içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Azez’de MİT başkanına saldırı kimin işi?

Azez’de MİT başkanına saldırı kimin işi?

Azez’de MİT başkanına saldırı kimin işi?

Dilim papuç gibi değil ama kalemimin kılıçtan keskin olduğunu söylerler. Bir çoğunuz için suya sabuna dokunmayan yazılarımın bana maliyeti, inanın stres, yorgunluk, harcanan zaman ve açılan onlarca dava.

İşin ucunda para var mı yok? Makam mevkii var mı yok? Yazar olmanın getirdiği şan şöhret var mı, ne gezer? Ayrıca kendini bilmez müptezellerin tenkit görünümlü küfürlerine tahammül etmek mefkûre sahibi muharrir olmanın külfetli bedeli.

Lakin Pir Sultan Abdal’ın dediği gibi; “Kadılar müftüler fetva yazarsa/ İşte kemend, işte boynum asarsa/ İşte hançer, işte kellem keserse/ Dönen dönsün ben dönmezem yolumdan”

Azez de ne oldu? MİT Başkanını hangi örgüt kaçırmak istedi? Yoksa suikast mi?

Suriye savaşı 14'üncü yılına girerken, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı İbrahim Kalın'ın geçtiğimiz Pazar günü “muhaliflerle iftar için” sınırın ötesine gittiği iddia edildi. Kalın'ın da bulunduğu konvoyun önünün, Suriye muhalefetine muhalif bir grup tarafından kesildiği ileri sürüldü.

Bu haberi ilk ben yazacaktım ama daha bu hafta içinde üç ayrı davadan Ankara Emniyetine ifade vermeye davet edildiğimden cesaret edemedimDeneyimli gazeteci Fehim Taştekin daha cesur davrandı ve İsyanın 13’üncü yılı, Kalın’ın yolunu kesenler ve öfkenin üç adresini yazdı. Her ne kadar haberin kaynağını muhaliflere dayandırsa da haberin içeriden yani Türkiye’den servis edildiği söylenebilir.

İddiayı ortaya atan Suriyeli muhalif gazeteci Ayman Abdel Nour, ABD /CIA adına çalışıyor!..

Bununla birlikte söz konusu iddianın, Suriye yönetimine muhalif olduğu belirtilen gazeteci Ayman Abdel Nour tarafından ortaya atılmış. Türkiyeli gazeteciler Hediye Levent ve Fehim Taştekin de Nour'un iddialarına ve kendi kaynaklarına dayanarak olayı kamuoyu ile paylaşmışlar. Ayman Abdel Nour, Suriyeli ama ne Şii ne Süni Müslüman? Suriye Hıristiyanlardan. Hatta Cemaat başkanı.

Ayman Abdel Nour yalnızca Orta Doğu araştırmalarına adanmış Washington merkezli Orta Doğu Enstitüsü’nde çalışıyor. Amacı Amerika Birleşik Devletleri vatandaşlarının Orta Doğu hakkındaki bilgilerini artırmak şeklinde belirtiliyor.   Bu bilgiler ışığında İbrahim Kalın’ın hedef alındığı operasyonun ABD /CIA tertibi olduğu ve haberin yine aynı kanaldan servis edilmesi düşündürücü.

İyi de Amerikalılar barış çubuğu tüttürülmedi mi?

Mart ayının ilk haftası Dışişleri Bakanı DrHakan Fidan ile MİT Başkanı ProfDrİbrahim Kalın, Washington’da bazı resmi temaslarda bulunmuşlardı.

Bu görüşmeler sırasında Amerikalı sığır çobanlarıyla Türkiye arasındaki bazı sorunlar masaya yatırılmış, Suriye gibi bölgesel meselelerin yanı sıra Gazze Şeridi'ndeki durum da ele alınmış,  ayrıca Rusya ile Ukrayna arasında devam eden savaş ve Kafkaslar meselesi hakkında da görüş alışverişinde bulunulmuştu. Washington'a giden Türk yetkililer, umutlu dönmüşlerdi.

Madem Amerikalılarla bazı konularda mutabık kalındı o halde Amerikalılar neden müttefik dostlarının başına çorap örsün?

Yoksa bu olayın arkasında Ankara Washington yakınlaşmasından rahatsız Rusya mı var? Hani Rus istihbaratı da boş beleş değil? Yoksa Türkiye'nin içinden daha kökten ve dipten kurumsal bir tepkinin yansıması mı?

Olay nasıl gelişti, hangi güçler müdahil oldu?

Fehim Taştekin’in yazdıkları Türkiye’nin kontrolü altındaki bir bölge yani Azez’de Türk İstihbarat Başkanına yönelik bir suikast veya kaçırma girişimini gözler önüne seriyor. Olayın örgüsü şöyle: Muhalif kaynaklara göre, 17 Mart Pazar günü MİT Başkanı İbrahim Kalın, rejim değiştirme oyununun aparatları Antep merkezli “Suriye Geçici Hükümeti” ve İstanbul konuşlu “Suriye Ulusal Koalisyonu”nun temsilcileriyle birlikte Azez’de iftar masasındaydı. Katar’ın temsilcileri de sofradaydı. Katarlıların Azaz’e önceden mi yoksa Kalın ile birlikte mi geldikleri bilinmiyor.

…Heyet, Bab’üs Selame Kapısı’ndan Kilis’e dönmek üzere yola çıktığında Azez yakınlarında Sajo diye bilenen kamp alanındaki kavşakta öfkeli kalabalık tarafından yolları kesildi.  Kalabalık, İbrahim Kalın’ın bindiği zırhlı aracı, bağıra çağıra kuşattı. Eskort korumalar, öfkeli kalabalığı MİT Başkanının bindiği araçtan uzaklaştırmak için korkutma amaçlı havaya ateş açmışlar.

Fehim Taştekin, heyete yolu açmak için havaya ateş açanların askerler olduğunu belirtiyor. Kalın'ı taşıyan zırhlı aracı kuşatan öfkeli kalabalık dağılmayınca konvoyun güzergâhı değiştirildiği ve Kalın’ın sağ salim bölgeden çıkarılması için Türkiye’nin desteklediği Suriye Milli Ordusu’na (SMO) bağlı Cephet’uş Şamiyye milislerinin hemen olay yerine intikal ettiklerini ifade ediyor.

Yine bölgeye yakın Hamza Tümeni ve Sultan Süleyman Şah Tümeni dahil SMO’nun diğer unsurları tarafından olağanüstü hal moduna geçirildiği hatta olayın ciddiyetine binaen Türkiye’den de özel timin bölgeye intikal ettiğini yazıyor.

Karışıklar sırasında karşılıklı açılan ateşte Türk korumalardan yaralananlar olduğu, göstericilerden ise hem yaralanan hem de ölenlerin bulunduğu iddia ediliyor. MİT Başkanına yönelik bu akıl almaz olayda ismi geçen aktörlere bakıldığında sıradan bir hadise yok karşımızda.

Hangi güç odağı, İstihbaratın başına ne mesajı vermek istiyor?

Parasını Ankara'nın ödediği bu paramiliter güçlerin, kimin ekmeğini yerse onun kılıcını kuşanacağı ortada iken, bu kampta kalanların velinimet gördükleri bir Türk yetkiliye hatta koskoca MİT Başkanına böylesine davranmalarının arka plânında başka ne sebep olabilir ki?

Belki Türkiye'de kurumlar arası görüş ayrılığından kaynaklı bir komplo tertibinden söz edilebilir. Bu çok uzak bir ihtimal de değil ki? MİT mensubu Hiram Abas’ı infaz edenler uzaydan mı geldi? Cem Ersever’i kim infaz etti?

Başkent Ankara’nın göbeğinde Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis ve beraberindeki silah arkadaşlarına kast edenler kimdi? Ya Uğur Mumcu ve Necip Hablemitoğlu suikastlerine ne demeli? Bu örnekleri verenler demek istiyor ki; dış güçler kadar iç dinamikler de fail olabilir.

Mahir Kaynak yolundan gidenler, istedikleri kadar “bu suikastler kime yarar?” sorusu ile azmettiriciyi bulmaya çalışsalar da boşuna!.. Yapacakları şey tüm bunların üstüne bir bardak soğuk su içmek olacaktır.

İbrahim Kalın’ı rehin almak isteyen göstericiler neyin peşinde?

Fehim Taştekin’in “muhalif kaynaklar”ı, göstericilerin El Şahba Topluluğu diye bilinen gruba ait olduğunu öne sürmüş. Bu grup, adını Kürtçe Herêma Şehba bölgesinden alıyor.

Şahba Mıntıkası olarak geçen İdlib ile Türkiye’nin kontrol ettiği bölge arasındaki Suriye Demokratik Güçlerinin elinde tuttuğu bölge. Bu grubun üç bin civarında silahlı üyesinin bulunduğu ve 2016’da ABD ile Türkiye arasındaki bir uzlaşı neticesinde eğit-donat programına dahil edildiği söyleniyor. Bumerang etkisi işte!

Bir yıl önce Ahrar El-ŞamAhrar El-Tevhid ve Nureddin Zengi Hareketi, yaptıkları bir açıklama ile Halep’in özgürlüğü için “Şehba Birliği” (Tecemmua El-Şehba) adıyla bir örgüt kurduklarını deklare etmişti.

-Tecemmua El-Şehba

Bu grup HTŞ’ye yakın olmak ve Fırat Kalkanı bölgesinde onların Truva Atı gibi davranmakla suçlanıyor. Ancak bu grup, olayla ilgisinin olmadığını, gösteriye katılanların da Türk heyetini hedef almadığını savundu.

Grubun açıklamasına göre; kamplarındaki yerinden edilmiş insanlar, halkın geçici hükümet ve koalisyondan duyduğu rahatsızlığı dile getirmek için konvoyun önünü kesti. Ancak kalabalık, konvoyda Türk yetkilileri görünce şaşırdı. Grup, yanlış anlaşılmaları gidermek için olaylara karışanların bir kısmını Cephet’üş Şamiyye’ye teslim etmiş.

Anlaşılan El Şahba Topluluğu milisler ve patronlarının gazabından sakınmak için Türklerin "sehven" protesto edildiğini söylemek zorunda kalıyor. Ertesi gün, geçici hükümete bağlı savunma bakanlığı, sorumluların teslim alındığını ve sayıları 30 bin civarında verilen SMO milislerinin karargâhlarına dönebileceklerini duyurdu. MİT Başkanı’nı ‘sehven’ protesto edenleri bastırmak için 30 bin milis seferber ediliyor.

Kalın’ın önünü kesenlerin kızgınlığına dair yerel kaynaklar şunu söylüyor: “Hem geçici hükümet ve koalisyona karşı duyulan öfkeyi dışa vuruyorlardı hem de Türkiye’nin Suriyeli milisleri Libya ve Azerbaycan gibi ülkelerde operasyonlarda kullanmasını protesto ediyorlardı.”

Tam bir muamma?

YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum