içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Yunanistan Suları Isıtmaya Çalışıyor

Bu Yunan politikacıları içinde matematik bilen bir akıllı adam bile yok mu diye hep düşünmüşüzdür. Çocukluk yıllarımızda bizim Beşiktaş semtindeki mahallemizde lakabı “Turşu” olan bir arkadaşımız vardı. Lakabı olan Turşu o kadar çok kullanılırdı ki adını bile hatırlamıyoruz. Bu Turşu çelimsiz, korkak değişik bir çocuktu. Herkese sataşır, oyunlarını bozar, bir türlü rahat durmazdı. Turşu’ya kızanlar onu pataklayacaklar ama hamisi olan Hüsnü Abi mahallenin güçlü kuvvetli delikanlısı idi. Hüsnü Abi ile kimse dalaşmak istemezdi ve Turşu’ya dişlerini gıcırdatırlardı. Bir gün bu Turşu yine ortalığı karıştırdı ve çocuklardan biri bunu kovalamaya başladı.Turşu hemen hamisi olan Hüsnü Abi’ye koştu. Ama ne görsün Hüsnü Abi yok, uzunca bir süreliğine Antalya’ya gitmiş. Kovalayan çocuk Turşu’yu bir güzel ıslatmıştı. Turşu birkaç kez daha ıslanınca ortalığı karıştırmaktan vazgeçti. Şimdi bu akılsız Yunanistan politikacıları da çocukluğumuzda aynı bizim mahalledeki o Turşu’ya benziyorlar.

 

Mart ayında göreve başlayan Yunanistan’ın ilk kadın Cumhurbaşkanı Katerina Sakellaropulu kıta Yunanistan’ı dışındaki ilk ziyaretini Aydın/Didim açıklarında bulunan Eşek Adasına yaptı. Yunanistan, Büyükada’nın iki katı büyüklüğündeki bu adaya resmen çöktü ve kilise, okul, belediye, askeri birlik, silah ve halk getirerek adayı adeta işgaline aldı.

 

Zaten en küçük bir boş kaya parsçına bile önce kilise yapıyor, papaz gönderiyor ve Yunan bayrağı çekiyorlar. Hâlbuki hem 1923 Lozan Antlaşması'na taraf olan İngiltere tarafından 1943 yılında yayınlanan haritada Eşek Adası'nın 12 Ada deniz sınırlarının dışında ve Türkiye'ye ait olduğunun açıkça gösteriliyor hem de 1947 Paris Antlaşması'na taraf olan ABD tarafından 1951 yılında yayınlanan haritada Yunan Cumhurbaşkanı Katerina'nın ziyaret ettiği Eşek Adası'nın 12 Ada deniz sınırlarının dışında ve Türkiye'ye ait olduğu açıkça gösteriliyor. Yani sözün özü Eşek Adası Türkiye’ye ait bir ada olarak görünüyor. Yunan Cumhurbaşkanı bu adayı ziyaret ederek bayrak göstermiştir. E, altı üstü bir ada ne olur yani demek mümkün değildir. Çünkü Eşek Adası Türkiye anakara topraklarına çok yakındır. Adada silahlı askeri güçler vardır. Ege adalarının silahlandırılması ve asker konuşlandırılması tüm uluslar arası anlaşmalara aykırı olmasına rağmen Yunanistan tarafından sürekli silahlandırılmıştır. Bu şu demektir; Türkiye ile Yunanistan arasındaki muhtemel bir çatışmada bu adalardan Türkiye anakarasına Yunanistan tarafından ağır silah atışları yapılabilir.

 

Öte yandan Yunanistan gibi her şeyi oldubittiye getirmeye alışık bir ülke olur ya yarın uluslar arası konjonktürü uygun bulduğunda Ege’de karasularımı 12 mile çıkarttım dediğinde işte bu adalar hayati önemde olacaktır. Zira o adalar yüzünden Ege bir Yunan gölü haline gelebilir ve Donanmamız Gölcük’ten asla Akdeniz’e çıkamaz. Bu durum katiyen kabul edilemez ve Türkiye bunu zaten yıllar önce “casus belli” yani  “savaş nedeni” olarak dünya kamuoyuna deklere etmişti.Ancak Yunanistan bunu bildiği halde tahrik etmektende geri kalmıyor. Cumhurbaşkanı Katerina Sakellaropulu Eşek Adasında anı defterine şunları yazıyor “Adanın fahri vatandaşı olma onuruna eriştiğim için teşekkür ederim. Tarihin derinliklerindeki bu ada, Yunanistan’ın ayrılmaz bir parçasıdır. Burada olmak benim görevim. Buraya sahip çıkacağız. Yunanistan uzun zamandır Türkiye ile iyi komşuluk ilişkileri ve iş birliği arayışındadır. İki halkın barış içinde bir arada yaşamasına ve iş birliğine yatırım yapmaktadır. Ancak, egemenlik haklarından vazgeçmeye veya ulusal topraklar üzerindeki anlaşmazlıkları kabul etmeye hazır değildir. Güneydoğu Avrupa ve Doğu Akdeniz'de barış, güvenlik ve istikrarın sağlanması, ulusal stratejimizin temel direğidir.” Tam da yavuz hırsız ev sahibini kovarmış misali. Yetmezmiş gibi Yunan savunma Bakanı Nikos Panagiotopoulos “Türkiye son zamanlarda oldukça agresif davranıyor. Yunanistan’ın genel anlamda saldırganlık eğilimi gösteren bu tür bir davranışla tek başa çıkma yönteminin, bir yandan kendi diplomatik silahını kullanmak, diğer yandan Silahlı Kuvvetleri’nin caydırıcı gücünü arttırmak olduğuna inanıyorum.

 

Her türlü senaryoya hazırlanıyoruz. Elbette bu olasılıklar arasında askeri müdahale de var. Bunu yapmak istemiyoruz, ancak egemenlik haklarımızı azami derecede korumak için mümkün olan her şeyi yapacağımızın anlaşılmasını sağlamak istiyoruz.” diyor. Yunan siyasetçilerinin ve Papazlarının yaşamları boyunca beyinlerinde hep şu düşünceler olmuştur; Kıbrıs’ı Yunanistan’a ilhak edelim, bir gün İstanbul’u ele geçirelim ve İstanbul’daki Fener Rum Patrikhanesi’nin 1824 den beri kilitli olan kapısını açalım, Batı Anadolu’yu en azından İzmir’i Yunanistan topraklarına katalım, Ege’yi bir Yunan gölü yapalım. Bunların tümü Yunanistan’ın tarihten beri gelen “Megalo İdea’sının” içeriğidir. Hani aç tavuk kendini darı ambarında sanırmış ya, bu da öyle bir şey işte. Ama yok değil tabii.

 

Ululslararası konjontür müsait olsa ve Türkiye’de zayıflamış bir devlet olsa Yunanistan bu işe hemen zıplar. Son dönemde Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon yatakları yani Ekonomik Münhasır Bölge (EMB) de bu işlere eklendi.

 

Türkiye’nin Libya Meşru Hükümeti ile yaptığı anlaşma mükemmel bir hamle oldu ve Yunanistan’ı “şah – mat” konumuna düşürdü. Esasen Yunanistan’ın bütün ciyaklaması bu nedenledir. Bu günkü koşullarda Yunanistan’ın Nikos Panagiotopoulos dediği gibi öyle askeri müdahale filan gibi bir çılgınlığa kalkışması halinde arkasına 6ncı filoyu yani Hüsnü Abi’yi bile alsa Yunanistan’ı yine tarihi bir dayak yemekten kimse kurtaramaz. Sadece 130 parçalık dev Türk Donanması bile bu işe büyük gelir. Bu arada ABD o süreçte kim işine gelirse onun yanında olacağı için Yunanistan’ın sırtı güvende sayılmaz. Bu Yunan politikacıları ne sayı saymasını biliyorlar ne de matematik okumuşlar. Biz de bu adalar konusunda biraz daha dikkatli olmalıyız diye düşünüyoruz. Sinek ufaktır ama mide bulandırır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum