içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Eğitim şiddeti bitirir mi?

Kendi soruma kendim cevap vereyim; bitirmez ama azaltır. Azaltması kabul edilir bir sonç mu? Hayır, bitirmeli aslında. Ancak, kadın ya da erkeğin eğitim durumu, statüsü ne kadar yüksek olursa olsun, genlere işleyen, her türlü sonradan öğretiyi bastıran gelenekler, inançlar, ilkel duygular var ya, onları nasıl yok edeceksiniz?

Soruyla başlayıp, konuya ortasından daldım biraz. Geçtiğimiz hafta Kadın Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü nedeniyle çok sayıda etkinlik yapıldı. Kuruluşlar, kanaat önderleri konuyla ilgili açıklamalar yaptılar. Açıklamaların ortak noktası eğitimdi. Araştırmalar, eğitim seviyesi arttıkça şiddetin azaldığını gösteriyor zaten.

Ne kadar eğitimli olursanız olun, erkek egemen bir toplumda kendiniz ya da yakın çevrenizden birileri şiddetin bir türüne maruz kalıyor. Eğitim seviyesi düşük bireyler fiziksel şiddete başvururken, eğitim seviyesi arttıkça form değiştiriyor. Taciz, hakaret, küfür, aşağılama, özgürlük alanını kısıtlama, hakların gaspı, ekonomik baskı olarak kendini gösteriyor. Erkeği üstün gören bir kafa yapısını değiştirmediğiniz sürece diplomanız pek işe yaramıyor. Bugün iş hayatında bile aynı seviyede olduğunuz erkekler kadar bile maaş alamıyorsunuz. İşe alımlarda tercih nedeni olmuyorsunuz.

Eğitim, kadın ile erkeğin eşitliğini öğretmiyor maalesef. Diplomalar sadece meslek sahibi olma, kariyer yapma odaklı. Rekabet koşullarının çok ağır olduğu iş hayatında kendini birilerinin tepesine basmak zorunda hisseden bireyler, cinsel üstünlüklerini de kullanabiliyorlar.

Ev hayatında durum daha da vahim. Kadın çalışıyor bile olsa, geleneksel ev kadını sorumluluklarını yerine getirmeye zorlanıyor. Hatta kadınların çoğu bu durumu normal kabul ediyor. Düşünün karı-koca çalışıyorsunuz. Hayat müşterek ya. İşten eve geliyorsunuz, kocanız uzanıp dinlenmeye başlıyor. Sizin ise ikinci mesainiz başlıyor. Mutfağa giriyorsunuz yemek, bulaşık, çamaşır, ütü, temizlik, çocuğun ihtiyaçları için koşturmacanız devam ediyor. Ne kadar eğitimli olursanız olun, çok iyi ekonomik koşullara sahip değilseniz, yaşam düzeniniz bu. Şimdi bu şiddet değil de ne? Bence bu eğitimli şiddet!

Bu düzene itiraz ettiğinizde sizi savunacak kimseyi bulamazsınız. Aileniz bile “kızım hayat müşterek, bunlar senin sorumlulukların” diyecek, emin olabilirsiniz.

Eğitim şart ama kadın haklarının, gerçek eşitliğin oluşabilmesi için toplumun dinamiklerinin, kafa yapısının değiştirilmesi gerekiyor. Öncelikle erkek egemen zihniyetin, sinirli bir erkeğin yapacağı her türlü eylemin mazur görülmesi anlayışının ortadan kaldırılması gerekiyor. Medyaya çok yansımasa bile karısını döven, toplum içinde aşağılayan kariyer sahibi erkeklerin varlık nedenleri de bu anlayış. Bu anlayış o kadar kemikleşmiş ki kadınların şiddet olarak gördüğü pek çok eylemi erkekler şiddet olarak kabul etmiyor. Bu konuda yapılmış bir araştırmaya göre, kadınların yüzde 56’sının şiddet olarak kabul ettiği davranış modeline erkeklerin sadece yüzde 27’si şiddet diyebiliyor. Algıdaki dengesizlik ne kadar belirgin. Mazeretleri de o kadar çok ki; ekonomik sorunlar, işyerindeki huzursuzluk, trafik…. Bu bölge uzar gider.

Bakış açısı birbirinden o kadar farklı ki bu boşanma sebeplerinde bile kendini gösteriyor. Fiziksel ya da psikolojik şiddeti kadınlar boşanma nedeni olarak kabul ederken, erkekler için gerekçe değil.

Bir de toplum için utanç kaynağı olan namus kavramı var ki tamamen kadının üzerine yıkılmış. Ahlak, sadece kadının sorumlu olduğu bir tabu. Namus kavramı da erkeğe şiddet hakkı veriyor. Bunu özellikle de ceza almaktan kurtulmak için pervasızca kullanabiliyorlar. Cinsel saldırılarda, saldırıyı yapan erkek, mağdur kadın olmasına rağmen toplumun dışladığı, ahlaksız etiketi yapıştırdığı da kadın oluyor. Bu kavramda bile eğitimli-eğitimsiz ayrımı ortadan kalkıyor. Yine başa dönüyoruz; toplumun kafa yapısını, geleneklerini, ataerkil düzenini değiştirmek gerekiyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum