içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Kim Bu paşa

Bir önceki Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Gazeteci Fehmi Koru ve 28 Şubat sürecinde Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı halen Recep Tayyip Erdoğan'ın Beştepe Külliyesinde danışmanlığını yapan Şükrü Karatepe’nin yakın arkadaşı.  Kayseri doğumlu ama Babası İbrahim Akar, Balıkesir Manyaslı…

 

İbrahim Akar, Balıkesir il merkezine 97 km, Manyas ilçe merkezine 7 km uzaklıktaki Kubaş (köyü) Mahallesi'nden.  Ancak bu köye Manyas'ın Çataltepe Mahallesi'nden gelmişler.  Çataltepe ile ilgili tarama sırasında iki önemli habere rastladım. Birincisi yıllar önce kocasının öldürülmesini itiraf eden kadının haberi. İkincisi Genelkurmay Başkanlığına atanan Hulusi Akar’ın dedesinin bu köyden, komşu köye göç ettiği bilgisi. Başka birşey de yok. Hulusi Akar'ın dedesi Ali Akar ve  büyükannesi Emine Akar çiftinin İki kız, dört erkek  çocuğu dünyaya gelmiş. Ali Akar ve Emine Akar'ın mezarı Kubaş köyünde.  Sevan Nişanyan, Kubaş Köyünün 20. yy başında Rum Ortodoks yerleşimi olduğunu, Rumların 1914  nisanında Balya'ya sürgün edildiğini ve mevcut köy halkının Manav olduğunu, Savunma Bakanı Hulusi Akar'ın baba tarafından aslen bu köyden olduğu bilgisini veriyor. 

1940'lı yıllarda vatani görevini yapmak için Kayseri'ye gitmiş ve orada evlenmiştir. Merkez Melikgazi ilçesi Eğribucak Mahallesine yerleşir.  Ali oğlu İbrahim Akar, İkinci Dünya savaşının sürdüğü yıllarda Kayseri’de askerliğini yapmış ve Kayseri’de yerleşerek Nimet Maraşlıoğlu ile evlenir. İbrahim Akar ve Nimet Akar, Kayseri asri mezarlıkta medfun. * Kubaş Köyünün anlamı ve efsanesi… Kuba: Gurur, kibir. Yapışkan, killi toprak. İncir ağacı tomurcuğu. Kuş ve kümes hayvanlarının tüyden tepeliği. Kubaşık: Ortaklaşarak, yardımlaşarak iş yapma, imece demek.

** Bazı kişilere göre Kubaş ismi aslında Kuğu Baş (kuğubaşı) olarak başlamış, bu isim kullanıla kullanıla Kubaş olmuştur. Kuğubaş denilmesinin nedeni de kar yağdığında bembeyaz bir dağın üzerinde kuğubaşı gibi görünmesinden dolayıdır.  Bir başka rivayet ise bu yerleşimin kış aylarında göç eden kuğulara mekan olmasıdır. Bu yerleşim, adını halk arasında kullanılan Kubaşmak (ortaklaşmak) fiilinden gelen ortaklar anlamına Kubaş tabirinden almıştır.  Köy halkının Kubaş boyu mensupları olması nedeniyle bu adı taşıdığı da söylenilnektedir. Çünkü hakikaten bu adla yaşamış bir Türk boyu, bir Türkmen veya Yörük obası mevcuttur. Bu nedenle bu yerleşimin Kubaş ismini kendisini kuran bu boy mensupları dolayısıyla aldığını rahatlıkla ve kesinlikle söyleyebiliriz. Bu Oğuz Boyu dediğimiz kitle aslında Bozkoyunlulara tabi bir oymaktır.

 

*** Hulusi Akar’ın dayısının oğlu Ülkücü Şehit…

Nimet Akar’ın kardeşi Rıza Maraşlıoğlu, 12 Eylül öncesi  öldürülen, Kayserinin ilk ülkücü şehidi Mustafa Maraşlıoğlu’nun babası. Mustafa Maraşlıoğlu, 12 Eylül 1980 öncesi 26 Nisan 1977'de  Sümer Lisesi 2. Sınıf öğrencisi iken, İstasyon Caddesi’nde sağ-sol çatışması sırasında sol örgüt mensupları tarafından öldürülen ülkücü bir genç! Rıza Maraşoğlu’nun oğlu ve ülkücü Şehit Mustafa Maraşoğlu’nun abisi İlhan Maraşlıoğlu, 2015'te ülkücü şehitlerin aileleriyle MHP Genel Başkanı Dr. Devlet Bahçeli'yi ziyaret etmişti.

**** Atatürk düşmanı devrimci İslamcı şairi ziyaret etmişti… “Ne mutlu müslümanım” sloganı ve Mustafa Kemal için “Ben Firavun karşıtıyım” sözleriyle bilinen Nuri Pakdil'i, Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan, 29 Ocak 2017’de evinde ziyaret etmişti. Atatürk düşmanı Yunan hayranı, sözde İngiliz demokrasisini yere göğe sığdıramayan Kadir Mısıroğlu'nu  ziyaret eden Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş gibi, bu ikilinin onura ettikleri bu adam yani Nuri Pakdil; utanmadan sıkılmadan ‘Cumhuriyet okulları’nda okuyanlarının çoğunun din düşmanı ve emperyalist işbirlikçisi olduğunu  söyleyebilmişti.

***** Ailesi... 1952 doğumlu olan Hulusi Akar'ın eşinin ismi Şule Akar. Şule Akar, diyetisyen. Çiftin iki çocukları var. Hulusi Akar'ın oğlu Selim Akar, uluslararası ilişkiler-ekonomi temeline dayalı Amerika-İngiltere ekseninde eğitimini devam ettiriyor. Belki de bitirmiştir. Bir ara yurtdışında bir bankada çalışmış.  Akar çiftinin kızı da Hacettepe Tıp Fakültesi mezunu, Kadın-doğum doktoru. ****** Medyada günlerce konuşulan Şule Akar'ın başörtülü dua fotoğrafı Beştepe'deki 30 Ağustos resepsiyonundan yansımıştı.  2017 yılındaki Zafer Bayramı etkinlikleri kapsamında Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda düzenlenen törene katılan Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ın eşi Şule Akar, Kuran-ı Kerim tilaveti ve ardından edilen dua boyunca başını şalla örtmüştü.

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’ın terfi sürecinin, Kenan Evren Paşa’nın Genelkurmay Başkanı olmasıyla benzeştiğini biliyor muydunuz? Önce Kenan Paşa’nın hikâyesini anlatayım. Dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Namık Kemal Ersun, darbe hazırlığı içerisinde olduğu gerekçesiyle Milliyetçi Cephe hükümeti Başbakanı Süleyman Demirel’in isteğiyle emekliye sevk edildi. Ersun’un yerine geçecek yeni isim için Demirel, Ali Fethi Esener’i, Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk ise Adnan Ersöz’ü destekledi. İnatlaşma, sürünce her iki paşa da emekli oldu.  En kıdemli ‘orgeneral’ olan Kenan Evren’e emeklilik beklentisine girdiği günlerde Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nın yolu açıldı. Semih Sancar’ın emekliye ayrılmasıyla birlikte de Genelkurmay Başkanı oldu. 12 Eylül 1980 askeri darbesini yaptı. Hulusi Akar’ın da benzer hikâyesi var…

Subay Sicil Yönetmeliği’nde yapılan değişiklikle, orgenerallerin kıta hizmeti yapma zorunluluğu kalkması Akar'ın önünü açtı. Önceki düzenlemeye göre; general ve amiral rütbelerinin her birinde (tuğgeneral, tümgeneral, korgeneral ve orgeneral) en az 10 ay süreyle kıta hizmeti yapılması gerekiyordu. Düzenlemeyle, 2011’deki Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanlarının toplu istifası üzerine ordu komutanlığı yapmaksızın Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na gelen Hulusi Akar’ın, Genelkurmay Başkanlığı’nın önündeki “mevzuat engeli” de kaldırıldı. 2011 yılında Genelkurmay Başkanı ile kuvvet komutanlarının toplu olarak istifa etmesi üzerine, Orgeneral Hulusi Akar’ın Kara Kuvvetleri Komutanlığı iki yıl erkene çekilmişti.Genelkurmay İkinci Başkanlığı görevinden ordu komutanlığı yapmaksızın Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na gelen Akar’ın ataması, diğer orgenerallerden daha kıdemli olması nedeniyle gerçekleşmişti.  Sonrası malûm. Hızını almayan muarız münekkitler Hulusi Akar’ın, Kara Kuvvetleri Komutanı olarak Washington’a gittiğinde Pentangon’un “Liyakat Lejyonu” madalyasını almasını dillerine doladılar. Pentagon’un bu madalyanın Akar’a verilme gerekçesini NATO’ya sağladığı “sıra dışı katkılar” olarak açıkladığını yazdılar.  Ama tek eleştirdikleri ayrıntı bu değildi. Akar’a madalyasını ABD Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Raymond Odierno takmıştı. Madalyayı takan bu isim, Türkiye ve TSK açısından dikkat çekiciydi.  Çünkü Türkiye kamuoyunda ve Silahlı Kuvvetler’de tepkilere neden olan 4 Temmuz 2003 tarihinde Süleymaniye’de Türk askerinin başına çuval geçiren Albay Bill Mayville’in komutanıydı. Hatta Yılmaz Özdil dahi bu konuda kalem oynatmıştı. Yılmaz Özdil şimdilerde yıkılan yazlığının kiremitlerini saymakla meşgul.  Akar; İtalya’daki Müttefik Kuvvetler Güney Bölge Komutanlığı Karargâhında İstihbarat Subaylığı görevlerinde bulundu.  Ey İslamcılar dilinizden düşürmediğiniz 28 Şubat  çorbasında Hulusi Akar’ın tuzu var. Hulusi Akar’ın; 1994-1997 yılları arasında Genelkurmay Başkanlığı Özel Kalem müdürlüğü görevini, Genelkurmay Başkanlığı görevinde bulunan Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı’nın emri altında yapması dikkat çekici. Bu tarihler, 28 Şubat post modern darbe sürecinin yaşandığı dönem olması itibarıyla önemli. 

Akar’ın Genelkurmay Başkanı’nın özel kalem müdürlüğü yıllar, asker - siyasetçi ilişkilerinin en hararetli dönemlerindendi ve 28 Şubat post modern darbesi ile sonuçlanmıştı. Akar, Karargâhta komutanlarının mesaisine, dışarıda ise Genelkurmay Başkanı’nın sivil bürokratlar ve politikacılar ile yaşadıklarına tanıklık etti. Kendi ilişkiler ağını oluşturdu.  Yıldıray Oğur, “Dört saatlik istihbarat zaafının 40 yıllık hikâyesi” başlıklı yazısında, darbecilerin atama listesindeki isimleri yazmıştı.  Hulusi Akar’ın Özel Kalem Müdürü Tuğgeneral Ramazan Güzel, Necdet Özel’in Özel Kalem Müdürü Tuğgeneral O.K., Işık Koşaner’in Özel Kalem Müdürü Tuğgeneral Semih Terzi, İlker Başbuğ’un Kara Kuvvetleri Komutanlığı zamanındaki Özel Kalem Müdürü Ş.T., Yaşar Büyükanıt’ın Özel Kalem Müdürü Tümgeneral Oğuz Serhat Habiboğlu, Hilmi Özkök’ün Özel Kalem Müdürü Tümgeneral T.S., Hüseyin Kıvrıkoğlu’nun Özel Kalem Müdürü Korgeneral Erdal Öztürk’ü “FETÖ’nün generalleri” olarak açıklamıştı.  Hatta  yazıyı kaleme aldığı tarihte Genelkurmay Başkanı olan Hulusi Akar'ı ayıp olmasın diye "Eğer Özel Kalem Müdürü’nün ismini bilseydik belki 28 Şubat’ın Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı’ya kadar da uzatmak mümkün olacaktı bu kronolojiyi" gibi imalı bir değerlendirme yapmıştı  Can alıcı soruyu sona  saklayalım; Türkiye’de İslamcıların en nefret ettiği isimlerin başında gelen 28 Şubat’ın Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı’nın özel kalem müdürünün bir soru işareti olarak bırakılması mümkün mü? ******* Genelkurmay karargahına gelen FETÖ’cüleri karşılayan isim Hulusi Akar mıydı? Aralarında o dönem Fetullah Gülen'in sağ kolu Nurettin Veren’in de olduğu, dönemin Cemaat yöneticileri ve FETÖ okullarında okuyan öğrenciler 1995 yılında Genelkurmay Karargahı’na bir ziyaret gerçekleştirmişti. 

FETÖ’cüleri Karargah’ta ağırlayan dönemin Genelkurmay Başkanı ise İsmail Hakkı Karadayı idi. 15 Temmuz darbe girişiminin ardından o geceye dair yaşadıkları en fazla merak edilen isimlerden olan Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar, o dönem İsmail Hakkı Karadayı'nın özel kalem müdürüydü. Görüşmeyle ilgili OdaTv'ye bilgi aktaran Nurettin Veren, Karadayı'yla görüşmeye gittiklerini ve kendilerinin özel kalem müdürü tarafından karşılandıklarını söylemişti.

******** "Seri Paşa" mı?

1997-1998 yıllarında Bosna-Hersek Türk Görev Kuvvet Komutanlığı görevini de unutmayın. Hulusi Akar’ın hayatı ve mesleğiyle ilgili detaylar ise oldukça renkli. TSK içinde lakabı ‘Seri Paşa’. TSK içinde detaylara takılmadan verdiği hızlı kararlarla ve ‘Sivil gibi düşünüp, asker gibi hareket etme’ prensibiyle de tanınıyor. Analitik bakışı yüksek birisi. Belki de askeri bürokraside en tepe noktaya gelmesinin sırrı bu prensipte gizli.  Genelkurmay Başkanı olmadan önce, eski model bir BMW’si olan Akar’ın, resmi görevleri dışında resmi araç kullanmadığını diyetisyen eşinin de belediye otobüsü kullandığını yakın çevresi söylüyor. Dediğim gibi, yakın çevresi söylüyor yani kendine yakın olanlar. Ergenekon Davası’nın rafa kaldırılması ve sanıkların beraat ettirilmesi sürecinin Hulusi Akar ile irtibatlandırıldığı iddiaları gündeme taşındığında gerekçe ileri sürenler, Balyoz ve Ergenekon gibi davalarda sessiz kalmayı tercih eden Hulusi Akar’ın, yargılanan askerlerin ailelerinin ihtiyaçlarıyla da yakından ilgilenmesiyle dikkatleri üzerine çektiğini belirtiyor.  Bir diğer ayrıntı da 2009-2011 arasında yani Balyoz davasının en önemli döneminde 3’üncü Kolordu Komutanlığında Hasdal Cezaevi’nin ona bağlı olması.  Hatta bazı çevreler, Balyoz Davası sanıklarının suçlanmasında kendisini itham etmiş ve  eleştiride hızını alamayanlar, kendisini ve çalışma ekibini; “Türkiye’nin çıkarının ABD ve NATO ile sıkı bağları sürdürmekte olduğunu kabul eden Atlantikçiler” nitelendirmesinde bulunmuştu. 

Demek ki Avrasyacı değil! ********* Londra fotoğraflarından Pentagon fotoğraflarına… Eski cumhurbaşkanı Abdullah Gül, mevcut MSB Hulusi Akar ve hem Gül’ün hem deTayyip Erdoğan’ın danışmanlığını üstlenen Şükrü Karatepe’nin gençlik yıllarında Londra’da çekilmiş resimleri bir ara Türkiye'nin gündemine oturmuştu. Fehmi Koru’nun ilk paylaştığı fotoğrafta, Koru, Gül ve Karatepe Hyde Park’da görülüyordu.Bu fotoğrafı çekenin Akar olduğu iddia edilmişti. Pentagon hesabına Akar ve Güler'in  fotoğrafını koymak kime mesaj?  ABD Genelkurmay Başkanlığı, resmi Twitter hesabında kapak fotoğrafı olarak ABD Genelkurmay Başkanı Orgeneral Joseph Dunford, Savunma Bakan Yardımcısı Patrick Shanahan ile Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ve Genelkurmay Başkanı Yaşar Güler'in 22 Şubat 2019’da gerçekleştirilen ziyarette çekilen toplu fotoğrafını kullanması dikkat çekmişti.  Bu fotoğraf sosyal medyada çok tartışıldı, çok yorumlandı.  ABD'nin bu fotoğraf ile hem Türkiye'deki mevcut siyasi iktidara ve Rusya'ya subliminal mesaj verdiği söylendi.  Bu ziyarette her iki ülkenin asker ve sivil yetkilileri, Suriye, terörle mücadele, Patriotlar ve iki ülke arasındaki işbirliğini  görüştüler.  Daha da ilginci ABD Genel Kurmay Başkanlığı'nın Twitter hesabındaki kapak fotoğrafının değişmesinden hemen sonra, Pentagon'dan da tehditvari bir S-400 açıklaması gelmesi. ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) Sözcüsü ABD’nin, Rusya'dan S-400 füze savunma sistemlerini satın almanın Washington ile Ankara arasındaki işbirliği için önemli sonuçları olacağı konusunda Türkiye’yi uyardı. Düğün değil bayram değil, MSB Akar ve Genelkurmay Başkanı Güler neden top atışlarıyla karşılandı?  Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, beraberinde Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler ile geldiği ABD Savunma Bakanlığında (Pentagon) daha önce görülmedik şekilde askeri törenle ve top atışlarıyla karşılandı. Bakan Akar da bu ilgiye karşılık "Türkiye olarak stratejik ortağımız ABD ile güçlü ve yakın ilişkilerimizi devam ettirmek istiyoruz"  ifadeleri kullandı. Hulusi Paşa, Pentagon'da neden çok tanınıyor? 

ABD Savunma Bakan Vekili Patrick Shanahan, Akar'ın “Pentagon'da herkes tarafından tanınan bir isim" olduğunu belirtmesi size de ilginç gelmiyor mu?  Shanahan ne ima ediyor acaba? Benim kafamı kurcalayan ne biliyor musunuz!.. Bu kadar övgünün arkasında ne var?  Boşuna dememişler “ağzında bal olan arının kuyruğunda iğne vardır” diye.. Daha da ilginci Akar'ın, "Ben de sadece Joe Dunford'u tanıyorum." karşılığını vermesi. Ahbablar yani. ABD ordusu ile Türk ordusu arasında farklı bir ilişki olduğunu Shanahan'dan öğreniyoruz. Shanahan diyor ki "Bugün bu ilişki Suriye, Afganistan, Irak ve Kosova'da devam etmektedir." Türkiye’nin rotasını Avrasya’dan, Atlantik’e mi çevirmek istiyorlar?  Erdoğan’ın, Davutoğlu'na müdahalesiyle gerçekleştirilen hükümet değişikliği,Türkiye’nin yeniden Avrasyacı bir yörüngeye yerleşmesi için elzemdi. Türkiye’de yaşanan siyasi atraksiyonun temel belirleyici etkeni Türk dış politikasında bir makas ve eksen değişikliği ihtiyacının ortaya çıkmasıydı. Ancak bu değişimin aktörlerinin uluslararası denge açısından Avrasyacı bir görüntü verme eğilimde oldukları söylenebilir. Fakat bu noktada TSK’nın çizgisiyle denk düşüldüğü söylenebilir mi bilemiyorum. Çünkü bazı çevreler, dönemin Genelkurmay Başkanını, Balyoz Davası sanıklarının suçlanmasında kendisini itham etmiş ve bazıları da hızını alamayarak kendisini ve çalışma ekibini; “Türkiye’nin çıkarının ABD ve NATO ile sıkı bağları sürdürmekte olduğunu kabul eden Atlantikçiler” nitelendirmesinde bulunmuştu.Hatta Abdulkadir Selvi, "FETÖ'cüler tasfiye edildikten sonra NATO'cu generallerin darbe tehdidi var” duyumunu köşesinden paylaşmıştı.  Kim bu NATO’cu darbeci generaller? Yeri gelmişken bilgi notu: Amerikan Wall Street Journal (WSJ) gazetesinde Mayıs 2016'da Dion Nissenbaum imzalı analizde ordunun gücünü, “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, siyasi rakiplerini gözden düşürmesiyle” canlandırdığı yorumu yapılmıştı.

WSJ analizinde, “Konuya yakın isimlerin aktardığına göre,Türk ordusunun etkisini yeniden inşa etmesi, Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda generallerin, Erdoğan’ı devirmeye çalışabileceği endişeleri de doğdu” denilmişti. “Yeni jenerasyon Türk askeri yetkilileri yeniden inşaya doğru ilerlerken, Türkiye’nin IŞİD’le mücadelede yakın çalıştığı ABD ve NATO’yla da güçlü bağlar oluşturdu” tespiti, ABD’li bir yetkilinin, “Ordular arası ilişki, ABD hükümetinin Türkiye’yle geleneksel olarak sahip olduğu en güçlü ilişki. Belki de şimdi, hiç olmadığı kadar güçlü” sözleriyle temellendiriliyor ve “ABD ordusu ve diplomatlar, Türkiye’nin Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ı ordunun etkisini arttırdığı için övüyor. İngilizce konuşan Akar, askeri mevkidaşlarıyla yakın ilişkiler kurduğu NATO’da farklı görevlerde hizmet etti” deniliyor.

********** Hulusi Paşa Amerika da Pentagon da iyi tanınıyor olmasına rağmen  İngilizceyi öğrendiği Üsteğmen rütbesinde  iken bulunduğu Londra da  da benzer bir şöhrete sahip.  Ne de olsa en yakın arkadaşları Exeter kentinde bulunan Exeter Üniversitesi’nde, 1976-1978 yılları arasında eğitim almaya gitmişlerdi.  Sorular Sorular Sorular... Daha üç-dört ay önce, Amerikalı bir “tink-tank" kuruluşu Rand Coorparation, Amerikalı yetkililere, Türkiye'yi çantada keklik görmesi için Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ile temasa geçilmesini tavsiye etmedi mi? 15 Temmuz hain darbe kalkışmasında  Genelkurmay Başkanlık katında bulunanların çoğu FETÖ’cü çıkmadı mı?  Bizzat Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ın yakın çalışma arkadaşlarının, birebir hizmetindeki  personelin FETÖ’cü  olduğu mahkeme kayıtlarına geçmedi mi?  “Seri Paşa” demek ki o kadar da seri değilmiş!  Sahi son bir sorum var. Rusça bilen Generallerin terfisine kim neden takoz koyuyor? Örnek mi? Görevden alınan ve istifa eden Tümamiral Cihat Yaycı, İngilizce ve Rusça biliyor. 2012-2014 yılları arasında Moskova Silahlı Kuvvetler Ataşesi görevinde bulundu. Örnek mi?  Kara Harp Okulu öğrencilik yıllarında Rusça öğrenmeye başlayan, kendi döneminde General seviyesinde olup da Rusça bilen tek komutan Saldıray Berk. Moskova Kara Ataşeliği yapmıştı. *********** Tamam, Türkiye NATO üyesi ama bu kadarı da fazla.  Bunlar benim sorularımdı.  Bir de Emekli Tuğamiral Türker Ertürk'ün soruları var… 2008–2010 yılları arasında Deniz Harp Okulu Komutanlığı yapmış, Türk Silahlı Kuvvetlerine karşı icra edilen psikolojik savaşta komutanlarının bu süreci iyi yönetemediği ileri sürerek 9 Ağustos 2010 tarihinde görevinden istifa ederek ayrılan,  2010'da "TSK içinde Gülen cemaatine bağlı imamların bulunduğunu" ve "bu imamların dışarıya bilgi sızdırdığını" ifade eden Tuğamiral Türker Ertürk'ün Genelkurmay Başkanlığı döneminde Orgeneral Hulusi Akar’a soruları var: 1- Size niçin hukuk görünümlü operasyonlar ve itibarsızlaştırma saldırıları yapılmadı? Yoksa sizi oraya getirmek için muhtemel rakiplerinize karşı mıntıka temizliği mi yapıyorlardı? 2- Kontrollü darbe girişiminin neresindesiniz? 3- TSK’nın komuta birliği, gayri anayasal bir biçimde tahrip edilmiş durumda, bunu işgal döneminde bile yaşamadık, itirazınız yok mu? 4- TSK’nın moral ve motivasyonu yerlerde, dayanışma ruhu zayıflamış, bunun için hangi tedbirleri aldınız? 5- Askeri Liseleri niye kapattınız, buralarda okumadığınız için bir düşmanlığınız mı var? 6- Harp Okullarının, Harp Akademilerinin durumu ve bağlantı yapısı, dünyanın hiçbir yerinde eşi ve benzeri görülmeyecek şekilde, adeta garabet bir yapıya geçirildi. “Hayır, böyle olmaz” diyemiyor musunuz? 7- MSB Üniversitesi denen ucube yapının başına Süleymancı birisini getirdiler, “Hayır” diyemediniz mi? 8- GATA için yaşanan rezilliğe muhalefetiniz yok mu? 9- Siyasi mitinglerin enstrümanı olmayı içinize sindirebiliyor musunuz? 10- Ülkemiz koşar adım felakete sürükleniyor, farkında değil misiniz? Söz ve bestesi Sezen Aksu'ya ait “Hâkim Bey” şarkısında unutulmaz bir dize var biz de o dlzeye sığınalım; Sussan olmuyor, susmasan olmaz!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum