içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Özbekistan Cumhuriyeti 2

Geçen yazımda Kardeş ülke olan Özbekistan’ı anlatnaya başlamıştık. Bu yazımda da anlatmaya devam edeceğim. İlgili konu hakkında konuşmadan önce, Türk dünyasında ki son gelişmeleri medya dan takip ettiğim kadarıyla, Türk Devletleri Teşkilatı’ (TDT) tarihi bir adım atarak hayata geçirdiği Türk Yatırım Fonu (TYF) resmen kurdu. Türkiye, Azerbaycan, Kazakistan, Özbekistan ve Kırgızistan’ın üyesi olduğu kuruluş son olarak Azerbaycan Meclisi’nin önceki gün anlaşmayı onaylamasıyla resmiyet kazandı. Şu an 5 üye ülkeli kuruluşun merkezi ise İstanbul oldu. Önümüzdeki dönemde 4 yeni ülkenin daha katılması beklenirken, bölgesel güç haline gelmesi beklenen TYF’ye uzun vadede farklı ülkelerin de dahil olacağı belirtiliyor.

TYF, kamuoyunda Türk dünyasının Uluslararası Para Fonu (IMF) veya Dünya Bankası olarak tanımlanıyor. Bu adım, özellikle üye ülkelerin ekonomik bağımsızlığı adına stratejik önemde. 500 milyon dolar sermaye ile faaliyet başlayan TYF’de her üyenin yüzde 20’lik eşit payı bulunuyor. Yatırımcı ve girişimcileri desteklemeyi amaçlayan bu ortaklık aynı zamanda ekonomik bütünleşmeye de katkı sunacak. Bu ortaklı sayesinde uzun vadede ülkelerin ekonomi politikaları birbiriyle uyumlu hale gelirken zaman içinde ticaret, savunma ve teknoloji gibi alanlarda önemli ortak yatırımlara imza atılabilecek.

Peki TYF nun ülkemize faydası ne olacak? 1) Orta Asya’nın enerji potansiyeli düşünüldüğünde Türkiye’nin enerji hatlarındaki merkez ülke olma rolü pekişecek. Aynı zamanda Türkiye’nin bölgesindeki jeo-politik önemi de artmış olacak. 

2) İstanbul Finans Merkezi, Türk IMF’sine olumlu katkı sağlayacak, körfez sermayesinin yönelmesini hızlandıracak. Beklenti, Orta Asya’da Türk gücünü artırarak Rusya ve Çin’in ekonomik gücüne karşı şirketlerin güçlenmesini sağlayacak, ileride ortak Türk bankası kurulması için zemin hazırlayacak.

3) Fon sayesinde KOBİ’lere, kalkınma projelerine, ulaştırma ve lojistik zincirlerine, altyapı projelerine, tarım ve turizm alanlarındaki yatırımlara ve yenilenebilir enerji alanındaki çalışmalara destek verilecek. Tüm bu alanlarda firmaların finansmana erişimi kolaylaşacak, ayrıca bölge içi ticaret teşvik edilecek. Türk Yatırım Fonu’nun Türk dünyasında ekonomik bütünleşmesine de katkı sağlayacak.

Sonuç olarak Türk dünyasının gelişmesinin  ülkem ve diğer Türk devletleri için, faydalı bulduğumdan dolayı desteklemeye devam edeceğim.

Özbekistan‘ı tanımaya devam edersek, bir ülkeyi  tanıtmanın en iyi yolu adet geleneklerini tanıtmaktır. Öncelikle resmi tatil günlerini ele alırsak.

1 Ocak - Yeni Yıl

8 Mart - Kadınlar Günü

21 Mart - Nevruz tatili

9 Mayıs - Anma ve Onur Günü

1 Eylül - Bağımsızlık Günü

1 Ekim - Öğretmenler ve Koçlar Günü

8 Aralık - Anayasa Günü

Ayrıca Dini bayramlar Ramazan ve Kurban Bayramı

Burada 21 Mart Nevruz Bayramını ele alırsak, Nevruz, Özbekistan'da aynı zamanda insanları birbirlerine yakınlaştıran ve bir araya getiren bayram özelliği taşıyor. İlkbaharın gelmesiyle aynı mahallede yaşayan insanlar veya akrabalar bir araya gelerek Nevruz yemekleri kök samsa, halim ve Özbek pilavı ile Nevruz tatlısı sümelek hazırlıyor. Bazı yörelerde ise adak hayvan keserek, yeni yılın bereketli gelmesi dileğinde bulunuluyor.

Burada Nevruz tatlısı Sümelek i tanıtmak istiyorum,

Nevruz yemekleri arasında bahar tatlısı sümelek ayrı bir yer tutuyor.

Özbek halkı için Nevruz'un sembolü sayılan tatlının yapılışı adeta bir ritüeli andırıyor. Buğday bir tahtaya yayılarak, çimleninceye kadar üzerine 4-5 gün su serpiliyor. Çimler boy gösterdikten sonra kıyma makinesinde çekiliyor. Daha sonra ortaya çıkan karışımın suyla iyice dağılması sağlanıyor ve ardından da sıkılarak nişastalı sıvısı alınıyor.

Daha sonra ise 5-6 saat kapağı kapatılarak demlenmeye bırakılan ve böylece yaklaşık 24 saatte hazırlanan sümelek, Özbeklerde, her derde deva, hastalıkları iyileştirici, güç ve kuvvet kaynağı sayılıyor.

Sümelek, önce mahallenin yaşlı ve hastalarına, ardından da tüm sakinlerine dağıtılıyor. Kasesinden ceviz veya taş çıkan insanın ise tuttuğu dilek veya duasının kabul edildiği yorumu yapılıyor.

Sümeleğin ortaya çıkışıyla ilgili çeşitli rivayetler bulunuyor. Bir rivayete göre, bir anne ilkbahar döneminde evinde yiyecek bulamayınca aç kalan ikiz çocuklarını doyurmak için evinde bulduğu çimlenmiş buğdayı alır ve su koyarak kaynatır.

Çocuklarını kazanın içinde bir şeyler olduğuna inandırmak ve kaynadığında ses çıkarması için ise kazana bir avuç taş atar. Gece geç vakte kadar yemek bekleyerek açlıktan yorulan çocuklarını uyutmak isterken, kendisi de uyuyakalır. Uyandığında ise artık sabah olmuştur ve içine çimlenmiş buğdayı attığı kazanın içinden güzel kokular gelmektedir.

Rivayete göre, gece gökten inen 30 melek sabaha kadar kazanı karıştırır ve ortaya sümelek çıkar. Bu nedenle yemeğe Farsça'da 30 melek anlamına gelen sümelek adı verilir. Bu rivayetin dilden dile göçtüğü, kuşaktan kuşağa geçtiği Özbekistan'da halen ikiz çocuğu dünyaya gelen her aile mutlaka evinde sümelek hazırlayarak, yakınlarına ve komşularına dağıtır.

Diğer bir rivayete göre ise bir kaleyi düşman kuşatır. Bir süre sonra kaledeki gıda ve yiyecekler biter. Son çareyi ambardaki çuvalların dibinde kalan bir miktar çimlenmiş buğdayda bulan kale halkı, bu çimlenmiş buğdayları kazanlarda kaynatarak istif eder. Sabah uyanan kale halkı kendilerini çok güçlü hissetmeye başlar ve düşmanın kuşatmasını yenerek zafer kazanır.

Özbekistan'da dini bayramlarda uygulanan 'gelin selamı' ve 'Fatiha' adetleri, kuşaktan kuşağa aktarılarak yüzyıllardır devam ediyor. Ülkede bayram öncesi cenazesi olan ailelere taziye, evlendikten sonraki ilk bayramını kutlayan genç ailelere de 'gelin görme' ziyaretleri yapılıyor.

GELİN SELAMI

Özbekistan’da evlendikten sonra ilk bayramlarını kutlayacak genç ailelerde bayram günlerinde "gelin selamı" adeti yaşatılıyor.

Buna göre yeni gelin olan Özbek kızları, başlarının üzerine attıkları beyaz yazmayı iki ucundan tutarak yüzlerini gösterecek şekilde yukarı kaldırıyor ve bayramda kendilerini ziyarete gelenleri eğilerek üç kez selamlıyor.

Misafirler de geline 'Çok yaşa', 'Mutluluğun daim olsun', 'Allah bir yastıkta kocatsın' dileğinde bulunuyor.

Daha sonra gelin, mahallenin büyüklerine kendi diktiği el işlemeli mendil veya yazma, mahalle çocuklarına da hazırladığı şekerleri ikram ediyor.

Misafirler, evin yeni gelininin hazırladığı bayram sofrasına oturarak yemek ve tatlıları tadıyor, ardından da yeni ailenin mutluluğu için dua ediyor.

FATİHA ADETİ

Özbeklerde dini bayramlarda yapılan kabir ziyaretlerinin yanı sıra Fatiha adeti de öne çıkıyor.

Fatiha adetine göre Özbek aileler, yakınlarından birinin vefatından sonraki ilk Ramazan ve Kurban Bayramı günlerinde evlerinde sofra kuruyor.

Bayram günlerinde cenaze evini ziyaret edenler, ev sahibine bir kez daha taziyelerini bildiriyor, ardından da sofraya oturup ölenin ruhuna Fatiha okuyor.

Ev sahibi, gelenlere Özbek pilavı ikram ederken konuklar da sofraya konulan yemek ve tatlılardan tadarak evden ayrılıyor.

Son olarak iki bölüm halinde Özbekistan Cumhuriyeti’ ni sizlere sundum. Türk dünyasına yolculuğumuz bir sonrakı yazımda devam edecektir.Türk dünyasının dünya ya barış ve huzuru getirmesi dileğiyle....

YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum