içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Ruh Sağlığımızı Korumak

Son yedi ayımız aklımıza bile gelmeyecek önlemlerle ve gündemlerle geçti. Vaka, hasta, entübe, filyasyon, pandemi, bulaş gibi pek çok yeni kelimeyi kattık hafızalarımıza. Pek çok yeni endişemiz, belirsizliğimiz oldu.

İnsanı en çok bitiren durum belirsizlik. Çünkü insanoğlu bazen belirsizlik eğlenceli gelse de düzeni ve intizamı sever. Beynimiz bunu ister. Emin olmak isteriz ertesi günümüzden, yarınımızdan.  Başımıza neler geleceğini anlamak isteriz. Bu nedenle de korkarız sisli puslu yollardan. Salgın süreci de sisli ve puslu. Ne zaman biteceğini kestirememek, nereden hastalık kapacağımızı görememek, yakınlarımıza ve sevdiklerimize hastalık taşıma korkusu bizi sıkıntıya sokmakta. Kendimizi ve sevdiklerimizi korumaya çalışırken virüs kapma korkusu, virüse vücudumuzun nasıl tepki vereceğini bilememek endişe verici. Bu endişeye bir de insanlarla aramıza sokmak zorunda kaldığımız fiziksel mesafeler, artık yapamadığımız aktiviteler de eklenince biraz daha zorlanıyoruz. Çocukların gülüşlerine hasret kaldık mesela. Maske bunları da aldı.

Ama, hastalığı yaşayanların, yakınlarını kaybedenlerin, maddi manevi zararlara uğrayanların yaşadıklarını zaten kelimelerle ifade etmek imkansız. Yani çok ama çok zor zamanlar.

Tüm dünyayı etkisi altına alan ve çok ciddi kayıpların yaşandığı bir salgın da isyan etmek, içine kapanmak ruh sağlığımız üzerinde olumsuz etkiler yapıyor. Öyle çok duyar olduk ki artık dayanamadığını söyleyeni. Maskeden sıkılanı, eski yaşantısına özlem duyanı, yeni normalle mutsuz olanı. Salgın bittiğinde halen sağlıklı düşünebilmek, hissedebilmek ve yaşayabilmek istiyorsak, şu an bu olumlu bakış açılarına daha çok ihtiyacımız var. Yoksa kırmak dökmek, sevdiklerimize ve kendimize hayatı zehir etmek, mutsuz olmak, mutsuz etmek çok kolay. Bizim toplumumuzda vardır ya şükür etme psikolojisi. Psikolojik sağlamlığımızı yitirmeden baş etmemizi sağlar yaşadıklarımızla. “Allah’tan, buna da şükür deriz” en zor zamanlarımızda. İsyan etmeyi, baş kaldırmayı engellediği için çok sevmem ama kontrol edemediğimiz durumlarda da işimize yaradığını da düşünürüm. Sosyal medyada yakın zamanda dolaşan bir söz vardı ve okuyan herkesi gülümsetti. 2021 yazı diye başlayan sözler bu sene maskelerle dolaştığımız zamanın kıymetini bilin der gibiydi. Daha ciddi sorunlar yaşanabilir farklı salgınlarda, maskeden kötü korunma önlemleri almak zorunda kalabileceğimize işaret ediyordu. Bu anlamda iyi bir örnekti.

Tüm engellere rağmen üretmek, öğrenmek, hareket etmek bizi kurtaracak. “Bir maske, biraz uzak kalmak değil mi? Bunun da üstesinden geliriz” diyerek önlemlerimizi alarak bireysel sorumluluklarımızı yerine getirmek çok da zor olmasa gerek. Zaten çalışmak zorunda kalanların zorluklarını, kayıpları olanların yaşadıklarını, sağlık çalışanların artık bitmek üzere olan sabrını ve gücünü düşündüğümüzde şikâyet etmenin, şımarıklık olacağına inanıyorum.

Vatandaş olarak üstümüze düşenleri yaparak elbette devletin de önlemleri almalarını istemek hakkımız. Anlatmak istediğim bu hakkımızı almaya çalışırken ruh sağlığımız da düşünmek. Bu salgın bitecek ve geriye olumsuz bakış açısıyla alt üst ettiğimiz ruh sağlığımız kalacak elimizde ve bu konuda da kimse bize yardım etmeyecek. Bireysel mücadelemizi bardağın dolu tarafına bakarak kazanacağız. Yani biz gücümüzle bu zor zamanlarının da üstesinden geleceğiz.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum