içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Eğitim ve Toplumsal Anlayış

Eğitim, bireyin doğumundan ölümüne süregelen bir olgu olduğundan ve politik, sosyal, kültürel ve bireysel boyutları aynı anda içinde bulundurduğundan, tanımının yapılması zor olan bir kavramdır.

Eğitim; en basit anlamıyla davranışları değiştirme sanatı. Yani bireyde istenilen davranışların yerleşmesi, olumsuz davranışların sonlandırılması amacıyla sürdürülen sistematik bir program. Eğitim; kişiyi aklı, duyguları ve davranışlarıyla bir bütün olarak ele alan bir oluşturma ve yönlendirme sürecidir.

Bireylerin toplumun standartlarını, inançlarını ve yaşama yollarını kazanmasında etkili olan tüm sosyal süreçlerdir. Kişinin yaşadığı toplum içinde değeri olan , yetenek, tutum ve diğer davranış biçimlerini geliştirdiği süreçlerin tümüdür. Seçilmiş ve kontrollü bir çevrenin (özellikle okulun) etkisi altında sosyal yeterlik ve optimum bireysel gelişmeyi sağlayan sosyal bir süreçtir. Eğitim, önceden saptanmış esaslara göre insanların davranışlarında belli gelişmeler sağlamaya yarayan planlı etkiler dizgisidir. Eğitim, bireyin davranışlarında kendi yaşantısı yoluyla kasıtlı olarak istenen değişimi, kişisel gelişimi meydana getirme sürecidir. Devletin, toplumun ve bireylerin mutluğu için eğitim en iyi çözüm yoludur. İnsanlığın var olduğu günden beri, eğitim insanları meşgul eden en önemli sorun olmuştur. Olmaya da devam edecektir.

Eğitim, insanın çevresini kontrol altına almaya yönelik etkinliklerini ortaya koyma çabasıyla başlar. Bu gerçekle gösteriyor ki insanın yeni şeyler öğrenme çabası, insanın doğan güçlüklerle mücadelesiyle başlamış ve günümüze dek yoğunlaşarak süre gelmiştir.

Eğitim, insanlığın tarihi kadar eski bir olgudur. Eğitim gerek birey olarak gerekse toplum olarak hayatı sürdürebilmenin neredeyse ilk şartı; Eğitim olgusu ilk insanla birlikte ortaya çıkmıştır. İnsanoğlunun yaratılışıyla başlamış, eğitilme ve eğitme yapısında imtihan önemli bir unsur olarak yer almıştır. Eğitim insanoğlu için ihtiyari bir araç değil, belki de onun varlık nedenidir. Kısaca eğitim, insan açısından, nefes alma, yeme, içme gibi hayati bir ihtiyaç durumundadır.

Bu anlamda, eğitilmemiş, eğitim görmemiş bir insan bulmak mümkün değildir. İnsanlar bir şekilde, kendi çevre şartları içerisinde eğitilirler; ancak bu eğitim tanımlanmış eğitimle örtüşmeyebilir.

İnsan, okuma yazma öğrenmeyebilir, matematik, fizik, sosyoloji, tarih bilgisi de almayabilir. Ancak yaşadığı hayatı mutlu kılacak, yeryüzünde rızkını arayıp bulabilecek bir bilgiyle bu anlamda bir eğitime her zaman sahip olagelmiştir. Eğitimin yöntem ve tekniği; araçları, niteliği, zamandan zamana, toplumdan topluma değişir. Ancak esas olan insani temel değerlerin yeterince algılanmış olması gerekir, eğitimde değişmeyen nihai amaçlardır. Bu da insanoğlunun nihai mutluluğudur.

Bu nihai mutluluğu her birey hatta her toplum kendine göre algılamış ve yorumlamış, ilke ve amaçlarını bu yorumlar ışığında belirlemişlerdir.Bu yorumları toplumun, anlayışlarını, inançlarını, eşyaya bakışlarını şekillendirir. “İnsan eğitimi gün geçtikçe değerini daha fazla hissettiren bir teknik olarak göze çarpmaktadır. Çünkü eğitim, öncelikle bir hayat programının benimsetilmesi olarak önem arz ediyor.

Hayata ve onun çeşitli yönlerine hazırlıklı olabilmek; insanın ve insandan kaynaklanabilecek çok yönlü tutumları iyi kavrayıp, onlara karşı hazırlıklı olabilmekle mümkün görünüyor. Bu haliyle eğitim, hayatın sırrına vakıf olmakla eşdeğer bir olgunlaşma süreci sayılabilir. İnsanı; çevresini tanımaya sevk eden faktör öğrenme ihtiyaç ve arzusudur.

Bundan yola çıkılarak, insan için öğrenme ve bilgi; hayatta ilerleyebilmenin ilk şartı olmaktadır. Eğitim ise, hayatı yaşanabilir hale getirmenin sırlarını vermektedir. İnsanlığı körleştirme ve yozlaştırma; nasıl eğitimden ve gerçek bilgiden uzaklaştırmak suretiyle yapılıyorsa; aynı şekilde aydınlığa ve yüceliğe ulaşmakta eğitime güç vermek ve yatırım yapmakla gerçekleşecektir.

Yaygın Eğitim: Geleneksel ve klasik eğitim sistemlerine karşı yaratıcı ve yenilikçi alternatifler olarak görülen öğretme araçları ve öğrenme yöntemlerinin bir toplamıdır. Yaygın eğitim genellikle Devlet tarafından gerçekleştirilen örgün eğitim sistemi dışında gerçekleşen eğitim etkinliğidir.

Yaygın öğrenme; işyerlerinde, veya sivil toplum örgütleri ve grupları aracılığı ile bireylerinde arzu ve gayretleri ile çeşitli ortam ve boyutlarda gerçekleştirilir.

Yaygın eğitimin toplumdaki oluşumu, işyeri eğitim merkezleri, çıraklık eğitim merkezleri, halk eğitim merkezleri, özel dernek ve sendika destekli kurumlar olarak görülür.

Her bireyin insanlık onurunun bilincinde olması, onu bir temel değer olarak özümsemesi, eğitimle mümkündür. Eğitim olgusu ise, anne rahminde başlayıp ölüme kadar devam etmektedir. Birey, hayatının her alanında ve her yerinde, her an eğitilmektedir. İnsan onuru bilincini bireyin kazanması meselesine bu eğitsel gerçek açısından yaklaşınca, bireyi kuşatan bütün çevrenin buna katkı sağlayacak nitelikte düzenlenmiş olmasının önemi anlaşılır. Özellikle eğitim amaçlı ve bilinçli olmalı, detaylardan kurtarılmalıdır. Örnek, somut, tecrübî, konulara önem vermelidir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum