içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Weimar Üçlüsü Bermuda Şeytan Üçgeninden daha mı tehlikeli?

Weimar Üçlüsü Bermuda Şeytan Üçgeninden daha mı tehlikeli?

Weimar Üçlüsü Bermuda Şeytan Üçgeninden daha mı tehlikeli?   

Weimar Üçlüsü Bermuda Şeytan Üçgeninden daha mı tehlikeli?

Avrupa bir türlü geçmişten ders almıyor. Savaştan hoşlandıkları kesin. Ne de olsa genlerinde var. Romalılar Galyalı/Franklara ve Cermen kabilelerine barbar diye boşuna demiyorlardı. Fransızca barbare "yabancıvahşi" sözcüğü, Latincede aynı anlama gelen barbarus sözcüğünden alıntıdır.

Bu sözcük, Eski Yunanca bárbaros βάρβαρος “anlaşılmaz bir dil konuşan kimse" sözcüğünden diğer dillere geçmiş. Nitekim Crete Üniversitesi Tarih ve Arkeoloji profesörü Konstantinos Vlassopoulos “Yunanlar ve Barbarlar” adlı kitabında “Hiç şüphe yok ki Arkaik dönemde (2.700 yıl önce) kelimenin en temel anlamlarından biri dilbilimseldi: barbarlar Yunanca konuşmayanlardı” diye yazıyor.

İşte bu Yunanca konuşmayan Almanlar, Fransızlarİngilizlerİtalyanlar 

Birinci ve İkinci Dünya Savaşlarında birbirlerinin kanına ekmek doğradılar. Bir önceki yüzyılda yaşanılan bu savaşlara bakıldığında Avrupa Birliği’nin ütopik kalmaya mahkum bir proje olduğu görülebilir.

Bizde buna ham hayal derler. Asıl adı Bekar Memi olan Divan Şairlerinden Hayali der ki; “Ne mihrinden safâ kesb et ne mâhından saâdet um /Sakın aldanma bu dehre iki yüzlü münafıktır. -Ne gündüzünden mutluluk al ne gecesinden saâdet um! Bu dünyaya aldanma çünkü o iki yüzlü bir münâfıktır.-”

Avrupalı Barbarlar, yaşadıkları coğrafyayı ateşe verecekleri yeni birliktelikler oluşturuyor. Tıpkı günümüzde AlmanyaFransa ve Polonya’dan oluşan Weimar Üçlüsü gibi.

Weimar yakın tarihte Almanya’da, Philipp Scheidemann'ın 9 Kasım 1918 tarihinde cumhuriyetin kurulduğunu ilan etmesi ile başlayıp, 30 Ocak 1933 tarihinde Adolf Hitler'in şansölye olmasına kadar süregelmiş dönemdi.

Alman Ulusal Meclisi’nin Thüringen eyaleti Weimar kasabasında toplanmasından dolayı bu ad verilmiştir. Siyasi çalkantı ve şiddet, ekonomik kriz, yeni sosyal özgürlükler ve coşkulu sanatsal hareketler, karmaşık Weimar döneminin karakteriydi. Bu dönemde yaşanan zorlukların çoğu, Adolf Hitler'in iktidara gelmesine zemin hazırladı. Sonrası malûm.

Güncel Weimar Üçlüsü’nün vitrindeki misyonu Birleşik AvrupaRusya karşıtlığını öne çıkararak özellikle İngiltere ve ABD’nin tepkisini çekmemeye özen gösteriyorlar. Hatta aleni şekilde Ukrayna'da Rusya’ya karşı savaşmak üzere ordu göndermekten söz ediyorlar. Muhtemelen zaten var olan ve takviye edecekleri askeri birlikler Rusya’yı hedef alacak nihai askeri harekât için öncü birlikleri rolü üstlenmeye hazırlanıyor.

Ama Rusya coğrafyası Birleşik Avrupa'ya üçüncü kez mezar olabilir. Artık Avrupa tabutuna son çiviyi Vladimir Vladimiroviç Putin mi çakar, Dmitri Anatolyeviç Medvedev mi çakar, yoksa Rusya Dış İstihbarat Servisi Başkanı 

Sergey Yevgenyeviç Narışkin mi çakar ilerleyen yılarda göreceğiz?

Rusya, Fransız Ordusuna mezar oldu!...

İkinci Polonya Savaşı veya Rusya’da 1812 Vatanseverlik Savaşı olarak da bilinen Napolyon’un Çarlık Rusya İmparatorluğuna 

karşı 1814-1815’te 615.000 askerle gerçekleştirdiği büyük yürüyüşü hatırlayın. Fransa Büyük Ordusu/Grande Armée’nin gerçekleştirdiği bu sefer Napolyon açısından feci bir yenilgiyle sonuçlanmış ve yaklaşık 1.000.000 kişi ölmüş, Fransa tarihinin en ölümcül askeri operasyonlarından biri kabul edilmiştir.

Tatar kökenli Prens Mihail İllarionoviç KutuzovRusya Ordusu’nun başkumandanıydı. 

Rusya ve  Fransa savaşında Napolyon komutasındaki Fransızları geri püskürtmüştü. Napolyon, milletler koalisyonu olan ordusuyla 

Rusya’yı kendi topraklarında ilk zamanlarda ezdi geçti ama ikinci safhada Kutuzov’un kıskaç stratejisi devreye girdi. İskitlerden beri var olan taktik gereği su kuyularını zehirleyen, tahıl ambarlarını yakıp gerileyen Kutuzov General Kış’ın da yardımı ile Napolyon’un ordusunu yenilgiye uğratmıştı.

Nazi lider Hitler’in Rusya hezimeti!..

Nazi lider Hitler ve kurmayları Alman Silahlı Kuvvetleri'nin 22 Haziran 1941 günü başlayan Sovyetler Birliği'nin işgal operasyonuna Barbarossa Harekâtı adını vermişlerdi. Alman ordusundaki 4,5 milyon civarındaki asker, 2.900 km.lik bir cephe hattı üzerinden Sovyetler Birliği'ni istilaya girişti. Bu birliklerin yanı sıra harekâta 600 bin motorlu araç ve 625 bin at katılmıştır. Kızıl OrduNazi Ordusunun karşısında Moskova önlerine ve Leningrad'a kadar geriledi.

Alman ilerleyişi 5 Aralık 1941 tarihinde ilk kez Moskova önlerinde durduruldu. Barbarossa Harekâtı, katılan insan gücü ve sonuçları itibarıyla askeri tarihteki en büyük çaplı askerî harekât olmuştur. Son Alman genel taarruzunun yol açtığı Kursk Muharebesi de Sovyet ordusunun zaferiyle sonuçlandı.

Üç yıl boyunca yoğun çatışmaların ardından Alman kuvvetleri, fazlasıyla yıpranmıştı ve 1944 yılının yaz aylarında Kızıl Ordu'nun giriştiği genel taarruzla kesin sonuçlu yenilgilere uğradı. Bu yenilgiler, bir dizi Kızıl Ordu zaferiyle Alman kuvvetlerinin Berlin'e gerilemelerine yol açtı. Berlin ise 8 Mayıs 1945 tarihinde düştü.

Bu iki tarihi örnek geçmişte Fransız ve Alman ordusunun Rusya karşısında yaşadıkları yenilgileri betimliyor.

Bermuda Şeytan üçgeni mi Weimar üçlüsü mü?

Bermuda ÜçgeniAtlas Okyanusu’nda Miami (Florida) ile Porto Riko’daki San Juan ve Bermuda adaları arasındaki bölgeye verilen isim. Bu bölge, iz bırakmadan kaybolan çok sayıda geminin ve uçağın gizemli hikâyeleriyle biliniyor. Bu nedenle Bermuda Şeytan Üçgeni olarak da isimlendiriliyor.

Bu efsanelerin ortaya çıkış nedeni, bölgede batan ya da düşen ancak herhangi bir kalıntısına ulaşılamayan gemilerin ve uçakların dâhil olduğu yaklaşık 20 kaza. Weimar Üçlüsü’nün muharrik güç olarak insanlığa vereceği zarar yanında Bermuda Şeytan Üçgeninin yuttukları solda sıfır kalır.

Weimar Üçlüsü nasıl ortaya çıktı?

İster Weimar Üçlüsü denilsin ister üçgeni denilsin Almanya,  Fransa  ve Polonya’dan oluşan bu yeni birlikteliğin mimarı Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron falan değil. AlmanyaFransa ve Polonya arasında üçlü format olan Weimar Üçgeni1991 Ağustos ayında kurulmuştu.

Başlarda amacı, üç ülke arasındaki işbirliğini geliştirmek olan bu format, Polonya’nın Avrupa Birliği ve NATO ile yakınlaşma aracı olarak gösteriliyordu. Birleşik Krallık'ın Avrupa Birliği üyeliğinden ayılmasından sonra Macron, üçlü lider ülke yapısında oluşan boşluğu Polonya'nın dolduracağını belirtmişti.

Daha iki yıl önce AlmanyaFransa ve PolonyaUkrayna krizine karşı ortak hareket etme kararını Berlin'de bir araya gelerek alan ScholzMacron ve Duda "Ortak amacımız Avrupa'da bir savaşı engellemek" demişti. Şimdi ise aleni şekilde savaş çığırtkanlığı yapıyorlar.

Rusların parası ile Ukrayna ordusunu donatmak!..

Weimar Üçgeni" formatı kapsamında geçtiğimiz hafta Berlin'de bir araya gelen Almanya Başbakanı Olaf ScholzFransa Cumhurbaşkanı 

Emmanuel Macron ve Polonya Başbakanı Donald Tusk, Ukrayna'ya daha fazla silah tedarik etmek istediklerini deklare ettiler. Bu hiç şüphesiz yangına daha fazla kütük atmaktan başka bir şey değil.

Onlara göre bu karar, Ukrayna'nın Rusya'ya karşı kendisini etkili şekilde savunabilmesi için verilmiş. Bu üçlü çete bunu yaparken derenin tası ile derenin kuşunu vurmaya hazırlanıyor. Çünkü açıklamalara bakılırsa Ramstein Formatı kapsamında uzun menzilli füzeler için yeni koalisyon kuracaklarmış ve Avrupa Birliği kapsamında Ukrayna'ya desteği artıracaklarmış.

Bunu yaparken de Avrupa'da dondurulmuş Rus varlıklarından elde edilen fonları kullanacaklarmış.

Nasıl ama?

Lakin kendi halklarından gizledikleri bir şey daha var!..

O da Ukrayna’ya silah sevkiyatlarının finansmanı için Avrupa Birliği fonunun kullanılması. Bu Alman - Fransa halkının daha fazla çalışması, daha fazla üretmesi ama kemerleri sıkması demek.

Birleşik büyük Avrupa ordusu!..

AB, kan dökülmesini yıllarca engelleyemediği Yugoslavya iç savaşının ardından 50 bin askerlik bir savunma gücü oluşturmaya kalkıştı lakin başarı sağlayamadılar sonuçta proje hayata geçirilemedi. Daha sonra, 1998 yılında, dönemin Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac’la, İngiltere Başbakanı Tony Blair, bir denemede bulundular. Bu ikili, AB'nin savunma özerkliği kapasitesi olması gerektiği yönünde ortak açıklama yaptı.

1999 yılında, AB'nin acil durumlarda, 60 gün içinde 50 bin asker kapasiteli güç oluşturması üzerinde uzlaşma sağlandı. Ne olduysa oldu, uzlaşma vücud bulmadı, bir türlü kuvveden fiile geçmedi.

Pragmatik ve oportünist İngilizler, Avrupa Birliği’nden bir numara çıkmayacağına kanaat getirince AB'den ayrıldılar. Çünkü İngiliz aklı ile Fransız romantizmi ve Alman realizmi bir türlü uyuşmadı.

AB içinde 2007 yılında, bin 500 kişiden oluşan bir "Battlegroups/Taktik Birliği" kuruldu, ancak bu birlik de hiçbir zaman aktif hizmet vermedi. Eğer verebilseydi Ukrayna’nın yardımına koşarlardı.

Brexit’leİngiltere'nin AB'den ayrılmasının ardından, AB içerisinde uluslararası operasyon gerçekleştirebilecek kapasiteye sahip çok az ülke kalınca, AB üyeleri arasında savunma alanında tartışmalar yoğunlaştı. Afganistan örneğiyse, AB'nin kendi savunma gücü olması yönündeki görüşleri alevlendirdi.

Rusya'nın Ukrayna ve Belarus üzerinden güç gösterisinde bulunduğu, Çin'in nükleer başlıklı füze test ettiği ve Amerika Birleşik Devletleri'nin ilgisini Asya-Pasifik bölgesine çevirdiği bir dönemde Avrupa Birliği (AB) kendi güvenlik ve savunma gücünü oluşturmak için arayışlarını sürdürüyor.

AB'nin savunma kabiliyetlerini arttırmasının tam zamanı olduğu belirtilerek bu yeni bölgesel ordu kurma projesi, defense/savunma amaçlı değil daha çok emperyalist bir refleks. NATO'yu çekip çeviren ve NATO üzerinden Avrupa’yı kontrol eden

Pentagon şimdilik izlemekle yetindiği bu askeri yapının ortaya çıkmasını bekliyor.

Almanya, ülkesindeki ABD askeri varlığının etkisi ile Avrupa Birliği Ordusu projesinin karşısında duruyor gibi görünse de kömür çelik partneri Fransa’yı el altından kışkırtıyor, deyim yerindeyse tahrik ediyor.

Kasım 2018'de NATO Genel Sekreteri Stoltenberg, AB ülkelerini İttifak'a paralel bir savunma oluşumuna karşı uyarmış, Avrupa'nın güvenliğinde AB dışı ülkelerin kilit rolde olduğunu belirterek Türkiye'yi örnek vermişti.

1 Kasım 2014'te komisyon başkanlığına seçilen ve 1 Aralık 2019'da görevini Ursula von der Leyen'e devreden Avrupa Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker’in önerisiyle canlanan ‘Avrupa Ordusu’nun kurulması bir ara gündemdeydi.

Juncker’in önerisiyle Avrupa başkentlerinde “bağımsız davranma ve ABD’nin dayatma politikalarından kurtulma isteği” ortaya çıktı. Washington’ın büyük bir pay sahibi olduğu Ukrayna krizi, aynı zamanda Avrupa güvenliğinin zayıf noktalarının da gün ışığına çıkardı.

Söz konusu zayıf noktalardan birinin de, “ABD’nin AB politikaları üzerinde çok etkin bir rol oynaması” olduğu anlaşıldı ve bunun Avrupa istikrarına yönelik bir tehdit oluşturduğu görüldü.

Bu reelpolitik durum NATO üyesi Avrupa Birliği ülkelerinde, algı olarak yaratılmaya çalışılan “saldırgan Rusya politikaları(!)” iddiasını geri plana itti.

Avrupa Komisyonu Başkanı’nın önerisiyle birlikte Brüksel ve Avrupa başkentleri belki de nihayet, “bağımsız davranma ve ABD’nin dayatma politikasından kurtulma isteği”ni açık açık dile getirmiş oldu.

AB’nin 23 üyesi; savunma alanında daha sıkı işbirliği ve koordinasyon için kısaca Permanent Structured Cooperation - PESCODaimi Yapısal İş Birliği Savunma Anlaşması olarak adlandırılan ve Almanya’nın ‘NATO’ya alternatif’ dediği anlaşmaya imza attı.

Anlaşma kapsamında bir Avrupa Birliği Ordusu oluşturulması öngörülmüyorsa da bir sonraki adımın Birleşik Avrupa Ordusu’na geçiş olduğu tahmin edilebilir.

Ancak anlaşmaya imza atan her ülkeden, Avrupa Birliği’nin ortak savunmasına nasıl katkı yapabileceği konusunda ulusal planlarını hazırlamaları istenilmişti. Bunun karşılığında Avrupa Birliği de 2020’den itibaren oluşturacağı 5 milyar euroluk bütçeyle PESCO’ya destek vermeyi taahhüt etmişti.

AB için ortak savunma politikası özellikle Almanya ve Fransa’nın desteklediği bir konu. Almanya ve Fransa arasında ikili istişarelerde geliştirilen Pesco fikri, daha sonra Avrupa Komisyonu’na iletilmiş ve diğer üye ülkelerin de görüşleri alınmıştı.

NATO’nun da münafıkları var!

28 üyeli AB’nin 23 üye ülkesi savunma politikalarının uyumlu hale getirilmesi için uzlaşıya varmış durumda. AB’nin 23 üyesi; savunma alanında daha sıkı işbirliği ve koordinasyon için kısaca Permanent Structured Cooperation –PESCO/ Daimi Yapısal İş Birliği Savunma Anlaşması olarak adlandırılan ve Almanya’nın ‘NATO’ya alternatif’ dediği anlaşmaya imza attı.

Ancak Berlin, Paris ve BrükselAB askeri işbirliğini NATO ile çelişmekten çok, onu tamamlayıcı olarak göstermeye çalışıyor. Onlar da NATO münafığı. 2019’da AB’den ayrılan Britanya’nın yanı sıra yalnızca dört küçük ülke (Danimarka, İrlanda, Malta ve Portekiz) anlaşmayı imzalamadı.

AB Dış İlişkiler Yüksek Komiseri Josep Borrell’in 2021 Mayıs ayında sunduğu "5 bin kişilik mobil askeri güç" projesini değerlendiren savunma bakanları, AB'nin dünya sahnesindeki geleceği için "Stratejik Pusula" başlığı altında "Acil durumlarda müdahale edebilecek askeri bir birim" oluşturulmasını görüştüler.

Bununla birlikte AB, özellikle NATO şemsiyesine ve Moskova'ya karşı Amerikan korumasına bağlı olan Doğu Avrupa ülkelerinin, güçlü isteksizliği nedeniyle, savunmada oynaması gereken rol konusunda yıllardır bölünmüş durumda. İşin garip tarafı Ruslar dört gözle bir an evvel bu ordunun kurulmasını bekliyor. Eğer istemeseler Rus lider PutinAB ordusunun NATO’ya alternatif olabileceğini söyler miydi?

Fransa Cumhurbaşkanı, Suriye ve Doğu Akdeniz krizi sırasında NATO'nun beyin ölümünde olduğunu söylemiş, Avrupa'nın kendi ordusunu kurmasının zamanının geldiğini davul zurna ile ilan etmişti.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un, Avrupa’yı baştan sona yenileyeceğini savunduğu “Büyük Avrupa Projesi”; “daha demokratik daha etkin, daha az bürokratik” bir Avrupa.

Ama öyle sıradan veya üfürükten değil, Avrupa Finans Bakanlığı ve Euro bölgesi bütçesi, iki vitesli Avrupa, çekirdek Avrupa ve ikinci dalga ülkeleri, Avrupa Ordusu, sınır güveliği, Avrupa Tarım ve İklim politikası, Avrupa Göçmen Ofisi, Avrupa Terör Mahkemesi, Avrupa Teknoloji ve Dijital Yenilik Ajansı ve Avrupa Üniversitesi, Avrupa asgari ücreti gibi pek çok reformu içeren “Büyük Avrupa”.

Kim kimin mayın eşeği?

Bana kalırsa AB; dil, ulus ve çıkarlara bölündüğünden Avrupa yurtseverliği diye bir şey yok.

Nasıl olsun?

Hangi Avrupa’dan söz edeceksiniz? Katolik Avrupa mı? Protestan Avrupa mı? Ortodoks Avrupa mı?

Dolayısıyla Avrupa ordusunun geleceği yok. İkbal ve istikbal görünmüyor. Olası Avrupa ordusunun savaşacak yetenekte olacağını da zaten kimse garanti edemez

Fransa'nın NATO’dan bağımsız Birleşik Avrupa Ordusu istediği için daha çok başı ağrır. Türkiye’ye saldırdıkça burnu kaostan kurtulmaz. BM Kurucularından, veto yetkisi bulunan Fransa, çok ağır bir ifade olacak ama Almanya’nın mayın eşeği.

AB savunma birliğinin geleceği!..

Weimar Üçlüsü’nün şimdilik geçici olarak Rusya karşıtlığına sakın kanılmasın.

Donald Trump’ın başkan olduğu dönemde ismini vermediği bir Avrupa ülkesine, “Rusya’yı ittifaka yeterli maddi katkı yapmayan NATO üyelerine her ne isterse yapmaya teşvik edeceğini söylediği’’ yönündeki ifadeleri Avrupa’da endişeye yol açmıştı.

Sahi Avrupa Birliği OrdusuFransa’nın yeni emperyal silahlı gücü mü olacak?

YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum