içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Suriye'nin Kuzeyine Dikkat

Suriye’nin kuzeyinde sessiz sedasız birçok gelişmeler oluyor. Doğu Akdeniz, NAVTEX’ler, Ege, Yunanistan, Libya, Azerbaycan- Ermenistan savaşı, ekonomik sorunlar, iç siyasi meseleler derken Suriye’nin kuzeyinde yaşananlar gözlerden kaçmış gibi görünüyor.

 

PKK/YPG Suriye’nin kuzeyinde bir ABD’lilerle bir Ruslar ile kolkola fotoğraf veriyorlar. ABD bu güne kadar Suriye’nin kuzeydoğusunda geniş bir alanı işgal eden PKK/YPG terör örgütüne açık açık destek vermekten çekinmedi. Binlerce TIR silah, mühimmat ve askeri malzemeyi dünyanın gözü önünde terör örgütüne verdi. Hala da veriyor. Zaten ABD PKK/PYD terör örgütünü “kendilerinin sahadaki müttefikleri” olarak deklere etti. Türkiye’de terör listesinde olup da aranan teröristler Amerikalı askeri ve sivil yetkilerle kolokola pozlar verip sarmaş dolaş oldular. Yine aynı PKK/YPG li teröristler Ruslar ile de aynı içli dışlı yakınlıkları sergilediler. PKK/PYD Suriye’nin kuzeyinde asla boş durmuyor ve her geçen gün “Garnizon Kürt Devletinin” alt yapısını güçlendirerek bu devleti ilan etmenin “uygun zamanı” için patronlarının vereceği emri bekliyor. PYD /PKK terör örgütü an itibarıyla Suriye’nin kuzeyinde en etkin Kürt yapılanması olarak görünüyor. PYD /PKK’nın Suriye’deki en etkin Kürt yapılanması olmasının ise bazı nedenleri bulunmaktadır:  Suriye’de meydana gelen önemli bir otorite kaybı, PKK’nın büyük miktarlarda aldığı destek, silahlı gücü ile muhaliflerini ve rakiplerini sindirebilmesi sayılabilir. Suriye rejiminin güçsüzlüğünden hareket alanı bulan ve zaman zaman Esad yönetiminin destek ve korumasından da faydalanarak Suriye’nin kuzeyinde örgütlenen PKK/PYD kendisine öncelikli hedef olarak özerk bir yönetim tesis etmeyi belirlemiş. Bu özerk yönetimin ABD’nin istediği gün ve saatte “Garnizon Kürt Devleti” olarak ilan edileceğine kuşku yoktur. Bu konuda Rusya’dan da destek gören PKK/PYD terör örgütü Suriye’nin kuzeyinde varlığını pekiştirmektedir.

 

Rusya ve ABD gibi emperyal güçlerin her ne kadar birbirlerine muhasım da olsalar ortak menfaatleri sözkonusu olduğunda anlaşmaları ve paylaşmaları tarihsel bir gerçekliktir. ABD’nin asıl hasmının Rusya değil de Çin olduğu gerçeğinden hareket edilirse gerektiğinde iki ülkenin ortak paydalarda buluşabileceği ihtimali hiç de uzak değildir. ABD Rusya’dan çok Çin’in “Kuşak Yol” projesini en büyük tehdit olarak görmektedir. Çünkü Çin “Kuşak Yol ya da bir başka deyişle Yeni İpek Yolu” ile Londra’ya kadar uzanabilmekte ve Batı dünyası denkleminde başat bir aktör olarak sahaya çıkabilme olanağına ulaşabilmektedir. Çin’in Afrika’daki etkin nüfuz alanları da dikkate alındığında dünyanın hegemonik gücü konumunda olan ABD’nin bu hegemonyasının kırılacağı gerçektir. Bu nedenlerle özellikle “Yeni Kuşak Yol” üzerinde yeni terör mevzileri yaratmak projenin önünü kesmekte bir enstrüman görevi görebilir. İşte bu sebeple ABD, Ermenistan Azerbaycan savaşında Ermenistan’ın yanında yer alıp Karabağ’da yeni bir Bekea oluşturma gayretindedir. Suriye’nin kuzeyinde oluşturulacak bir Garnizon Kürt Devleti’nin de aynı amaçla kullanılacağını düşünmek yanlış olmaz. Çünkü Çin Doğu Akdeniz’de de etkin olma çabası içindedir. Tabii bu Garnizon Kürt Devletinin İsrail’in güvenliği için onlarca yıldır düşünülen Büyük Kürdistan hayalinin batı kanadını teşkil edeceğini hemen herkes bilmektedir. Sonrasındaki hedefin de İran ve Türkiye parçalarının koparılması olduğu açıktır. Lakin bölgedeki ülkelerin kırılgan otoritelerinden faydalanılarak dış desteğe muhtaç bir Kürt Koridoru projesi ile hem İran’ın hem de Türkiye’nin hareket serbestliğini kısıtlama amacı güden ABD, Türkiye’nin uluslararası hukuk kapsamında gerçekleştirdiği meşru savunma harekâtları ile projesini yeniden gözden geçirmek zorunda kalmıştır. Türkiye kendi sınırlarına bitişik bu Garnizon Kürt Devletini bir ölçüde önlemek amacı ile raison d'etat temelinde icra ettiği El- Bab, Fırat Kalkanı, Barış Pınarları ve Afrin operasyonlarını çok büyük bir başarı ile gerçekleştirmiş sözkonusu koridoru paramparça etmiştir.  Buna rağmen hem Fırat’ın doğusunda hem de batısında daha güneyde PKK/PYD’nin etkin nüfuz alanları elde etmesine engel olamamıştır. Bunun sebebi, hem ABD’nin hem de Rusya’nın PKK/PYD terör örgütüne verdiği destektir. Daha önce de yazdık, Türkiye’nin toprak bütünlüğü Suriye’nin toprak bütünlüğünden geçmektedir. Bu nedenle Türkiye Suriye’nin toprak bütünlüğünün devam etmesi için diplomatik ve askeri her türlü imkânı kullanarak katkıda bulunmalıdır. Bu durumun Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki hak ve menfaatlerinin korunması ile doğrudan ilgili olduğu da hatırdan çıkarılmamalıdır. Türkiye geçmişte uygulanan “değerli yalnızlık ya da stratejik derinlik” gibi hatalı dış politikalarını son birkaç yılda ciddi ölçüde değiştirmiş çok daha reel politikaları hayata geçirmiştir. Ama geçmişte yapılan hataların sonuçlarının silinmesinin de kolay olmadığı açıktır.

Taktik alanda yapılan hataları telafi etmek oldukça kolaydır ama stratejik alanda yapılmış hataların telafisi uzun zaman süreçlerine gereksinim duyar. Suriye politikalarında tek temel düşünce Türkiye’nin gelecekteki toprak bütünlüğünün nasıl sağlanacağı olmalıdır. Zira emperyal güçler her alanda olduğu gibi Suriye’de de PKK/PYD terör örgütü vasıtası ile Türkiye’nin altını oymaya çalışmaktadırlar.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum