içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Orantısız Zeka mı Orantılı Güç mü?

 

Ankara’da 16 köpeğin katledilmesiyle ilgili başlıktaki bu soru…

Hayvanın zekası da gücü de kendi yaşam düzeni içinde yüzde yüz orantılıdır.

Bir arada yaşama hiyerarşisi vardır.

Hayvanların önceliği yaşamını sürdürme üzerine kuruludur. Kendi aralarında kimin neyi alacağını, hayvanların hepsi bilir.

Kimi işbirliğine daha açık, kimi rekabetle payını alır.

Aslan payı” da yine en çok hak etmenin ödülüdür.

Bu söz insanın uydurmasıdır.

Hak etmediği halde fazla yiyecek aldığı düşüncesi insanoğlunun kendi dünyasına göre anlamlandırma yanılgısıdır.

Hayvanın zekası da gücü de bu varlık sürdürme biçimine göre gelişir.

Kısacası bu hiyerarşi kültürü nesiller boyu aktarılmıştır.

Doğada kurulan bu denge, kentlerde insanla biçim değiştirmiştir. Ancak yine de kendi içinde bir düzen, hiyerarşik akış sağlanmıştır.

Bütün hayvanları kastediyorum.

Bu yazı köpek özelindedir.

Onların kendi aralarında kurdukları güç ve zeka orantısı şaşmaz biçimde dengededir.

Onlar kötülük nedir bilmez.

Sadece menfaatlerini motive eden insana göre çok üstün olan uyum sağlama becerisiyle de akıllara durgunluk verecek ölçüde harika varlıklardır.

Tuzak kurmazlar birbirlerine…

Diğerini öldürmek için “hain” planlar yapmazlar..

 

TUZAK, TÜM CANLILARA İHANETİDİR

Gelelim insana…

Kutsal metinlerde, “İnsanoğlunun pek istikrarsız” olduğundan söz edilir.

Nasıl da kadim bir gerçek değil mi?

Ankara’da 16 köpeği öldüren hangi zeka ve güç olabilir?

Yüzde yüz orantısız!

Varlığında zerre kötülük, hainlik barındırmayan, insana tuzak kurup öldürmeyi aklından geçirmeyen bu köpekler; kötücül zekasını ve gücünü kullanan insanların tuzağına düştü.

İhanete uğradılar ama ihanetin ne olduğunu bilmediklerinden sessizce yaşama veda ettiler…

Sessizce… Sessizce derken acılarını belki anlatamadılar ama zehirlenmiş bir köpeğin ölüm anını bilirim.

Yalvaran gözlerle başucundaki insana bakar son bir umutla…

Öyle fazla gelmiştir ki bedenine o zehir, ne kendisini canı ölçüsünde seven sahibi ne de tecrübeli veteriner hekimin elinden bir şey gelir…

İnler, ağzından köpükler çıkar, içi yanmıştır ve bu dünyaya giderek sönükleşen gözlerle son bir kez bakar.

Kendisini hayatta tutmak için çaba gösterenlere minnetle bakar… Ancak kendisine tuzak kuranlarla hesaplaşacağı bir dünyanın varlığına inanan bakışları da uzaklara çevirerek sessizliğe gömülür.

Nereden mi biliyorum?

Çünkü ben hayvanları çok severim. İlgim de sevgim kadar büyüktür. Bakarım, beslerim, onların aç olduğunu bile bile yanından geçip gitmem, arabamın bagajında çeşitli hayvanlara göre yiyecek bulundururum. Okşarım onların başını, kimi zaman çevremdeki hoyrat eleştirilere rağmen kendimi tutamam öperim iki kaşlarının ortasından, kiminin burnundan…

Ben ölen o köpeklerin hepsinin yasını tutuyorum.

HAYVAN DOSTU BAŞKANLAR!

Doğa ve hayvan dostu yerel yönetim sözü veren başkan adayları arasından yarışı kazanıp koltuğa oturanlara birkaç sözüm var:

İşte elinizde her imkan…

Gücünüz, bütçeniz, imkanlarınız o hayvanları uygar koşullarda yaşatmaya yeter, artar…

Seçim heyecan ve coşkusuyla verdiğiniz sözleri unutmayın!

Unutsanız da bu ülkede 30 yılı aşkın gazetecilik yapmış biri olarak bunu sık sık hatırlatacağım.

Bugünkü TV35 Televizyon kanalındaki İş’te Fırsat programından da tekrar edeceğim.

Siz unutsanız da ben unutmayacağım.

Hep hatırlatacağım.

Unutturmayacağım!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum