içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Seçim Sonrası Ekonomi Senaryoları

Yaklaşık 1 ay sonra  seçim için sandığa gideceğiz. 21 yıldır iktidarda olan AKP‘nin gireceği en zor seçim olacağı aşikar. 2018 yılında yaşadığımız diğer adıyla rahip Brunson  kur atağından sonra uygulanan ekonomi politikalarının bir çıkmaz sokağa doğru ilerlediğini hep birlikte görmekteyiz. Seçim sonrasında yaşanacak bir iktidar değişikliğinde Millet İttifakının reel ekonomi politikalarına dönüş yapacağı deklare edildi. Yaşamış olduğumuz enflasyonu ölçen devlet kurumu TÜİK’in (Türkiye Devlet İstatistik Kurumu)her ayın 3’ünde açıkladığı rakamlar gerçeği yansıtmamakta. Akademisyenlerden kurulu ENAG‘ın açıkladığı enflasyon rakamları ile TÜİK rakamları arasında ciddi farklar bulunmakta. Özellikle gıda enflasyonu kontrol edilemiyor.

2021 yılı sonunda kur atağını kontrol altına almak amacıyla çıkarılan KKM (Kur Korumalı Mevduat) 1.7 trilyon TL’ye ulaşmış durumda. Yaklaşık 90 milyar USD büyüklüğündeki KKM‘ye  seçim sonrası devam edilmeyeceği yönünde bir kanaat oluşmuş durumda. Maalesef Dolarizasyon (Ülke parasının yerine ikame edilen para birimi) sürecini KKM ile geçiştirmeye çalışıyoruz. KKM’den çıkışı engellemek ve özendirmek amacıyla daha önce getirilen faiz tavanı ve vade sınırlaması kaldırıldı. Çift getirili KKM mevduat sahipleri için cazip bir yatırım aracı olmuş durumdadır. KKM ‘nin 2022 yılı için bütçeye olan yükünün 300 milyar TL olduğu hesaplandı. Kural olarak ülkenizde yaşanan enflasyon rakamı kadar döviz kurunda artış beklenir. Döviz üzerinde ciddi bir baskı oluştu. Seçim sonrası kurlarda yukarı yönlü bir artış beklentisi oluşmuş durumda. Bankacılık sistemi ile Kapalıçarşı arasında kur marjı %1’den % 3’e çıkmış durumda. Bu durum fiziki olarak döviz talebinin arttığını göstermekte.

Bankaların kredi vermeleri günden güne zorlaştırılıyor. Faaliyette bulunan şirketlerimizin %90’ı KOBİ statüsünde.  KOBİ’ler faaliyetlerini sürdürebilmeleri için yeterli işletme sermayesine sahip değiller. Bu nedenle bankalardan kredi alma yoluna gitmekteler. Hükümet çıkarmış olduğu kararlarla bankaların vermiş olduğu kredi karşılığında çıkardığı  devlet tahvillerini alma zorunluluğunu getirdi. Bankaların elinde %10 faizli 1 trilyon TL tutarında devlet tahvili birikti. Mevduat faizlerinin %30 bandına çıktığı bu günlerde ellerinde bulunan devlet tahvillerinden ciddi zarar yazmaktalar. Seçim sonrası mevcut hükümetin takas yoluyla bu tahvilleri geri alacağı öngörülmektedir. Buda hazineye gelecek artı bir yük olarak bizlerin vergilerinden karşılanacaktır. Diğer taraftan Türkiye  ekonomik faaliyetlerinde hareketlilik devam ediyor. Bankaların bankacılık hizmet gelirlerinde ciddi artışlar yaşanmakta. 2022 yılında rekor üstüne rekor kıran İstanbul Menkul Kıymetler Borsası 2023 yılında 1 ileri 2 geri şeklinde hareket etmektedir. Borsada bulunan varlığın bir kısmının KKM’ye  kayması, hisse senetleri üzerinde oluşan köpüğün alınması, Amerika menşeli başlayan bankacılık krizinin aşağı yönlü hareketlerde etkili olduğunu söyleyebiliriz. Borsada halka arzlara devam edilmekte. Halka arz edilen hisse senetlerinin iyi getiri sağlaması yeni halka arzların önünü açmakta. 2023 yılında halka arzların devam edileceği görülmekte.

İnşaat maliyetlerinde artışlar devam etmekte. Piyasaya yeterince konut arzının yapılmaması, yaşanan deprem konut fiyatlarındaki artışı tetiklemekte. Konut fiyatlarındaki artışlar kira fiyatlarını da yukarı yönlü etkilemekte. Maalesef yaşanan kira artışlarına gelir seviyesindeki artışlar (memur, emekli maaşları) yetişememekte.Kira sorunlarının çözümü için eylül ayından itibaren arabuluculuk kurumu oluşturuldu. Konutlar için getirilen artış oranının %25 ile sınırlandırılması  temmuz ayında  sona erecek.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum