içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Kerbela Şehitleri Rahmetle, Yezid Lanetle Anıldı

Muharrem ayı, İslam Âlemi’nin de hicri yılbaşıdır. Kuran’ı Kerimde savaşmanın yasak olduğu barış ve sulh ayı olarak geçen dört haram  (Muharrem, Recep, zilkade, zilhicce)  aydan birdir. İslam tarihi açısından ilahi lütuflarla dolu bir ay olmasının ayrı bir önemi vardır. Fakat bunun yanında İslam Âlemin üzerine çökmüş kara bir leke de bu ayda yaşanmıştır. Tarih sayfalarına Kerbelafaicası olarak geçen ve yaşandığı toprakların hiç sulh bulmadığı Ehlisünnet‘in yüreğinde yara, Ehlibeyt aşkıyla yananların yüreğinde kapanmaz bir acı ve matem ayıdır. Bu ayda kalplerde hüzündillerde dua ile Hz. Hüseyin ve ehlibeyt rahmetle, Yezid lanetle anılmıştır.

Hicretin 61. yılı 10  Muharrem   günlerden Cuma  yer Kerbela öyle kara  bir günkü  yüzyıllar boyu  tarifi imkansız izler bırakmıştır. Alemlere rahmet olarak gönderilen, Hz. Muhammed’in   çok sevdiği kızı Hz. Fatma’ nın   yavrusu,  adını Cebrail (a.s) göklerden Allah’ın selamını getirerek isimlerini Hasan ve Hüseyin olarak koymasını istediği, cennet gençlerin efendisi, Hz. Muhammed’in ;   "Hüseyin bendendir, ben de Hüseyin'denim. Allah Hüseyin'i seveni sever. Hüseyin torunlardan biridir."dediği,  Hz. Hüseyin, kanlar içinde başı bir yerde bedeni bir yerde aç,susuz katledilmiştir.Hz.Zeynep’in Muhammedim neredesin Hüseyin Başı bir yerde bedeni bir yerde……diyen haykırışı göklerde inlemiş. Bu feryat yüreklerimize işlenmiştir. Fırat’ın suları kana bulanmış ve Fırat kıyıları o tarihten sonra huzur bulamamıştır.

Hz.Hüseyin ve 72 Ehlibeyt'işehid ettirenEmevi Devleti HalifesiYezid yüzyıllardır en fazla lanetle anılan kişi oldu. İster Sünni, ister Şii olsun, Hz. Muhammed’e inan, Müslümanlar Yezide lanet ettiler.  Yezid mezarında bile rahat edemedi.Nitekim akıllara Kuranı kerimde "Kim bir mümini imanından dolayı kasten öldürürse, cezası içinde ebedî kalıcı olmak üzere cehennemdir. Allah ona gazap etmiş ve lânet etmiştir. Ve ona büyük bir azap hazırlamıştır. " (Nisâ, 4/93) ayetinin tecelli ettiği tarih sayfaları incelendiğinde görülmekteydi.

Neden mi?ÇünküYatacak bir mezarı bile yok.Yezidi’nmezarı defalarca tahrip edildi.

Tarihi kaynaklara göre, 1400’lü yıllarda Türk-İslam Devleti olan Timur İmparatorluğunun kurucusu  Türk hükümdar Timur, Halep, Humus ve  ardından da Şam’ı almıştı.İlk Emevi halifesi Muaviye’nin oğlu olan ve Hz Muhammed ‘in torunu Hz.Hüseyin ile yakınlarının Kerbela’da aç susuz şehit ettiren, Yezid’in Şam’daki Emevi Camii’nin yakınında bulunan Babü’s-sagırmezarlığında kabri olduğunu öğrendi.Timur, Şam’daüzerlerine derme çatma kulübelerin yapılmış olduğu bazı kişilerin mezarları olduğunu bu mütevazı mezarların hemen ilerisinde, Emevi Camii’nin yakınında bulunan kubbeli ve son derece gösterişli birmezarında Muaviye’nin oğlu Yezid’e ait olduğunu öğrenince hiddetlendi ve ”Sahabe mezarlarının kulübeler kondurmuş, peygamber efendimizin torununu katletmiş bu adama saray gibi mezar yapmışsınız”diyerekYezid’in türbesinin derhal yıktırmış.  Kemiklerini yaktırmış, Toprağının elli arşın kazılarak Kızıldeniz’e dökülmesini buyurmuştur.Askerinden binlercesini getirerek Yezid’in mezarının üzerine işetti/pisletti!   Bu sırada yıkım ve yok etme işinden Muaviye’nin mezarı da nasibini almış ve ortadan kaldırıldığı ifade edilmekteydi.Peygamberimizin torunu Cennet gençlerinin efendisi Hz. Hüseyin ve ehlibeyti öldüren, Yezid’in sonu ayetin tecelli etmesi gibiydi. Ayette bahsedilen azap ve lanetin vuku bulduğu görülmektedir.

Bir tarafta, yüzyıllar geçse de rahmet ve üzüntüyle anılan Hz. Hüseyin ve ehlibeytin acısı. Diğer tarafta haksızlık, zulüm, ikiyüzlülük, iktidar hırsı denince lanetle anılan Yezid. Görülüyor ki kişinin eliyle ektikleri, mezarda bile rahat yatırmıyor.Yapacağınız her iyilikte, kötülükte mezarda bile sizi tekrar buluyor.

Asırlar geçmesine rağmen Kerbelada açılanyara  ve ayrışma bitmiyor.  Bu yara İslam Alem’indekırılma ayrışma noktası, Ehlibeyt- Ehlisünnet ayrımının gönüllere işlenmesine sebep oluyor.   Birçok dış güçler dahi Kerbela’nın açtığı bu ayrılık noktasını kullanarak. Kendi saraylarından  Müslümanlara  sözde barış getireceğiz söylemleriyle.  Kremlin sarayı ayrı  tavır sergiliyor,  Beyaz saray da içindeki islamofobi’yiaçık açık söylüyor. İslam dünyası da Kerbela da sergilediği tavrı sergileyerek sessini yeterince yükseltememesi, ayrışmaları körüklemek isteyenler daha da ileri gitmesine yol açıyor.  Şimdi bize düşenİktidar ve güç elde tutmak uğruna, kötülükte sınır tanımayan, haksızlık, ve zulümyaparak Müslümanları birbirine düşürmeye çalışan,Yezid yüreklilere boyun eğmemek olmalıdır. Hz. Hüseyin gibi haksızlık ve karşısında iç ve dış düşmanlara karşı dur diyebilmeli, biz Hz. Muhammed’in ümmeti olduğumuzu göstermeli, bu ayrımların son bulması için birlik beraberliğimize sahip çıkmalıyız.

Kerbela’nın acısını yüreğinde hisseden Ehlisünnet ve Ehlibeyte selam olsun!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum