içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Sanayi–Okul İşbirliğinin Kurumsallaşması ve Mesleki Teknik Eğitim

Ülke potansiyelinin iki büyük göstergesi “SANAYİ ve Okul /Üniversite, birbirinden ayrılamayacak derecede yakın özellikleri bulunan bu iki değerin bugüne kadar geldiği bir benzetme var. “Ayrı ayrı iki DÜNYA” bu benzetme maalesef çoğu platformlarda birçok defalar telaffuz edildi. Ama bugünden sonra ayrı ayrı değil bir biri ile çok yakın ilişkileri olan birbirinden ayrılamaz iki kutsal görevin birbiri için ifade edildiği büyük potansiyel olarak ifade edilmektedir.

Biri; insanımızın, gençlerimizin şekillenerek büyük kademe değer kazandığı kutsi ortam; Okul / Üniversite, diğeri EKONOMİNİN TEMELİ SANAYİ ikisi de birbiri için olmazsa olmaz değer taşımaktadır.

Bugüne kadar tarafların yerine getirdiği iki büyük hizmet tarafların tek başına ifade edebileceği boyut ve amaçtan çıkmış birbiri ile stratejik işbirliğini mecbur eder hale gelmiştir.

Tarafların birbirinden beklediği başlıca konular;

Staj, hizmet içi eğitim, tecrübe kazanımı,

Proje, bilgi ve yeniliklerin kazanımı,

Bu konuda ki sıkıntının sebepleri;

Sigorta ve benzeri bürokratik nedenler,

İşyerlerinde yeteri sayı ve nitelikte stajyer temin edilememesi,

Staj, eğitim ve benzeri yaklaşımda işverenlerin yeteri duyarlılığı göstermemesi,

Teknik ve mesleki okullara yeteri değerin verilmeyişi,

ÖNERİ;

Özellikle meslek eğitimin; yalnız kamu veya meslek kuruluşları tarafından yapılanmayacağı bilinmeli; sanayi –okul, sivil toplum işbirliğinin kurumsallaşması, tüm yetkili devlet organları işveren, işçi ve meslek kuruluşları tarafından hedef edilmelidir.

  1. TÜBİTAK gibi idari ve mali yönden özerk bir yapıda olması gereken mekanizmasında                          işveren işçi ve meslek kuruluşlarının eşit ağırlıklarla temsil edilmesi

  2. Diğer ülkelerde ki benzer kuruluşlarla işbirliği yapabilecek bu ülkelerin bilgi ve tecrübe                        birikimlerini ülkemize kazandıracak güçte örgütlendirilmesi, bunu sağlamak için yetkili                         elemanlardan oluşmuş sürekli bir uzaman kadrosunun bulunması gereklidir.

Bu esaslara uygun olarak kurumun oluşturulmasını sağlayacak bir kanun tasarısı, başbakanlığın koordinatörlüğü altında, ilgili Bakanlık, YÖK, İşveren, İşçi ve Meslek Kuruluşlarının yetkili temsilcilerinden kurulu bir çalışma grubunca kısa sürede hazırlanmalı.

Toplumun en değerli varlığı İNSAN kaynağıdır. Bu kaynağın özellikle ekonominin gereksinimi paralelinde MESLEKİ ve TEKNİK eğitim alanına yönlendirilmesi; ülkemizin başlıca sorunu İSTİHDAM, nitelikli işgücü sorununu çözecek, aynı zaman da rekabet gücümüzü artıracaktır. Rekabet duvarını aşabilmenin anahtarı genç nesle meslek ve beceri kazandırmaktır.

Bununda yolu “MESLEK ve TEKNİK EĞİTİM” den geçmektedir. Eğitimin amacı; insan hayatını KALİTE yönünden yükseltmek ve müşteri memnuniyetine giden yolu açmayı hedef alır. MESLEK EĞİTİM; Bu amaca yaklaşımı hızlandırır.

TEKNİK BİLGİ+MEKANİK BECERİ olup eğitimle verimliliği artırmak bu seviyede rekabeti aşmak mümkün olabilecektir.

Günümüzde bilgi ve tecrübenin başrol oynadığı tartışılmaz bir gerçektir. Bu gerçeğin Mesleki ve Teknik eğitimle, uygulamayla birleşmesi tecrübe kazanmak için gerekli zamanın kısaltılması etkinliği artırılmış örgün ve yaygın eğitimle mümkündür.

İşgücü niteliğinin yükseltilmesi; emeğin AB pazarında dolaşımı içinde gereklidir.

Bu nedenle de gerek EĞİTİM sırasında gerekse eğitimini bitirmiş İŞGÜCÜ EĞİTİM seviyesinin yükseltilmesi şarttır.

Bir başka ifadeyle yetişmiş, nitelikli insan gücü KALKINMA’ nın itici gücüdür.

Ülkemizde mesleki ve teknik eğitimin yetersiz ve uygulamaya uzak olduğu, bir yandan nitelikli işgücü açığı olduğu herkesçe ve açıkça bilinmektedir.

Bir dönemlerde marka olmuş endüstri meslek liseleri zaman zaman özlemle dile getirilmektedir.

İleri gitmiş ülkelerin gelişmişlik sırrının mesleki ve teknik eğitime verilen önemden kaynaklandığı kesin bir gerçek bu ülkelerde bu alanda okullaşma oranı %50’  ler üzerinde iken bizde %20 civarında olduğunu üzülerek ifade edebiliriz.

Başarı paralelinde yüksek tahsile davam imkânlarının sınırlanması EĞİTİM in kalite ve kapasitesini düşürdüğü acı bir gerçektir.

Gelişmiş ülkelerin eğitim sistemlerine bakıldığında öğrenime okul öncesinden başlayarak üniversite sonuna ve hatta istihdama kadar izlendiği görülür.

OKUL ve Sanayi İşbirliğinin başladığı ancak yeterli olmadığı günümüz de, kesin ve acilen uygulamalı eğitime, stajlara ciddi yer ayrılması gerekmektedir.

İŞ dünyasının talebi; Kısa zamanda iş hayatına uygum sağlayabilecek nitelikte elemanlarının yetiştirilmesidir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum