içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Öfkeyi Yaşamak

Yaşamın bir hayli kolaylaştığı, pek çok işin artık teknoloji destekli yapılır hale geldiği günümüz koşullarında hayat bizi daha yorgun daha tahammülsüz bir hale getiriyor. Mesafeler uzak, uyaran çok, hayatımızı kolaylaştıran teknoloji bir taraftan da dengemizi alt üst ederken elbette tepkilerimiz, önceliklerimiz ve yaşadıklarımız değişime uğramakta.

Öğrencilerimle çeşitli sorunlar hakkında çalışırken onların kendilerini kontrol etme becerilerinin düşük olduğunu görüyorum. Maalesef çoğunluğu sinirlerine hakim olamıyor ve öfkesine yeniliyor. Sözlü, psikolojik ve fiziksel şiddet yaşatma oranları arttı. En ufacık engelleme ve tahammülsüzlükte geri dönülmez tepkiler veriyorlar ve bu durumu konuştuğumuzda “ben böyleyim öfkemi kontrol edemiyorum” diyorlar.

Onlara öfkenin normal hatta harekete geçirici bir duydu olduğunu anlatıyorum. Engellenmeler karşısında ortay a çıkan öfke duygusu, normal, yaşanması gereken bir duygudur. Evsahibine kızıp ev satın alan kiracı örneğinde olduğu gibi enerji verici ateşleyici bir yanı vardır öfkenin.

 Bireyin öfke ile verdiği tepkiler, öfkeyi yaşama şekli ise öğrenilmektedir. Ailemiz, iletişimde bulunduğumuz insanlar, şu an için o dengemizi alt üst eden teknoloji ve her türlü medya öfkemizi nasıl sergileyeceğimizi belirliyor. Gençlerin yoğun olarak verdiği tepkiler başrol oyuncularının tepkileriyle birebir aynı. Arkadaşının sırasına çarpmasıyla verdiği tepki dizide bir sürü insanı kurşuna dizen veya döven karakterle benzer özellikler gösteriyor.

Bu öfke patlamaları gençlerin ve çocukların rol model aldıkları kişileri taklit etmeye çalışmalarından kaynaklanıyor. Ancak yetişkinler eğitimciler ve ebeveynlerin bu işe dur demesi lazım. Bu şekilde etrafına zarar veremeyeceği, öfke duymasının kısmen normal ancak bunu gösterme ve yaşama şeklinin yapay olduğu anlatılmalıdır. “Ben böyleyim” savunması ise hiçbir şekilde kabul edilemez. Eğer buna tepki verilmezse öfkesini kontrol altına almaya çalışmadan çevresine ve kendisine zarar veren yetişkinlerin tehlikeli bir şekilde beş on sene içinde sahneye çıkacağını söylemek yersiz bir kehanet olmayacaktır. Birkaç sene sonra trafikte, işte evde ben kendimi kontrol edemiyorum, ben böyleyim diyerek birbirine veya masum insanlara zarar veren pek çok bireyi görmek işten bile olmayacaktır.

O yüzden evde, okulda sokakta gençlere iyi örnek olmak, iyi örnekler göstermeye çalışmak, kötüye karşı da birlik olmak gerekli. Çocuklara öfkelenmenin normal olduğu, insanların zaman içinde engellenme, öfke yaşadıkları durumların değişebileceği gibi öfkeyi sergileme şeklinin de değişebileceği anlatılmalıdır. Toplum içinde uygun olmayan, kendisine ve çevresine zarar veren bu öfkeyi yaşama şeklinden çocuklarımızı uzak tutmak için çaba sarfetmeliyiz. Bunun için de bu tablo sergilendiğinde geri adım atmak yerine bu şekilde sorunların çözülemeyeceği öğretilmelidir. Aynı ağlayarak isteklerini yaptıran çocuklara müdahale edilmemesi sinir krizi geçirerek sorunlarını çözmeye çalışan genç yetişkinler yaratmaktadır. Onlarla iyi iletişim kurmak, dinlemek, anlamaya çalışmak mutlaka iyi bir bağ için gereklidir. Ancak bu süreçte verdikleri zarar verici tepkilere de boyun eğmemek, onaylamamak, gerekirse yaptırım uygulamak ve göz ardı etmemek önemlidir. Ama ilk olarak her zaman olduğu gibi çocukla iletişim kurma becerileri geliştirilmeli, ebeveyn çocuk bağı bu süreçte sağlamlaştrırılmalıdır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum