içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Salgın Ve Çocuklar

Çin’in bir kentinden çıkarak tüm dünyayı etkisi altına alan salgın nedeniyle toplumsal bir seferberlik halindeyiz.

Hijyen alışkanlıklarımız güçlendi, selamlaşmalarımız değişti, hayatımızı yeni kurallarla şekillendirmeye başladık.

Yetişkinler olarak sosyal medyanın da etkisiyle paranoyalarımız arttı. “Hiç bir şey korku kadar hızlı yayılmaz” diyen salgın filmini bile internette zirveye taşıdık.

Yetişkin bakış açımızla kimimiz bunun zaten her zaman olabilen bir hastalık olarak nitelendirdik ve rahatız, kimimiz de bunun biyolojik silah olduğunu düşünüyoruz, kimimiz de ırkçılık nidalarıyla süreci geçiriyoruz kimimiz de dünyadaki siyasi ve ekonomik güçlerin oyunu olduğunu düşünüyoruz..

Elbette ebeveynlerin ve toplumun etkisiyle çocukların yaşantıları da salgından etkisini aldı. Bu süreçten ergenlik öncesi süreçteki çocuklar daha fazla olumsuz etkilenmektedir.

Yetişkinler olarak yaşlarına uygun olmayan görüntü ve bilgilere ulaşmalarını engellemek en önemli görevlerden birisidir. Salgının etkisiyle hastalığa ve hataya karşı geliştirdiği panik haldeki yaklaşımlar çocuklarımızı ömürleri boyunca olumsuz etkileyebilecek güçtedir.  Soyut düşünmenin yeteri kadar gelişmediği bu dönem çocukları basit genellemeler yapar.  Örneğin,Soğuk algınlığı geçiren çocuk hayatını kaybedeceğini düşünebilir ,aynı zamanda ebeveynleri salgın dışında bir sebeple hasta olan çocuklar da ebeveyn kaybı durumuyla karşı karşıya geldiğini düşünebilir.  Ve bu durumla baş etmesi çok zordur.

Bu nedenle yetişkinlerin;

  • Sosyal medyadan gelen ve teyit edilmeyen bilgilere inanmamaları,
  • Yetkililerin açıklamalarına itibar etmeleri,
  • Çocuklarıyla beraber mümkünse haber takibi yapmamaları,
  • Salgın dışında bir hayatımızın olduğu unutulmaması ve farklı paylaşımların yapılması
  • Eğitim öğretime ara verilmesi ile ilgili felaket senaryoları dile getirilmeden açıklama yapılması
  • Eğitime ara verilen süreçte evde kaliteli zaman geçirlmeye çalışılması
  • Hijyen konusunda obsesyonlar, takıntılar geliştirilmemeye özen gösterilmesi gerekmektedir.

Biz yetişkinler bir ay sonra gündemimizi değiştirmiş ve başka bir şey konuşuyor olacağız ancak çocukların zihinlerinin bu durumla baş etme becerisi henüz yeterince gelişmediği unutulmamalıdır.

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum