içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

TRT Anadolu'yu Terk mi Ediyor?

Ülkede ki ekonomi, siyasal, toplumsal, hukuksal durum iletişim sürecinin  işleyişini de belirlemektedir. Kitle iletişim alanında yaşanan sorunları dünya da ki ve ülkemizde ki genel sorunlardan bağımsız düşünmek güçtür.

 

Özellikle de ekonomik gelişmeler ve göstergeler bu konu da belirleyici ana unsurdur.  Ancak kamu hizmeti yayıncılığını tanımlamak için öncelikle kamu hizmetinin ne olduğuna bakmak gerekir. EBU yayıncılık alanında kamu hizmetini şu şekilde tanımlamaktadır. "Yükümlü bulunan oluşumun, toplumun tüm katmanlarının gereksinimini karşılaması kamu hizmetidir.

 

Kamu yayın kurumu bulunduğu ülkenin coğrafi olarak tümünü kapsamak ve ülkenin tüm yurttaşlarına yayın hizmeti götürmek sorumluluğuna sahiptir.Kamu yayın kurumunun hedef kitlesi bütün ülke nüfusudur.Bütün nüfus, teknik olarak erişimi ve toplumdaki bütün grup ve katmanları kapsar. Kamu Hizmeti Yayıncılığı, sırasıyla bilgilendirmeyi, eğitmeyi amaç edinmiştir. Kamu yayın kurumu bulunduğu ülkenin coğrafi olarak tümünü kapsamak ve ülkenin tüm yurttaşlarına yayın hizmeti götürmek sorumluluğuna sahiptir. Kamu yayın kurumları halka hizmet için vardır.

 

Kamu hizmeti yayıncılığı özel sektör yayın biçimlerinin dışında daha özgün bir yayıncılık anlayışına sahiptir. Halkın eğitim, kültür, sanat sivil toplum gibi toplumsal kentsel bilgilendirme, milli birlik ve bütünlüğün sağlanması, toplumsal ahlaki yapının korunması, toplumsal yaşam, sosyal devlet anlayışının benimsenmesi gibi temel değerlerin benimsenmesi kamu yayıncılığının vazgeçilmez yayın anlayışlarıdır.

 

Özel sektörden de aynı yayınları beklemek bir yurttaş olarak beklentimiz olsa da kar amaçlı olan bu ticari kuruluşların bu kaygıları her zaman dikkate almadıkları bilinen bir gerçektir. Özel sektör kuruluşlarının nihai hedef ve amaçları kendi ticari çıkarlarına göre şekillenmektedir.Para kazanmak kendi varlıklarının bir sebebidir.Ancak kamu yayıncılığında para kazanmak varlık sebeplerinden biri değildir. Özel sektör izleyiciyi bir müşteri olarak görürken kamu yayıncılığında izleyici asli unsurdur. Elbette özel sektör yayıncılığında belirttiğimiz değerler çerçevesinde kamu yayıncılığında geçerli olan unsurlardan kendilerinin sorumsuz olduğu anlayışı anlaşılmamalıdır.

 

Özel yayıncılıkta ulusal televizyonlar, gazeteler ve diğer tüm yayınlarda bu anlayış içinde sorumluluklara sahiptir. Mesela gayri ahlaki, milli birlik ve bütünlüğümüzü tehdit eden, 'terör propagandasına' alet olamaz sorumlu yayıncılık yapmak gibi kanuni ve toplumsal değerlere dayalı zorunlulukları vardır.

 

Biz elbette TRT gibi kamu yayıncılığı yapan kuruluşların tamamıyla özel sektör mantığı ile ticarileşmesini savunmuyoruz. Ancak özel sektörden farklı olarak sadece karlılık esası taşımayan kamu yayıncılığının da yeniden gözden geçirilmesini talep ediyoruz.

 

 

KAMU YAYINCILIĞI VE 15 TEMMUZ İŞGAL GİRİŞİMİ

Kamu yayıncılığında en büyük hayal kırıklığım 15 Temmuz işgal girişiminde yaşananlardır.  TRT o gece beklentilerimize özel sektör kadar cevap verememiştir. Oysa TRT sahip olduğu devasa imkanları ve yayıncılık kabiliyeti, sahip olduğu teknoloji, insan gücü daha da ötesi bölgelerde ki yapılanmasıyla beklentilerimize daha fazla cevap verebilirdi. Mesela bir özel sektörün televizyonunda yer bulan Cumhurbaşkanımızın halka çağrısının TRT'de yayınlanması mümkün olabilirdi. Ama devasa imkanlara, teknolojiye ve sahip olduğu insan gücüne rağmen TRT bunu başaramadı. TRT kendisinden beklediğimiz işlevi yerine getirememiş, bu konu da özel sektör yayıncılığının gerisinde kalmıştır.

 

 

MERKEZİ İZMİR'DE OLAN AMA İZMİR'E

HİÇBİR KATKISI OLMAYAN BELGESEL KANAL

Bugün TRT'nin taşra yapılanmasına baktığımızda Türkiye genelinde genel müdürlük seviyesinde tek merkezin olduğu kent İzmir'dir. Ancak Genel Müdürlüğünün merkezi İzmir'de olan Belgesel Kanalın İzmirliye en ufak bir katkısını şimdiye kadar duymuş değilim. İzmir'e hiçbir katkısı olmayan bu belgesel kanalı İzmirlilere sorsanız hiç kimse bilmez, tanımaz. Bu kente değer katacak bir faaliyeti de mevcut değildir. İzmir'den bir tane yapım duymadık. TRT Yönetimi bu kanalın merkezini ya İzmir''den almalı yada İzmir'inde istifade edeceği kente katkı sağlayacak bir yapıya dönüştürmelidir.

 

 

TRT MERKEZİYETÇİ OLMAMALI

TRT merkeziyetçi ve protokol yayıncılığını artık terk etmek zorundadır.  Yazımın başında da ifade ettiğim üzere kamu yayıncılığı salt ticari ve karlılık esaslı değildir. Elbette ticari hareket edebilir. Ama varlık sebebi ve önceliği bu değildir. Ayrıca TRT'nin  kamu kaynaklarıyla desteklenmesini kabul etmekle birlikte, sadece kamu kaynaklarına dayanmasını da  doğru bulmuyorum. TRT ticari karlılığını ve pazarlama faaliyetlerini asgari ölçüler içinde yeniden gözden geçirmelidir. Bunun içinde TRT'nin merkeziyetçi yapıyı terk etmesi gerekir.

 

 

BÖLGESEL VE YEREL YAYINLAR YAPILMALI

Kamu yayıncılığının özel sektör mantığı ile hareket etmesini; ticari karlılığı veya başka unsurları esas alarak merkeziyetçi yapıya dönmesini ve taşra teşkilatlarını, bölge müdürlüklerini işlevsiz hale getirerek Anadolu'dan kopmasını kesinlikle doğru bulmuyorum. TRT'nin en azından bölge müdürlüklerinin bulunduğu merkezleri esas alarak bölgesel ve yerel yayınlara yeniden dönerek Anadolu insanına sahip çıkması kamu yayıncılığının da bir gereğidir. TRT'nin bölge müdürlüklerinde canlı yayın araçları, stüdyoları ve insan kaynakları ile günlük yayın yapacak kapasitesiye sahiptir. Bu kadar teknoloji ve insan kaynağının atıl kalması kurumların verimlilik esaslarına da aykırıdır. Bu konuda TRT Yönetimine İzmir Medya Platformu olarak çağrıda bulunuyoruz. TRT'nin bölgesel-yerel örgütlenmelerini bu bölgelere verilecek yayınlar, programlar ile daha aktif hale getirilmesinin yerel dinamiklerin bileşenleri ile hareket etmemesinin bu kuruma da yayın yaptığı bölgelere de herşeyin ötesinde ülkemize de önemli kazanımlar sağlayacağına inanıyorum.

 

 

TRT ANADOLU'YU TERK ETMEMELİ

Özel sektör yayıncılığının merkeze odaklanması mantığını TRT aynen uygulamamalıdır. Yerel-bölgesel, kültürel, sosyal dinamikleri yerel siyaseti ve toplumsal konuları işleyecek programlara daha fazla yer vermelidir. Oysa TRT'de Anadolu insanını yansıtacak gelişmeleri ve yerel dinamikleri yeterince göremiyoruz. Bugün TRT'nin bir tane bile bölgelerden bir program yayını yoktur. TRT'nin onlarca kanalı bulunmaktadır. TRT yönetimi ya bu kanallardan birini Anadolu yayıncılığına ayırmalı; ya da mevcut kanallar içinde yerel-bölgesel, yayın ve programlar yapılmasını sağlayacak bir yapılanma oluşturmalıdır.

 

 

KENT RADYOLARINI KAPATMAK YERİNE

TV YAYINLARI DA EKLENMELİ

Bu konu da TRT'nin çok önemsediğim örnek bir projesi vardır. Niteliği içeriği tartışılabilir ama şimdiye kadar TRT'nin kişisel görüşüme göre en önemli projelerinden birisi TRT Kent radyolarıdır. Şimdilerde yönetimin TRT Kent radyolarının yayınlarına son vereceklerini duyuyoruz. Bence mevcut yönetim TRT kent Radyolarının yayınlarına son vermek yerine televizyon yelpazesini de ekleyerek bu projeyi daha da geliştirmelidir. Yerel ve bölgesel yayıncılık hem Anadolu insanına sahip çıkma, hem de kamu yayıncılığının sorumluluğudur.TRT yayıncılığı Anadolu'dan çekilmemeli, Anadolu'yu terk etmemelidir. Tam tersine yerel ve bölgesel dinamiklerle daha fazla senkronize olmalı ve yerel bileşenlerle paydaşlar oluşturmalıdır. Bu durum TRT''yi hem vazgeçilmez kılacak, hem yaygın ve güçlü bir izleme ağına sahip olacak; hem de ticari anlamda da TRT'ye önemli katkısı olacaktır. Böylece TRT kamu yayıncılığının sorumluluğunu yerine getirirken de her açıdan güçlü ve dinamik bir yapı oluşacaktır. Aksi durumda TRT özel sektör yayıncılığının karşısında hep kan kaybedecektir. TRT'nin halihazırdaki mevcut durumu olması gereken bir model yapılanma değildir. TRT yönetimi bu yapılanma anlayışında mutlaka değişikliğe gitmelidir. Özel sektörde ulusal TV'ler, ulusal gazeteler, yayınlar bir bir bölgelerini kapatıp Anadolu'yu terk edip, çekilirken; TRT'de bu konu da özel sektörün peşinden bir vagon olmamalıdır. Tam tersine TRT liderlik ve öncülüğünde Anadolu'da yayıncılığını yeniden cazip kılacak bir rol model olmalıdır.

 

 

OLUMSUZLUKLAR KADAR BAŞARILARI DA SÖYLEMELİYİZ

Olumsuzlukları söylerken son zamanlarda TRT'nin elde ettiği başarıları da dile getirmezsek haksızlık etmiş oluruz. İbrahim Eren'in Genel Müdür olmasından sonra TRT'de gözlemlediğimiz başarılı çalışmaları da kutluyoruz.TRT Genel Müdürü İbrahim Eren, TRT'de göreve başlamasıyla beraber Diriliş, Payitaht Abdülhamit, Filinta, Sevda Kuşun Kanadında, Yedi Güzel Adam, Seddülbahir 32 Saat ve Büyük Sürgün Kafkasya gibi milli projelere imza attı ve Türkiye'nin ilk uluslararası haber kanalı TRT World'ün kuruluşunu gerçekleştirdi.

 

 

İtiraf etmeliyim ki yıllardır özellikle yerel ve bölgesel yayıncılığı terk etmesinden sonra TRT'yi pek seyrettiğimi söyleyemem. Ancak son zamanlarda başarılı yapıtlarıyla birlikte adeta TRT'ye abone olmuş durumdayım.

 

Yeni yönetimin yukarı da ifade ettiğim Anadolu yayıncılığını da yeniden canlandırması halinde bu başarıyı daha taçlandıracaklarına inanıyor ve kendilerine bu projeyi hayata geçirmeleri konusunda Anadolu'nun  bir sesi olarak çağrı da bulunuyorum. Genel Müdür Sayın İbrahim Eren ve yönetiminin Anadolu'nun bu sesine kulak vereceğine inanıyorum.

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum