içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Devlet mi, Siyaset mi?

Devlet: Bir ülkenin toprakları içerisinde toplumsal siyasi ve kültürel varlığı için gerekli olan kendi milli bütünlüğü içindeki sistemidir. Sistem; Ülke insanının yaşamını en iyi biçimde şekillendiren, refahını ve güvenliğini sağlayan olgudur. Varlığının en önemli unsuru ise devleti koruyacak olan kendi kültürel siyasi birlikteliğidir..

Devletin bu sistemini yürütecek çalışma gurupları olan hükümetler halkın içinden bu göreve talip olurlar, seçilerek gelirler toplumun her ihtiyacını en iyi biçimde karşılamak için çalışırlar.

Seçilenlerin niteliğini; seçmenler yani millet, ülkenin fertleri belirler. Bu seçim aynı zamanda toplumun kendi değerleri, eğitim, inanç, örf ve adetleri, ahlâk anlayışı ve akılcılığı ile doğru orantılıdır. Aksi takdirde devletin varlığı tehlikeye girer.

Siyaset: Bir ülkedeki insanların  devletini korumada, kendi görüşünde güvendiği insanların ülke yönetiminde olmasını isteme hakkıdır. İslamiyette inanç konusunda / müslümanlıkta zorlama yoktur ve her insan kendi yaşamından mesuldür..Kimse kimseyi yaşantısından ötürü eleştirme hakkına sahip değildir. Ancak dini vecibelerini yerine getirenler ile farklı tarzda yaşam sürenlerin seçim yapmalarında ortak nokta düz akıldır ve devlet baz alınmalıdır. İnançlı-inançsız, sağcı-solcu, azınlık ya da farklı dine mensup olmak seçimlerde yada devletin işleyişinde rol oynamaz..Devlet tekelci değildir her kesimi korur gözetir. Çok iyi bir devlet yönetimi tarihini ve inancını çok iyi bilen nitelikli eğitim almış bireylerin çoğunluğu ile oluşacağından, sağcılık solculuk gibi ötekileştirmelerin de modası artık geçmiştir bu bağlamda çeşitlilikler tek başına asla ve asla baz alınamaz. Devlet bazı durumlarda bazı konularda mecburen çekimser kalarak çözümü zamana yaymak zorunda kalabilir ki bu onun zayıf olduğu anlamına taşımaz.. Devletin kendini koruması herşeyin üstündedir ve yönetimin siyaseti İslâmî değerlere saygılı gelenek ve göreneklere uygun yaşam tarzı sürenlere uygunlukla beraber aynı zamanda herkese eşit mesafede olmalıdır. Doğrusuda budur.. Devlet yönetimi benim istediğim gibi olmalı tarzında bir tutum, devleti manipüle etmektir. Bu özgürlük kisvesi altında faşizmdir. Buna hiç bir devlet izin vermez. Diğer bir anlayışla her birey kendi seçtiği yaşam tarzının dşındakilerlede, bir arada yaşayabilme olgusunu içselleştirmek zorundadır. Aksi takdirde kaos çıkar ve devlet buna da izin vermez..

Hangi yönetim olursa olsun, uzman olunsun olunmasın aşırı tutucu muhalif bir siyasî görüş ile neyin ne olduğunu bilmeden oturduğu yerden yönetime çok ağır hakaretvari eleştirilerde bulunmak devlete ve topluma çok zarar verir. Bu hiç bir ferdin anayasal hakkı olmadığı gibi ne demokratik anlayışla ne de ahlak kuralları ile bağdaşır. Egemenlik elbette milletindir ama bireyler devletten üstün olmamakla beraber her bireyin kendi devlettir. Seçilen hükümetlere, cumhurbaşkanına yapılan hakaretler etik olmadığı gibi dünya platformunda devleti küçük düşürür ki hiç bir bireyin  buna da hakkı yoktur.

Devletini seven toplumlar, aklı başında eğitimli ileri milletler, sorunlara daha yapıcı ve seviyeli çözümlerle yaklaşıp, ülkenin süregelen yaşam biçimini bozmadan yaşam sürerler..Vandalizm bir toplum felsefesi değildir. Üniversiteliler toplumun cahil diye adlandırdıkları kesimini küçümseyemezler. Herkes eşit ve özgür oy kullanır.

Sağduyu içgüdüsel, bireyin köklerinden, gelenek ve göreneklerinden, ülkesine olan bağlılığından gelen bir olgudur.  Vatan bütünlüğünde esas olandır. Bu ülke; ülkenin dört bir yanındaki halk sayesinde milli ülke görüşü  olan Kurtuluş savaşı inancı ile kazanılmış ve Atatürk, devletin adına TÜRKİYE DEVLETİ demiştir.

Ülkemiz geçmişini şanlı tarihini ecdadını ve asıl sahipleri olan şehitlerin y kuşağı -  z kuşağı diye saçma sapan uydurma harflerle sınıflandırıp  ele geçirmeye çalıştıkları torunlarıdan ayrıştırılamaz, ötekileştirilemez. Bu bir felaket olur. Hangi yaş gurubu olursa olsun bu ülkenin çocuğudur / gencidir. Her çocuğun eğitimi devlet güvencesi altındadır.

İslâm dini tüm dünyaya inmiştir, sadece bir arap dini değildir. Bu bağlamda bu ülkede yaşayan her birey hangi görüşte olursa olsun ülkenin geçmişten gelen değerlerine saygılı olmak zorundadır..Devletçilik ve milliyetçilik anlayışı; bireylerin siyasi fanatiklik, dini dayatmalar veya dinsizlik veya aykırı cinsiyet seçimi ile de örtüşmez. Fikirler mutlaka ama mutlaka toprak bütünlüğü süzgecinden geçirilmelidir.

Ülke seçimleri ego savaşlarının oynandığı bir oyun veya bir tatmin aracı değildir. Bireyler fikirlere saygılı olmak zorundadır. Aksi oluşumlar toplumlarda sosyolojik/psikolojik sıkıntıların var olduğunu gösterir. Uzmanların her konuda aşırı hırsların, ruh sağlığı ve kişilik bozukluğuna yol açtığı söylemlerinden yola çıkarak sakin, itidalli bir devlet paydasında buluşmak (rasyonellikte) son derece önemlidir. Seçenler değerli, seçilenler geçici ancak devlet her daim bakidir. Yaşanılan bu ülke  topraklarında çocuğundan gencine, yetişkininden yaşlısına kadar her bireyin, kendisinden sonra gelecekleride düşünerek şuurlu ve erdemli hareket etmesi bir zorunluluk, gerek ve şarttır..Saygılarımla..

YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum