içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Saadet Partisi’ne Asiltürk, CHP’ye İstanbul İl Başkanı üzerinden nasıl operasyon çekilir?

"Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” taleplerinin kamuoyu nezdinde her geçen gün ayyuka çıkması ve muhalefet partilerinin erken seçim söylemleri, iktidarın Pandemi sürecinde aldığı sosyal, ekonomik ve sağlık önlemleri nedeni ile oyların erimesi, icraatın başını yeni arayışlara yönlendiriyor.  Son bir ay içinde Cumhurbaşkanı Erdoğan, “CHP’yi denklem dışında tutmak ve CHP dışındaki muhalefet partilerini, ‘Cumhur İttifakı’ çatısı altında olmuyorsa, 3. yol ittifakta buluşturmak” şeklinde de değerlendirilen politik atraksiyon içinde. 

Erdoğan “muhafazakâr Kürt kökenli seçmen” üzerinde de yoğunlaşacak. Bu kapsamda ilk temas 16 Aralık 2020'de Hür Dava Partisi (HÜDA PAR) Genel Başkanı İshak Sağlam’la kuruldu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Külliye’de, partinin önceki dönem genel başkanlığını yapan Zekeriya Yapıcıoğlu'un da yer aldığı heyeti kabul etti. Yeniden çözüm sürecinin başlayacağına dair iddiaların gündeme geldiği bir dönemde, bu teması gerçekleşmesi dikkat çekti.

Geçtiğimiz günlerde Erdoğan, Hür Dava Partisi (HÜDAPAR) Genel Başkanı İshak Sağlam'ı, ablası Naciye Sağlam'ın vefatı dolayısıyla arayarak taziye dileklerini iletti. 30 Aralık 2020'de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Demokratik Sol Parti (DSP) Genel Başkanı Önder Aksakal’ı Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde kabul etti. Ne konuşulduğu iki lider arasında sır. Erdoğan’ın bir hafta içinde üç kez MHP lideri Devlet Bahçeli ile görüşmesinin sonrasında, kamuoyunu heyecanlandıran Saadet Partisi Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Oğuzhan Asiltürk’ü ziyareti gerçekleşti. Bazı köşe yazarları, Erdoğan'ın her nedense siyasi ve sürpriz temaslarını son günlerde hızlandırdığını, sürpriz biçimde MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’yi evinde ziyaret etmesinin ardından SP Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Asiltürk ile evinde  görüşmesini bir “erken seçim telaşı” bağlamında değerlendiyor. Görüşme sonrası “seçim ittifakı”ndan söz eden Erdoğan’ın bundan sonraki hamlesininin, CHP’yi ittifaklar denklemi dışında tutmak olacağı düşünülüyor. 

Ancak Erdoğan’ın en büyük engeli neredeyse tüm muhalefetin üzerinde uzlaştığı “güçlendirilmiş parlamenter sistem” kriteri. Ne var ki, Erdoğan’ın gönlü, partili başkanlıktan yana. Yol haritası aşağı yukarı şöyle; Millet İttifakı çatısı altında olmayacağını açıklayan DP başta olmak üzere, Gelecek Partisi, DEVA Partisi, DSP, muhafazakâr Kürt seçmen tabanına sahip HÜDAPAR, Mustafa Sarıgül’ün kurduğu Türkiye Değişim Partisi ile Muharrem İnce’nin kurması muhtemel parti ve İYİ Parti gibi partilerin “başka bir ittifak bileşeni” oluşturabilmesi için yeni bir arayış söz konusu.

 

Saadet Partisi rota değiştirir mi?

Temel Karamollaoğlu, dünürü Oğuzhan Asiltürk’ün “Cumhur İttifakını destekleyelim” teklifini kabul eder mi? Bir gün önceden netleşen Erdoğan’ın ziyareti hakkında Temel Karamollaoğlu’na bilgi verilmiş? Bu bilgi, Külliye’den mi yoksa Asiltürk tarafından mı verilmiş bilinmiyor!  Saadet Partisi içinde, Oğuzhan Asiltürk karşıtı, “Elazığ grubunun lideri” olarak bilinen Ahmet Akgül'e göre, Fazilet Partisi’nden itibaren Milli Görüş hareketinde “Yenilikçi Kanat” diye reklamı yapılan Tayyip Erdoğan ve ekibini, perde arkasında hazırlayıp öne çıkaran, ama görünüşte, onları “horlayıp hırpalayarak” davadan kopmalarına gerekçe oluşturan Oğuzhan Asiltürk ve takımıdır.

 

 Asiltürk ,Cumhur ittifakından yana

Yine aynı grub, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son Asiltürk ziyaretinin elde kalan bir avuç Milli Görüş oylarının bir kısmını Cumhur İttifakı’na aktarma operasyonu olduğu iddiasında. Senaryo gereği Saadet Partililerin bir kısmı Oğuzhan Asiltürk’le farklı ve aykırı düşünen Temel Karamollaoğlu’nu dinleyecek, diğer bir kısmı da CHP ve HDP’nin kuyruğuna takılacak; böylece Milli Görüş fikren ve fiilen tarihe gömülecek ve Erbakan’ın partisi üzerine beton dökülecek. Siyasi kulislerde bu görüşmenin; Asiltürk’ün, Millet İttifakı ile yakınlaşma nedeniyle SP Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ile bir süredir anlaşmazlık yaşadığı sürece denk getirilmesi manidar bulunuyor.  Asiltürk’ün 2017’de “Partili Cumhurbaşkanlığı” seçimi için yapılan referandumda da “Evet”ten yana olduğu hatırlatılmıştı. 31 Mart 2019 yerel seçimlerinde Saadet Partisi'nden Antalya Belediye Başkan Adayı olan Ali Aktaş, 7 Kasım 2020’de sosyal medyadan yaptığı paylaşımda, Asiltürk’ün partiyi “Cumhur ittifakına yamama” hedefiyle hareket ettiğini belirterek parti içinde 3 kliğin olduğu iddialarını tekrarlamıştı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Saadet Partisi Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Oğuzhan Asiltürk'ü evinde ziyaret etmesini yorumlayan Hürriyet yazarı Ahmet Hakan, “Saadet'i 'Cumhur İttifakı'nın içine çekmenin yolu Oğuzhan Asiltürk'ten geçer” ifadelerini kullanmıştı. “Saadet Partisi’nin gelecek seçimlerde Millet İttifakı’nda ya da Gelecek Partisi ve DEVA Partisi ile kurulacak bir ittifakta yer almamasını” isteyen Erdoğan’ın Temel Karamollaoğlu ile anlaşmazlık yaşadığı belirtilen Asiltürk’ten destek istediği ortaya çıkmıştı.

 

Asiltürk, ararsa ben aramışım gibi davranacaksınız

Görüşmede, Erdoğan’ın Asiltürk’e SP’nin yerinin Cumhur İttifakı olması gerektiğini vurguladığı, Asiltürk’ün de Cumhur İttifakı’ndan yana bir eğilimi olduğu ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Özel Kalem Müdürü Hasan Doğan’a, “Oğuzhan Bey sizi ararsa ben aramışım gibi özel davranacaksın!” dediği medyadaki iddialar arasında yer aldı.

Erdoğan görüşmeden bir kaç gün sonra Oğuzhan Asiltürk'ü ziyaret amacını;“Sayın Asiltürk geçmişte beraber olduğum bir büyüğümdür. Bu ziyaretim, hem bir nezaket ziyareti kapsamındadır, hem de bir ittifak arayışıdır. Artık seçim ittifakı mı olur, bu ileride netlik kazanacaktır. Geleceğe yönelik terörle mücadelede her türlü desteğin bizim yanımızda olması lazımdır” şeklinde ifade etmişti.  Bağımsız kaynaklar, Asiltürk ve Erdoğan arasındaki bu temasın, Millet İttifakından kopmama iradesi gösteren parti tabanında “Bilge Başkan” olarak adlandırılan Temel Karamollaoğlu’na “yol su elektrik paketi” ile dönebileceğini söylüyor. Türkçesi; Oğuzhan Asiltürk’ün harekete geçireceği bazı Saadet Partililerin, Temel Karamollaoğlu’na karşı bayrak açacakları.  Oğuzhan Asiltürk’ün “Ermeni kökenli” olduğu iddiaları  neden gündeme getirilmişti? Malatya’nın Hekimhan ilçesinde 1935’te doğan sonradan “Durmuş Durduyan” ismini, mahkeme kararı ile değiştirip, Oğuzhan Asiltürk ismini aldığı iddia edilen siyasi aktörün, ailesinin meskun olduğu köy, günümüzde Hekimhan ilçesine bağlı ve yeni adı, Sevan Nişanyan'a göre Dumlu.  Yerel kaynaklar, Malatya’nın Hekimhan ilçesinin Zorban /Kurban (Zurbahan) köyünün önceden Ermeni nüfusun ikamet ettiği yerleşim birimi olduğunu belirtiyor. Aslında köyün eski Ermeni kaynaklarında ismi Surp Ohan olarak geçiyor. Yani “Aziz Ohan” (Surp Hovhannes) adını taşıyor.  Ayrıca köyle aynı adı taşıyan bir dağ var.  Zurb (Surp) ahan (Ohan), Malatya ilinin Hekimhan ilçesinde, ilçe merkezinin 4 km kuzeyinde yer alan, 2091 m yüksekliğinde, Ayranca dağlarıyla ilişkili bir dağ. 

Zurb (Surp) ahan (Ohan) ya da Surp Hovhannes, İsa Peygamberin müjdecisi Vaftizci Yahya’dan başkası değildir.  2007’de bir Ermeni yazar, Hrant Dink’in ölümü vesilesiyle bir yazı kaleme almış ve o yazı içinde Hrant Dink ile hemşeri olan Oğuzhan Asiltürk’ü de, sitem dolu sözlerle anmış, Ermeni olmasına rağmen, bir Ermeninin ölümünden ötürü kendisine başsağlığı dilemeyeceğini şöyle ifade etmişti: “Ey Durmuş Durduyan’ı Oğuzhan Asiltürk’e çeviren! Ey Oğuzhan Asiltürk namıyla bir adamı, Erbakan’ın emrinde halkların, gençlerin üstüne süren kahpe devran! Sana başın sağ olsun diyemem!” Kasım 2007 Almanya Hamburg Üniversitesi’nde Yüksek mimarlık okuyan, 1989'da SHP Malatya Milletvekili olarak Meclis'e giren, dönemin SHP Genel Sekreteri Deniz Baykal'ın baskısıyla SHP'den ihraç edilen eski Milletvekili İbrahim Aksoy, “Ermeni Türkleri” başlıklı yazısında, Mesut Yılmaz, Recai Kutan, Oğuzhan Asiltürk, Murat Karayalçın, Hasan Celal Güzel gibi siyasetçilerin Ermeni olduğunu iddia ettiği aşağıda belirttiğim “Seçilmiş Kaynakça”da gündeme taşınıyor.  Oğuzhan Asiltürk’ün, İçişleri Bakanlığı döneminde, Mason kuruluşlarının locaları devamlı tescil ediliyordu iddiası ile birlikte Masonlara karşı olduğunu söyleyen Oğuzhan Asiltürk’ün onların çalışmalarını kolaylaştırdığı söylenmişti. 

Mahmut Çetin'in “Boğaz'daki Aşiret” kitabını okuyanlar bilir. İstanbul'un İmparatorluğun son dönemindeki aileler hep birbiri ile akrabadır. Tıpkı onun gibi Saadet Partisi yaşlı yöneticilerinin bir kısmı da birbirleri ile kız alıp vermişler. Hepsi aynı aşiret olup çıkmış. Böyle dost düşman başına;

 

Canan Kaftancıoğlu

Asıl adı “Garip Tatar” olan, 11 Nisan 1980'de (45 yaşında) öldürülen, Yazar, derlemeci, radyo programcısı Ümit Kaftancıoğlu'nun, oğlu Dr. Ali Naki Kaftancıoğlu ile evli, Cumhuriyet Halk Partisi'nin mevcut İstanbul İl Başkanı Dr. Canan Şahin Kaftancıoğlu'ndan söz edelim biraz. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Boğaziçi Üniversitesi'ndeki olaylarla ilgili bir soruya verdiği yanıtta kullandığı “Öğrenciler bu işin içinde değil. Bu işin içinde olanlar terörist. İstanbul İl Başkanı orada, o zaten bir DHKP-C militanıdır” dediği Canan Kaftancıoğlu. 

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun, CHP İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ile ilgili açıklamasına ne demeli? Soylu, “Canan Kaftancıoğlu, terör örgütlerinin soytarısıdır. CHP İstanbul İl Başkanı DHKP-C, PKK/KCK ve MLKP Terör Örgütlerinin elemanıdır.  DHKP-C ve PKK/KCK propagandası yapmaktan İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesindeki 2019/171 esas no’lu dosya kapsamında 1 yıl 8 ay ceza almıştır.  MLKP’nin sözde kurucu liderlerinden Hasan Ocak, PKK’nın kurucularından Sakine Cansız, DHKP-C’li Ebru Timtik... Sözde liderleştirdiği teröristlerden sadece bir kaçıdır.” demişti. Türkiye, hukuk devleti ise, bağımsız yargı varsa ve bu şahsın terör örgütleri ile bağlantısı hakkında  kesinleşmiş yargı kararı çıkmışsa tutuklayın kardeşim. Kim tutuyor sizi? 

Gücünüz maske takmayan garibanlara mı yetiyor? Gücünüz  Kısıtlamada okey atan, pişpirik oynayan insanlara mı yetiyor.  Halkın nazarında devleti, elinde ceza makbuzu ile dolaşan polis memuruna kim dönüştürdü?  Her ne ise?  Bu iddialara mesnet  oluşturacak olaylar silsilesi şöyle. DHKP-C Terör Örgütü'ne yönelik 14 Mart 2013 tarihinde örgütün İstanbul’daki merkezlerinden İdil Kültür Merkezi'nin de aralarında bulunduğu çok sayıda adrese sabah saatlerinde operasyon düzenlenir.  “Kültür Merkezi” olarak bilinen  adrese yapılan baskında 13 kişi gözaltına alınır. Operasyonda örgütün üst düzey yöneticilerinden bir isim de yakalanır.  Bölgede bulunan örgüt yandaşları ve bazı vatandaşlar, operasyon yapan güvenlik güçlerine tepki gösterdi. Bu tepki gösteren isimler arasında ilerleyen süreçte CHP'nin İstanbul İl Başkanı olacak Canan Kaftancıoğlu da vardır. 

Kaftancıoğlu, sabah saatlerinde DHKP-C'li teröristlere karşı yapılan operasyonu protesto etmek için İdil Kültür Merkezi'nin önüne gelir. Kaftancıoğlu, Twitter adresinden operasyonun yapıldığı İdil Kültür Merkezi önünden 14 Mart 2013 tarihinde bir paylaşımda bulunur. “İdil Kültür Merkezi'nin önü, 'Katil polis mahalleden defol' sloganları ile inliyor” şeklinde bir twit atan Kaftancıoğlu'nun ayrıca, örgüt mensuplarının camlarına astığı DHKP-C flaması gösteren bir de fotoğraf paylaştığı iddia edilir. Sıkı durun şimdi size bir soru: Cumhurbaşkanı ve İçişleri Bakanı gibi iki yetkili ağızdan çıkan sözlerle; “DHKP-C, PKK/KCK ve MLKP Terör Örgütlerinin elemanı” terörist ilan edilen Canan Kaftancıoğlu'nu CHP İstanbul İl Başkanlığı gibi kritik ve stratejik bir görevde kim tutuyor, neden tutuyor?

 

Kaftancıoğlu acaba tersinden iktidara mı

çalışıyor. Vatikan ile  irtibatı var mıdır? 

-Bu adı geçen terör örgütlerinin birkaç müptezel militanının eline bir liste tutuşturulsa, birkaç siyasi, masum birkaç asker polis görevli veya gazeteci öldürtseler, sonra da yakalasalar kamuoyunda “Millet İttifakı”ndan eser kalır mı?  Kemal Kılıçdaroğlu gerçekten zor durumda. Fikri Sağlar gibi, Can Ataklı gibi, Canan Kaftancıoğlu gibi dostları oldukça düşmana ihtiyacı yok! Kim ne derse desin umurumda değil, Cumhurbaşkanı Erdoğan siyasetin kitabını yazmış adam. Baksanıza sağ da sol da ona çalışıyor. Şapka çıkarmayana ne demeli?
 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum