içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Azerbaycan–Ermenistan Savaşı

Ermenistan’ın 26 yıldır alçakça işgal ettiği can Azerbaycan’ımızın vatan toprakları nihayet yavaş yavaş geri alınıyor. Savaşın gidişatı ile ilgili yazacaklarımız var ama önce küresel siyasete etkileri açısından bu savaşı değerlendirmek gerekir. Savaşın geçtiği Karabağ bölgesini merkez alırsak bu savaşa etki eden çemberlerdeki ülkeleri şöyle sayabiliriz. 

Birinci çemberde Azerbaycan ve Ermenistan var. İkinci çemberde Rusya, Türkiye ve İran bulunuyor. Üçüncü çemberde Avrupa Birliği ülkeleri özellikle de Fransa ve Almanya ile birlikte İsrail’i görmek mümkün. Dördüncü çemberde ise tüm bu ülkelere ilaveten ABD ve Çin’i sayabiliriz. Savaşın geçtiği bölge her ülke için ayrı bir önem taşıyor. Türkiye açısından bakıldığında bölgenin her yönden hayati önemde olduğu görülüyor.

 

En başta nasıl Azerbaycan Türkleri için Türkiye anavatan ise Azerbaycan toprakları da Türk Milleti için anavatan topraklarıdır. Çünkü bir millet iki devlet kavramı bu anlayışta hayat bulmaktadır. Bölge Kafkasya’nın en kritik merkezi olup hem Azerbaycan hem de Türkiye için ekonomik, siyasi, kültürel, lojistik, askeri parametreler açısından asla vazgeçilemez konumdadır. Örneğin Azerbaycan’ın Tovuz bölgesi tüm enerji nakil hatlarının ve ulaşım koridorlarının kavşak noktasıdır. Çin’in başlattığı “Kuşak Yol” projesinin önemli bir geçiş koridorudur. Nitekim Çin yaptığı açıklamada Bakü’nün kendileri için batıdaki en önemli limanları olduğunu ifade ederek adeta “Bakü’ye asla dokunmayın.” mesajı vermiştir. Zira Çin “demir ipekyolunu” tekrar kurarak Pekin’den Londra’ya kadar ulaştırmak istemekte bunun için de demiryolları, limanlar alarak Batı üzerinde etkinliğini arttırmaya çalışmaktadır. Savaş sürecinde Ermenistan’ın hamisi olan Rusya sessiz kalarak belli bir seviyeye kadar savaşa yol vermiş bu vesile ile Ermenistan Başbakanı Paşinyan’ın burnunun kırılmasını istemiştir. Ama bir müddet sonra sahaya ağırlığını koyacağı mutlaktır. İran Müslüman bir ülke olmasına rağmen savaş sürecinde Müslüman olan Azerbaycan’a destek vermek yerine Ermenistan’a destek vermiş olup dindaşlığın dünya siyasetinde yeri olmadığını göstermiştir. Çünkü İran güçlü bir Azerbaycan’ı tehdit olarak görmektedir.

İran Ermenistan üzerinden Rusya ile bir hat kurmuş olup Türkiye’nin ve Azerbaycan’ın güçlenmesini dengelemeye çalışmaktadır. Zira İran’ın kuzey bölgesi Güney Azerbaycan olup bu bölgede yaşayan Azerbaycan Türkleri İran nüfusunun yüzde 20sini teşkil etmektedirler. Yani İran’ın içinin karışması da söz konusu olabilir. Nitekim Irak ve Suriye’den Ermenistan’a geldiği söylenen silahların ve teröristlerin İran’dan geçişine güney Azerbaycan Türklerinin izin vermediği ifade edilmektedir. Güney Azerbaycan Türklerinde ciddi bir milli uyanış söz konusudur. 50 milyonluk birleşik bir Azerbaycan Ermenistan’dan çok İran için büyük bir tehdit teşkil eder. İran bu nedenle Ermenistan’ı desteklemektedir. Tabii ayrıca İran ve Rusya Hazar denizinin paylaşılmasını da istememektedirler. Çünkü hazar’da Azerbaycan’ın da Münhasır Ekonomik Bölgesi mevcuttur.

 ABD’de her ne kadar Ermeni Diasporası çok etkili de olsa ve ABD şu süreçte başkanlık seçimleri ve Covit-19 ile meşgul görünse de Çin’in küresel hâkimiyetinden çok çekindiği için Rusya ile birçok meselede anlaşmış görünüyor. Dünyanın artık savunma bütçelerine göre şekillenip yönetildiği düşünülürse bu durum çok normaldir. Fransa dünyadaki en güçlü Ermeni Diasporasının merkezi olması ve Ermeni oylarının çokluğu nedeniyle Ermenistan’ın yanında yer alsa da küresel çapta bir etkinlik gösterememektedir. Kafkaslar coğrafyasında durumu domine edecek güç Rusya’dır. Savaşın uzaması Rusya’nın işine gelmeyecektir. Çünkü dondurulmuş sorunlar Kafkasya’da patlayabilir. Bu durumda Rusya ciddi sıkıntı yaşayabilir.  Bölgedeki diğer Türk nüfuslar hareketlenebilir. Ukrayna, Kırım, Gagavuzya, Hakasya, Karatay Çerkez Cumhuriyeti, Nogaylar, Ahıska Türkleri, Kamuklar gibi birçok Türk nüfusunu saymak mümkün. Bu koşullarda kısa bir süre sonra Rusya savaşı durdurmak isteyecektir. O zaman da Azerbaycan Ermeni işgalindeki topraklarından ne kadarını geri aldıysa orada kalacaktır. Bu durumda Azerbaycan Türk Ordusunun çok ama çok süratli bir tür “yıldırım harekâtı” gerçekleştirmesi mutlak şarttır. Azerbaycan Türk Ordusu Dağlık Karabağ bölgesindeki Ermenistan kuvvetlerine cepheden taarruzla ilerleme gayretinde. Ancak Azerbaycan Türk Ordusunun bir kısım kuvvetleri de hem kuzeyde Nurol Dağı bölgesinde hem de güneyden Fuzuli bölgesinden ileri harekâtına devam etmekte. Azerbaycan Türk Ordusunun zırhlı ve mekanize birlikleri muharebe sahası temas hattında bulunan gözetleme postalarının ve küçük birliklerin üzerinden aşarak olabildiğince hızlı taarruzla Ermenistan güçlerini etkisiz hale getirmeye başladığında Fuzuli – Lâçin, Nurol- Lâçin taarruz mihverlerindeki birlikler de Lâçin’de birleştiklerinde hilal tamamlanmış ve Karabağ bölgesindeki Ermeni kuvvetleri tamamen çembere alınmış olurlar. Üstelik Nurol dağı Kafkasların bölgedeki en yüksek tepesi olup bir kritik arazi arızasıdır.

Nurol dağını ele geçirdiklerini bildiğimiz Azerbaycan Türk Ordusu kuvvetleri hâkim araziden aşağıya ovaya doğru uzanan sırtları emniyete alarak bu sırtların arasında bulunan vadileri yaklaşma istikameti olarak kullanıp etkin bir direnişle de karşılaşmadan kolayca Lâçin’e ulaşabilir, Ermenistan güçlerinin tek ikmal yolu olan Lâçin koridorunu kontrol altına alarak koridoru kapatabilir, Karabağ’daki Ermeni güçlerinin tüm lojistik desteğini kesebilirler. Ayrıca Azerbaycan Türk Ordusu Ermeni güçlerin ikmal koridorunu kesmek için Lâçin bölgesine Hava İndirme harekâtı gerçekleştirebilir. Bu durumda yiyecek ve mühimmattan yoksun kalan Ermeni güçleri tek kurşun atmadan da teslim alınabilir.

Bütün bunların olabilmesi Azerbaycan Devleti otoritesinin ve Azerbaycan Türk Ordusunun saniye bile kaybetmeyecek biçimde taarruzlarını hızla geliştirip hilali tamamlamasına ve Lâçin’de hilalin ucunu kapatmasına bağlıdır. Aksi halde bir müddet sonra büyük güçler sahaya çıktığında başarı ile gelişen bu harekât durdurulabilirler ve böylesi bir fırsat da bir daha Azerbaycan’ın eline geçmeyebilir. Bu işi biraz bilen birisi olarak bizden uyarması.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum