'da olduğu gibi emperyalizmin ekonomik saldırısını da püskürttü ve teslim olmadı. Halkımız bir kez daha yerli ve milli duruşunu gösterdi. Dış odakların ülkeyi teslim almasına izin vermedi. Bu süreçte emperyalizme karşı başkaldıran solcu kardeşlerimizden tek tük ufak sesler duyulsa da topyekün bir başkaldırı sesi gelmedi. Hatta derin bir sessizlik var. Nitekim Siyonizmin ve küresel emperyalizmin amiral gemisi ABD'ye sessiz kalınması Solcu yazar Soner Yalçın'ında dikkatini çekmiş 'bırakın muhalifliği bu mücadeleye katılın' diyerek solcu kardeşlerimizi vatan mücadelesine davet etmek zorunda kaldı.

 

Soner Yalçın solcu kardeşlerimizin sessizliği karşısında emperyalizmin Türkiye'yi teslim almak için başlattığı saldırılara "Bu Duruş İdealist mi" diye sorarak şu satırları yazıyordu;

 

"Nederseniz deyin; vatan, siyaset üstüdür. Bu ülkenin insanları, devletin zorlu dönemlerinde bileziklerini bağışlamış yurtsever bir halktır. Dolar'a/nefsine yenik düşmeyecektir.

NE YAPILMALIDIR?

Açık yazayım:

Ne Erdoğan, ne de AKP umurumda.

Bu ikilinin bu ağır sorunu ortadan kaldıracağına dair ümidim de yok. Ama konu artık siyasetin dışına çıktı; var olma/vatan mücadelesi veriyoruz.

 

Evet, Erdoğan ile AKP'nin onca beceriksizliğine rağmen bizler- muhalifler, ülkeye zararlı bir virüs gibi yayılan döviz canavarına karşı ne yapabiliriz? Çünkü, sözün bittiği yerdeyiz; Türk lirasının katledilmesini seyredemeyiz.

Ne yani; yeniden Duyunu Umumiye kurulmasını mı seyredeceğiz?

Aklımızı başımıza alalım; gündem suçlu arama konusunu geçti. (Ki sorumlu belli, üzerinde tepinmeye gerek yok…)

 

Bizler ne yapabiliriz?

Gün birlik olma/kenetlenme günü. Parti farkı aramadan tüm yurtseverler, milli seferberlik kampanyası ruhuyla hareket etmelidir. Hedefimiz, Türk ekonomisini bu zorlu yolculuğunda az hasarla atlatmasını sağlamak olmalıdır.

Paniğe kapılmayınız.

Soğukkanlı olunuz.

Ancak psikolojik savaşı böyle kazanırız.

İkinci adım, Türk lirasına sahip çıktığınızı dünyaya göstermek olmalıdır. İnadına döviz bozdurup Türk lirası alınız.

Var mısınız?

Yoksa, lakırtıya devam mı edelim:

– “Ama Erdoğan…”

– “Ama AKP…”

Boş verin benzer nakaratı; siyaset yapmanın zamanı değil; memleket elden gidiyor görmüyor musunuz? Bugün tek yapılacak duruş:

Tam bağımsız Türkiye için emperyalizme karşı direnişe geçmek." diyor

 

 

ÖNCE VATAN

Önde gelen solculardan Gazeteci Yazar Soner Yalçın'da emperyalizmin saldırıları karşısında solcuların sessiz kaldığını itiraf ediyor. Bugün günümüz solcularının duruşunda eski yaklaşımların, duyarlılıkların, hassasiyetlerin kaybolduğunu görüyor, muhalifliğin ise ideolojik körlüğe dönüştüğü bir süreç yaşıyoruz.  

 

68 kuşağı solcuları "Amerika, Go Home!", "Yankee go home!", "ABD TÜRKİYE'DEN DEFOL!" sloganlarıyla Amerika'ya meydan okurken, bugünün solcularında derin bir sessizlik hakim. Ne yazık ki sessizliğinde ötesinde bir kısım solcular, bazı kişi ve kurumlara karşı besledikleri nefret ve öfke kültürü ile beyinlerini bu iki kavrama havale ettiler. Bu nedenle de düşünme, muhakeme, sorgulama gibi hoşgörü, demokratik değer ve anlayışın yerini dogma nefret kültürü aldı. Bu nefret kültürü öyle bir noktaya vardı ki bazı solcu kardeşlerimiz  'Come Here America' boyutuna kadar geldiler. 

 

Muhalif olmak, solcu olmak bu değil. Ama hakkını yemeyelim azda olsa milli duruş sergileyen, direnme çağrısı yapan, dik duran solcular da var. Onları da kutlamak bizim vazifemizdir. Unutmayın bu vatan hepimizin. Ben sağcısı ile solcusu ile kim kendisini nasıl tanımlarsa tanımlasın "Önce Vatan" diyorum.      

YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum