içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

İşadamı Ve Sanayici Derneklerinin Siyasete Etkileri

Türkiye de yönetimi ve siyasi iradeyi şimdiye kadar hep seçimlerle halkın seçtiğini sanıyorduk ancak maalesef durum hiçte öyle olmadığını gördük. Biz seçtik onlar farklı konuları bahane edip darbelerle, mahkemelerle, Basın yayın zorbalığıyla halkın seçtiği iktidarları alaşağı ettiler. Ama adına bizim çıkarımız tehlikeye giriyor, zedeleniyor demediler. Ne dediler; Atatürkçülük tehlikede, terör durdurulamıyor, şeriatçılar herkesi kesecek, cumhuriyeti koruyoruz,.vb. söylemlerle idareye el koydular. Darbeler, muhtıralar, Sonrasında kendi oligarşilerini zümrelerinin çıkarlarını korumaktan başka hiçbir şey yapmamışlardır. Cumhuriyet tarihinde 1960-1971-1980-1997-2007-2016 yıllarında darbeler ve muhtıralar olmuştur. Peki, bütün bunları o dönemlerdeki o görevleri yerine getiren memur olan asker, yargı vs…mi yapıyordu. Bunlara bu görevi kim veriyor kimin çıkarlarını koruyorlardı?

Baskı altındaki çocuklar insanlar nasıl büyümüyor gelişmiyorsa ülkemizde gelişmedi büyümedi bodur kaldı yıllarca.

Bazı İş Dünyası ve Sanayiciler Dernekleri, odalarının içindeki iş adamları mevcut seçilmiş hükümetleri kendi çıkarlarına uygun davranmadığı zamanlarda kolayca alaşağı edebiliyorlardı.  Kendi çıkarları avantajları için kolayca kanun çıkartabiliyorlar, istedikleri uygulamaları dayatabiliyorlardı. Bunun onlarca, yüzlerce örneğini tecrübe edinmiş Türkiye bulunmaktadır.

Bundan 20 yıl öncesine kadar az olsun benim olsun mantığı ile hareket edilen bir Türkiye vardı.  Son 15 yıl öncesine kadar hep dışardaki firmaların şirketlerin markaları Türkiye ye açılmaktaydı. Yani İthal ürünler ithal markalar çok fazlaydı. Yabancı firmalara bağlılık veya onların ortaklıklarıyla oluşturulan markalar vardı.

Ancak son 15 yılda bu süreç tersine dönmeye başladı. Türk markaları ortaya çıkmaya başladı ve bu markalar Dünya da birçok ülkede mağazalar açmaya başladı.  Bu markalar; tekstilden, erkek, kadın, çocuk giyiminden, ev ürünlerine, araç gereçlerine, elektronik eşyalardan, cep telefonlarına,  gıdadan restoran zincirlerine kadar yüzlerce sektörde varlığını göstermeye başlamıştır. Bugünlerde savunma sistemleri ihalar, sihalar, bayraktarlar, gündemde olup çok yakında TOGG otomobili de Türkiye ve dünya otobanlarında yollarında olacaktır.

Bundan önce Türkiye’nin sahipleri gibi kendilerini hisseden bazı iş adamı ve sanayiciler dernekleri vardı. Bu kişiler şirket ve holding sahipleri aynı kişilerdi, banka sahipleri, basın medya da bu kişilerin tekelindeydi. Aynı iş adamları sanayiciler derneği, birliği, odası üyelerinin tekelindeydi her şey. Bu şirketler, firmalar, holdinglerinde ortaklık yaptıkları firmalar yabancı menşeli firmalardı. Genellikle İthal edenlerde, üretenlerde, lojistik yapanlarda, dağıtım yapanlarda aynı kişi veya şirketlerdi.

1970 li yılların ortalarına kadar İstanbul da Ticaret Ve Sanayi Odasına kayıtlı olan 3000 Şirketin veya firmanın sadece 300 tanesi Türk ve Müslümanlardan oluşuyordu. Bunun anlamının ne olduğunu artık siz varın düşünün.

İlk 1960’lı yıllarda Menderes döneminde organize sanayi bölgeleri oluşturulmaya başlanmış bu organize bölgeleri büyükşehirler başta olmak üzere bu şehirlere yakın bölgelerde faaliyet göstermeye başlamıştır. Ancak Başbakan Adnan Menderesin idamıyla tüm yatırımlar durmuştur.

Daha sonra bu şehirlerin dışında Turgut Özal döneminde bölgesel şehirlerin kendi üretimlerini yapmaları yönünde destekleyici kanunlar çıkarılmış ancak Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ında şüpheli bir şekilde ölümüyle ömrü yetmemiştir.

Ayrıca; Türkiye deki yatırım ve sermaye sadece büyükşehirlerde toplanmıştı. Bu büyükşehirlerde ya denize ya da sınır yakınında olan şehirlerdi. İstanbul, İzmir, Adana, Bursa, Gaziantep, Ankara gibi şehirlerde toplanmıştı.

Üretim Anadolu da  da başladı tüm Türkiye de hızlandı ve arttı

Türkiye de son 20 yıl içinde de organize sanayilere ağırlık verilmiş şu an 3 milyona yakın istihdam sağlanmaktadır. Bu organize sanayiler sayesinde Türkiye de ki İş adamları sanayici derneklerinin sayıları artmaya başlamıştır. Bu organize sanayi bölgelerinde yeni birleşmeler olmuş bu da üretim ve ticaret şekillerini yerlerini hacimsel açıdan büyütmeye başlamış, sayı olarak artmaya başlamıştır.

Her şehir her bölge kendi katma değerini üretmeye başlamış, marka şehir olma yolunda yeni yatırımlar ortaya çıkmaya başlamıştır. Sözgelimi; Afyonda daha önce kaymakla adı anılırken şimdi mermeri, sucuğu, kaplıcası ve otelleri ortaya daha çok işler hale getirilmiştir. Malatya da aynı şekilde sadece kaysısıyla anılırken bugün 3 tane organize sanayisi, gastronomisi, at harası, turizm vs. bir çok katma değeri ile değerine değer katmıştır. Özellikle Manisa’nın gelişimi çok büyük hamlelerle olmuştur. Gerek sanayileşme gerek marka ürünler üretmeye başlamıştır.

Bu dernekler öncelikle şehirler, bölgesel olarak kurulmaya veya var olanlar güçlendirilmeye başlanmıştır. Müsiad, Askon, Asriad, Egev, Basifed, Dogunsifed, İmsiad,Miad, Masiad….Vd. gibi her şehirde her bölgede yüzlerce iş adamları derneği varlığını hissettirmeye başlamıştır. Bu derneklere üye iş adamları sanayiciler sadece Büyükşehirlerde veya belli bölgelerde değil tüm Türkiye ki şehirlerde  üretimi canlandırılmıştır. Manisa, Uşak, Afyon, Bolu, Malatya, Kayseri, Diyarbakır….gibi tüm illerde yeni organize bölgeleri açılmıştır.  İşsizlik azaltılmıştır. Var olan kaynaklar kendi yerlerinde işlenmeye başlamıştır.

 

Bunların dışında; Bu tür tüzel kişilik sahibi olan STK lara Cumhurbaşkanımızın da vermiş olduğu destek ile DEİK gibi uluslararası kurumlar kurulmuştur. Yurt dışı büroları açılmış ve Türkiye ile iş yapmak isteyen her şirket firma veya holding bu temsilcilikler aracılığı ile ortak firma bulabilmekte ve yatırım yapabilmektedir. Bunların dışında ürünlerini yurt dışında satmak pazarlamak isteyen tüm firmalar bu temsilcilikler sayesinde kendilerine yurt dışında Pazar bulabilmektedir.

 

Bunu işletmeler kendi aralarında birlik dernek oda kurarak tüzel kişilik olarak daha güçlü bir yapıya sahip olmuşlardır. Ülkenin dışarıya olan bağımlılığını azaltmıştır.

 

Kısacası uzun yıllar Türkiye ekonomisi, iş dünyası ve sanayisi belirli bir oligarşinin elindeydi bu yapıda yurt dışı firmalarının elindeydi bundan dolayı da gelişimi konusunda çok sıkıntılar yaşanmıştır. Az olsun benim olsun mantığı ile hareket edilmiştir. Türkiye’nin bağımsızlığına özgürlüğüne bu yapı aracılığıyla ekonomik güç ile başlar. Ekonomi birilerinin, bir grubun tekelindeyse bağımsızlıktan özgürlükten bahsedemezsiniz.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum