içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Deniz Biterse

Geçen hafta Bodrum’da ilginç bir olay yaşandı. Bir grup sözde inşaatçı eşkiya Bodrum Belediyesi’ni bastı.

Geçen hafta Bodrum’da ilginç bir olay yaşandı. Bir grup sözde inşaatçı eşkiya Bodrum Belediyesi’ni bastı. Çıkan arbede esnasında birkaç kişi de darbedildi. Konu malum, kaçak inşaat. Ortakent’te vatandaş plan, proje, ruhsat olmaksızın göz göre göre blokları dikmiş. Sonra da belediye ekipleri binaları yıkmış. Konu bundan ibaret olsa neyse, olayın şifresi arbede esnasında şehir eşkiyasının sarf ettiği sözde gizli. Hakaretler, küfürler havada uçuşurken bir cümle var ki yenilir yutulur cinsten değil; “Ulan..ş..ler, size şu kadar para verdik, şimdi niye binalarımızı yıkıyorsunuz.”

Başka söze hacet yok. Her şey meydanda. Anlayacağınız dolaplar dönmüş ama yürümemiş, gelmiş dayanmış bir yerde lağım patlamış.

Bundan sonrası yargının işi. Şahıs aynı zamanda kendini de ihbar etmiş oluyor. Geçen hafta kaçak yapılarla ilgili beton yasağından bahsetmiştim. Bir genelgeyle bunun önü alınamaz. Hem belediye, hem de beton santralleri işi sıkı tutmalı. Yetmiyorsa yeni yasal müeyyideler getirilmeli demiştim ki aynı hafta bu belediye basma olayı patlak verdi. Yani kaçak yapılaşma ile mücadelenin mevcut prosedürlerle önlenemediği bir kez daha görülmüş oldu. Çünkü işin içinde iltimas var, para var, açık gizli rüşvet var. Önceliğimiz bu çarkı durdurmak olmalıdır.

Olan bitene seyirci kalmamak adına yapılması gerekenleri sık sık yazıyorum, öneriler sunuyorum. Kaçak, çılgın ve altyapı ile orantısız yapılaşmanın bedelini Bodrum ağır ödeyecek. Bunu böyle bilelim.

Seçilmişler ikinci dönem seçimi kaybetme pahasına da olsa, tüm yarımadayı kapsayan köklü ve radikal önlemler almadıkça yukarıdaki münferit olayda olduğu gibi lağım sızıntılarının hatta patlaklarının önüne geçmek mevcut beşeri imkanlarla mümkün olmayacaktır.

Dolayısıyla hala devam eden yoğun kentleşme ve göç dolayısıyla hızlı nüfus artışı turizm kalitemize ciddi zarar verecektir. Deve kuşu gibi başımızı kuma soksak da, gelmekte olan tehlike yaklaşıyor. Bunu herkes anlamalı artık.

Koruma-kullanma dengesi, taşıma kapasitesi, sürdürülebilir turizm ve kaliteli yaşam için ne yapılması gerekiyorsa sivil toplumun da desteği alınarak yapılmalıdır.
En az 50 yıllık vizyonla alt yapı sorunlarının çözümü için bir “MASTER PLAN” kapsamında çalışmalar başlatılmazsa açgözlü rantçılardan, hırsızlardan, soysuzlardan, yakamızı kurtaramayız.

Daha önce de belirtmiştim. Alt yapı sorununu bir daha karşılaşmamak üzere tarihe gömmedikçe, alternatif turizmden, turizmi tüm aylara yaymaktan, kültür, tarih, sağlık, spor ve geriatri turizminden (1) bahsetmek mümkün olmayacak.

Peki o halde, niye duruyoruz? Bodrum üç buçuk çapulcuya pabuç bırakacak kadar aciz, çaresiz ve güçsüz olamaz. Acilen 50 yıllık master plan ve vizyon çalışmaları ortak akıl platformu çatısı altında birlikte yapılırsa inanıyorum ki Bodrum kaybettiklerini kısa zamanda telafi edecek.

Şimdiden uyarıyorum! Bu yoğun yapılaşmanın, yozlaşmanın bir sonucu olarak sağlıksız ve sezonluk turizm anlayışı devam ederse daha kötü günler bizi bekliyor demektir.

Kalıcı bir turizm paradigmanız ve istikrarlı bir turizm politikanız yoksa, (felaket tellallığı yaptığımı sanmayın) eninde sonunda denizin bittiği yerde gemi karaya saplanacak. İnşallah o zaman iş işten geçmiş olmaz.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum