-
ÖZER ATAÇ
Tarih: 26-04-2020 14:55:00
Güncelleme: 26-04-2020 14:55:00
"O aranmakla bulunmaz; bulanlar, arayanlardır"
(Beyazı Bistami)
Çabada mı kalalım;
yoksa bırakmakta mı?
Madem var edildik, edilmeyi durdursun var oluşumuz, var edildiğimiz gibi.
Koşullu yaşama doğup, "koşul büken" mi olacağız. Koşulda kalıp, ona bağlıyken onda yol almak biteviyeliktir.
Arabayı imal eden dizaynın, renginin yanında güvenli hız yapmasını hedefler. Tüm denemelerden, birinci bitirdiği yarışlardan sonra araba tanımlanmışlığa ererek yine öylece durur bir müddet sergiden sonra garajında ya da günlük hayatına rutine, doğal görevine döner.
Bunu peşinen denemeden yapmadan öylece doğadaki var oluşlar gibi durmanın nesi kötü?!
Tüm denemeler bittiğinde
garaja geri gelecek nasılsa.
Bütün koşuşturmalar, diplomalar, ünvanlar...
Yine zihinde ilk yerine dönüp silinmeyi bekleyecek; sahibi beden gibi.
"O aranarak bulunmaz," ise aramadaki azme, ikram mı
bulunması?
Çaba, niyet, azîm mi görünmesi istenen?
Peki onlar olmadan ve onları itekleyen, tahrik eden arzular olmadan
bulunması gerekene ihtiyaç olacak mı?!
Çaba, büyük israf tuzağı olamaz mı ?
Bulunca çaba, azim, tutku...nereye gidecek;
bulana mı dönüşecek?
Amaç çaba mı olacak, özne yer mi değiştirecek, başarı, birikim nesneyi/işlevi özne mi yapacak?!
Dahası "bulunan" daha nitelikli mi olacak; yoksa bulan hak etmiş olarak ona nitelik mi atfedecek, bulana yakıştıracak?!
Bu bulunan ile bulana, yeni bir koruma, sahiplenme tutkusu oluşturmaz mı?
Başa mı dönüldü, aşanamı kaydedildi.
"Etap" diyorlar.
Peki, sonunda bitecek nasılsa.
Bulunmadan önceki hal, bütün bu olasılıklı tutkular zincirine bağlanmadaki hali, daha iyisi, salimi değil miydi,?
Var edilişe iğasıyla yüklenen(*) telaş; güvensizliğin uydurduğu kandırmaca olmasın!?..
(*) "Dağlar, gökler insanın taşıdığı yükü yüklenmekten geri durdu."