içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Bak Kapı Orada Ama Çıkamıyorsun

Nasıl bir his biliyor musun ?

Oda çok geniş ama sığamıyorsun, bak kapı orda ama çıkamıyorsun, pencere açık ama nefes alamıyorsun.

Cemal Süreya’nın dediği o yerdeyiz.

Tüm dünyayı saran tüm dünyanın düzenini alt üst eden aslında yıllardır varolan ama biçim değiştirmiş,  gözümüzle göremediğimiz  bilim insanlarının adını Covid-19 olarak nitelendirdikleri  bir virüsle her yerimiz çepeçevre sarılı. Gözümle görmediğime inanmam derdik hani. Unutun artık o sözü. Çünkü,  gözümüzle görmediğimiz bir düşman var. Bizi yok etmeye çalışan, bizi esir eden ve hayatımızı sonlandıracak güce sahip bir virüs: Covid-19

Her kafadan bir ses çıkıyor onunla ilgili. Bilim insanları bile çelişiyor birbirleriyle. Kime neye inanacağımızı hangisi doğru söylüyor acaba ne yapmalıyız ya da  ne yapmamalıyız’dayız.  Kimisi korunmak için maske takın diyor kimisi aksini söylüyor. Kimisi Amerika’nın oyunu diyor, kimisi Çin’in. Biyolojik silah mı bilinmez ama ortada soğuk bir gerçek var. Bizleri yok ediyor.

Zatürre  miyiz  yoksa Covid-19 mu? Birisi bakteri diğeri ise virüs. Aradaki fark ne? Bakteri tek başına bir hücreden oluşan, yaşayan küçük bir organizma ve insan vücudu, hava, su, toprak ve bunun gibi herhangi bir ortamda kendi kendine hayatta kalabilir. Çok hızlı üreyebilir. Antibiyotikler, bakterilerin çoğalmasını engeller.

Fakat, virüsler  çok küçüktür ve kendiliklerinden metabolizmaları yoktur. Bu nedenle kendi başlarına üreme yetenekleri yoktur. İçlerine girdikleri hücreleri zorlayarak, adeta, yeni virüs üretmek için kullanırlar. Sonrasında da, konak hücreyi imha ederek hastanın vücudunda hızla çoğalmaya devam ederler.

Yani bakteriler canlıdır. Fakat virüs canlı değildir, ölü de değildir. "Uygun koşullarda canlanabilen" bir varlıktır, diyor bilim insanları. O uygun koşul biziz artık onlar için. Yani insanoğlu. Onlar da varlıklarını devam ettirmek istiyorlar sadece.

Ancak, varlıklarını devam ettirirken bizi de hasta ederek ölüme sürükleyerek var olmaya çalışıyorlar. Salgın şeklinde. Korkunç bir salgın. Sevdiklerimize bu virüsü taşıyıcı olarak bulaştırabiliyoruz ne yazık ki. Gözümüzden bile sakındığımız annelerimize babalarımıza hatta çocuklarımıza. Bir hemşire şöyle diyor: “Hastaneden çıkıp eve geliyorum. Odama kapatıyorum kendimi. Aynı evde yaşadığım anne ve babamı günlerdir görmüyorum. Odama çekiliyorum hemen. Ya bulaştırırsam diyorum en sevdiklerime.  Ufacık hasta olmalarına bile dayanamadığım  sevdiğim insanların bir nevi katilleri olmaktan korkuyorum. ”

Durum bu. Vahim ama gerçek. Çünkü özellikle yaşlılar etkileniyor ve ölüyorlar bu küçücük virüsten.

……

Hiç bu denli  duymamışızdır “İzole” kelimesini ömrümüzde. ‘İzole edin’ diyorlar kendinizi. Mümkünse herkes ayrı odalarda yaşayın diyor yetkililer her gün vaka sayısını söylerken ölüm sayısını söylerken can çekişen  gözleriyle.

Dışarı çıkmayın diyorlar. Ama sokaklarda insanlar… Çünkü ekmek kavgasında. Çalışmazsam evdekilere ne götüreceğimin derdinde. Hayatlarını hiçe sayarak dışarıdalar yani.  Keyiflerinden değil.

Ve üstelik peşpeşe yasaklar genelgeler getirilmesine rağmen insanlar dışarıda. En sevdiklerine virüsü getirme pahasına rağmen.

Ohal ilan edilmeli diyorlar. Ama insanların temel ihtiyaçları karşılanacaksa Ohal ilan edilmeli. Sosyal devlet anlayışı bunu gerektirir çünkü.

Pek çok işyerleri kapandı . İşsiz kalan insan sayısı arttı. Yardıma ihtiyacı olan insan sayısı çok arttı. Üstelik cezaevinden çıkacak insanlar var bir yandan.

Peki bizler ne yapabiliriz yardıma ihtiyacı olan vatandaşlar için. En basitinden askıda ekmek projesinin devam etmesinden dolayı bir tane bile olsa fazladan ekmek alıp, fırında ihtiyaç sahibi insanlar faydalanabilirler bu şekilde.

İnsan yeter ki iyi niyetli olsun. Görünmez düşmanla hep birlikte mücadele edebiliriz. Gözlerimizi kapatmayalım görmezden gelmeyelim. Düşmez kalkmaz bir Allah’tır derler. Çok da doğru söylemişler.

….

Oda çok geniş ama sığamıyorsun, bak kapı orda ama çıkamıyorsun, pencere açık ama nefes alamıyorsun.

Cemal Süreya’nın dediği o yerdeyiz.

Evde kalın sağlıcakla kalın.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum