içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Kınıyorum

Bilinç, insanın kendisini, çevresini ve olup biteni tanıma, algılama, kavrama, fark etme yetisidir. Bilinçaltı ise, Bilinçaltı, biz farkında olmadan beynimizin bilinç dışı çalışan, vücudumuzdaki istemsiz kaslarını yöneten, bütün duyularımızla algıladığımız her şeyi, adeta bir bilgisayarın yazılım programı gibi kaydeden ve gerektiğinde kullanmak üzere bilince veren parçasıdır. Bilinçaltı, uyurken bile çalışan eşsiz bir sistemdir. Bilinçaltının ana hedefi bedeni kollamak, korumak, hayatta tutmak ve devamlılığını sağlamaktır. Bilinçaltı kısa ve net tanımıyla tüm programın yazıldığı en büyük alandır. Bilinçaltımız bilincimizin inandığı ve doğru olarak kabul ettiği bütün emirleri uygular. Reflekslerimiz, sinir sistemi, cesaret, hırs, sabır, aşk irade, özgüven gibi duyguları bilinçaltı yönetir.

*

Eğitim nedir? Yeni kuşakların toplum yaşamında yerlerini almaları için gerekli bilgi, beceri ve anlayışları edinmelerine, kişiliklerini geliştirmelerine yardım etmedir. Öğretim ise; öğrenmeyi kolaylaştıracak etkinlikleri düzenleme, araç gereçleri sağlama ve öğrenmede yol gösterme işidir.

*

Genel olarak bu kavramları hatırladıktan sonra konuyu nereye getireceğimi merak etmişsinizdir? Bunlar önemli kavramlardır ancak en önemli kavram ahlaktır. Ahlak doğru ya da yanlış davranış standartları açısından bir davranış sisteminden söz eder. Davranış açısından ahlaki standartlar, vicdanımıza atıfta bulunarak ahlaki sorumluluk ve ahlaki bir kimlik veya doğru ya da yanlış eylem yapmaktır. Yaygın olarak kullanılan eş anlamlılar etik, ilkeler, erdem ve iyiliği içerir. Ahlak, bugün yaşadığımız çok kültürlü dünyada karmaşık bir konu haline geldi. Ahlakın ne olduğunu, davranışımızı, vicdanımızı, toplumumuzu ve nihai kaderimizi nasıl etkilediğini görmekteyiz.

Ahlak, doğru ve iyi davranış standartlarına ya da aynı kategorilere giren fikirlerin sistemine uygun olmanın niteliğidir. Ahlaki açıdan sağlam bir kategoriye giren maddeler, iyilik, doğruluk ve erdem gibi niteliklerdir. Bir eylem tarzı içeren ahlaki bir kaliteden söz ederken, ahlakı düşünüyoruz. Ahlakı tanımlamak için kişi, izlediği hak ve yanlış ile ilgili kural veya alışkanlıkları kullanır.

Ahlaki Davranış:

Ahlak veya ahlaki davranış, bir kültür veya dinin kurallarını izleyen bir dizi olumlu karakter özelliğidir. Yüksek standartlarda düzgün davranış sergileyen bir insan ahlaki olarak kabul edilebilir. Kaba, uygunsuz veya dürüst olmayan biri ahlaksız olarak kabul edilebilir. İnsanlar ahlaksız olanlara saygı duymazlar.

*

Konuyu Muharrem Sarıkaya’ya getireceğim. Teknikere attığı tokada. Yaptığı ahlaksızlıktır.

Peki Muharrem Sarıkakaya kimdir? 1961 yılında Nevşehir’in Hacıbektaş ilçesinde dünyaya gelen Muharrem Sarıkaya gazeteci ve yazardır. Sarıkaya, Habertürk gazetesi Ankara Temsilcisidir.

Habertürk gazetesinden daha önce uzun yıllar Hürriyet gazetesinde çalışan isim, son yıllarında Sabah gazetesi Ankara Temsilciliği'nde ve sonrasında yazar olarak 5 Nisan 2009 tarihine kadar çalışmıştır.

18 Haziran 2009 tarihinde Çiğdem Toker'in istifası ile boşalan Habertürk gazetesi, Habertürk TV ve Habertürk internet sitesinin Ankara Temsilciliği görevine getirilmiştir. Ayrıca Sarıkaya, TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi'nde Medya ve Uluslararası İlişkiler isimli dersi vermektedir.

*

Hani eğitim öğretimin tanımını yapmıştım ya size. Bildiğiniz eğitimli mektepli medyanın tam içinden medyanın ne olduğunu medyanın gücünü sizlerden bizlerden çok bilecek kadar (!) mektepli yani. Dersini veriyor, öğrencileri var üstelik!.

Psikolojiyi de bilirler iletişimciler bilinci,  bilinçaltını. Çünkü medya en çok bilinçaltıyla subliminal mesajlarla çalışır ve öyle para kazanır. Bu nedenle bu kavramların tanımını verdim hatırlattım sizlere.

Peki Sarıkaya ismi neden gündeme oturdu? Hiç kimsenin ancak özellikle bir medyacının asla yapmaması gereken bir davranışta bulundu. Hepimiz biliyoruz bunu. Her türlü şiddetin tam ortasındayken biz medyacılar kendi sansürümüzü kendimiz koymalıyız tartışması yaşanıyorken Sayın (!) Sarıkaya’nın teknikere attığı tokadı yüzümde hissediyorum. KINIYORUM.

*

Bazı şeyler özür dilemekle geçer mi ki? Nasıl bir bilinçaltıdır ki bu kendini tutamamak şiddet uygulamak asla bir gazeteciye yakışmayan bir davranıştır. Üstelik bir eğitimci gazeteciye.

Acaba öğrencilerinizin yüzüne nasıl bakacaksınız ne öğreteceksiniz onlara bundan böyle? Hangi ahlaki medyacılığı?..

KINIYORUM!.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum