içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Ayna Simetri ya da ‘Demir’ Deyip Geçme

Science Dergisi bilimin çözemediği 125 problem sıralaması yapmış(1). Bunlardan biri ABD de Doktora fizik öğrencisi Furkan Öztürk’ün başını çektiği çalışma gurubunca 2022 yılında çözüme ulaşmış. Yaşamı, oluşturan temel biyo moleküllerin DNA,RNA, amino asitler, şekerler; bunlar ikiliayna simetri  şekilde sarmal halinde bulunabiliyor.

Sağ kulak, sol kulak; sağ göz, sol göz; sağ el sol el  gibi. Yine DNA sarmalı sağa doğru dolanırkenAmino asit sarmalı sola doğru kıvrımlı şekilde bulunuyor.

 Yaşam, bu çiftlerden biri için kimyasal simetriyi kırarak ‘tercihte’ bulunuyor; ardından canlının gelişimi bu tercih doğrultusunda sürüyor. Bu  tercihin  nedeni bilinmiyor.  

Soru şu: Yaşam, temel moleküllerdeki kimyasal simetriyi bir sebeple ‘kırarken’ nereden, neden etkileniyor?

Bu sorunun cevabı  bilinmiyordu.

Furkan Öztürk, Harvard Üniversitesi fizik bölümünde organize olduğu bilim keşifçileriyle uzun zamandır uğraştığı, canlının başlangıçtaki ‘özel’ alanına giriyor. Konunun çözümü hakkında ilki Furkan Öztürk’e ait olan dört makale yayımlanıyor.  

Furkan Öztürk, şu soru üzerinde yoğunlaşmış: “Sol elli, sağ elli  amino asitler olabildiği halde, yaşam neden sol elli amino asitleri kullanıyor. Sağ elli, sol elli DNA sarmalı olabiliyorken; yaşam neden sağ elli DNA sarmalını kullanabiliyor.”

Yaptığı araştırmada, yeryüzündeki manyetik mineral olan doğal mıknatıslar (2),  canlıların yapı taşı olan biyo-mineral simetrik sarmalın birini etkileyerek teke indiriyor;yaşam, ayrılan sarmal ile gelişimi sürdürüyor.Bu ayrışmanın yeryüzünde bulunan manyetik minerallerin çekim etkisinden kaynaklamadığını saptıyor.  

Gelelim demire (3).Buluntulara göre demir,  MÖ 4000 yıllarıda Sümerlerden günümüze kadar  uzanan bir kullanıma sahip. Başat imajı silah, öldürme alet ve cihazları için temel element. Hatta savaş sembolü Mars ile eşdeğer tutulmuş.

Dünyanın çekirdeğini, “aşağıların aşağısı”nı yoğun olarak oluşturduğunu ve dünyanın manyetik alanına sebep olduğu düşünülüyor. (4) Demir, ‘karbon aldıkça çeliğe/genel olarak savaşa;  oksijen aldıkça yaşama yol açıyor’, desek abartı olmayacak. Bedenimizdeki bütün dokulara oksijeni kanımızdaki hemoglobin( Alyuvarlar) aracılığı ile taşıması yaşamsal önemi için yeterli örnek olacak. Demir elementi nerdeyse maddeler coğrafyasının ovasını oluşturuyor; tepelerden suların ve içindekilerin  aktığı vadileri düşünün. Orada her türlü maddenin zenginliği ile oluşmuş başlangıçlar hazırlanıyor.

Demirin en yakın ‘çalışma arkadaşı’ olarak Oksijeni görebiliriz. Oksijenin elementler içinde en çok bileşim yapabilme özelliği bir yana, konumuz bağlamında demir ile bileşimindeki spine (omurga/zincir)biçimi oluşması dikkat çekici.Oksijen kelimesi Yunancada oxis(asit, keskin) kelimesiyle ifade ediliyor.  Kelimenin kökü,  “keskin, üretici, sebep olan şey” anlamları içeriyor.

Yani yaşamın temelini oluşturan biyo-moleküllerin ikili sarmal yapısı içindeki “merdiven”; onların ikizliğini kıran manyetik mineralleri oluşturan, Oksijenin demire ‘spine’ biçimindeki bileşimden evirilmiş olabilir.

Türk bilim gencimizin buluşu, yakın zamanda sağlık alanında yan tesirleri azalmış ilaç tedavisi için umut vaat ediyor.  Yanı sıra,  bu tür bilimsel buluşların benzeşim (analojik) ile  güncel sosyal, siyasal sorunlarımıza  çözüm üretebileceğini düşünüyorum.

Birey ölçüsünde koşulların sevk edici, önleyici, dahil edici etkileri genellikle büyükten küçüğe sınıflama yapılarak belirleniyor. Fakat yaşamın “projesi”, ne kadar tümden gelimi andırsa da görece kararlı inşası mikroda tesis ediliyor. Yani en uzun ömürlü sosyal inşa bireyden başlıyor. Buna karşın yapılan büyük yanlışlık ise bireylerin kurduğu organizasyonların sözde istikrar adına bireylere yabancılaştırılmasıdır. Bu dayatmaların ulaştıracağı sonuç ise “ya  istikrar,  ya çürüme.”  olacaktır. 

İstikrarın organizasyonlara has kılınması hep yanıltıcıdır.  Sağlıklı  istikrar, daima aşağıda, bireylerden sağlanır.   Organizasyonlar bireyleri kendilerini değiştirmek için geliştirirlerse  gelişirler. Yani hücresi sağlıklı olmayan organlar,  bedenlere hastalık getirir.

Konumuz bağlamında bireylerin düşüncelerini daima etkileyen(manyetik) etmen; dünyanın ve içindekilerin bütünlüğü, doğallığıdır. Bu bütünlüğe, doğallığa uymayan hangi ideolojik düşünce  olursa olsun varlığa, insanlığa yarar sağlamayacaktır. Aykırı tutum ve girişimler yer yüzünde her şeyin zeminini oluşturan ve Bütün’lüğü kuran manyetizmaya yenik düşecektir.

O halde bırakın istikrar,  bireyin yetkinleşmesinde kalsın.(5)

Açıklamalar :

(1)Bir çok bilim dalında bir çok bilim grubu kendi içinde organize veya tekil  gece gündüz keşif mücadelesi yapıyor. Clay Matematik Enstitüsü bunlardan önde geleni. 2000 yılında  bu grup tarafından belirlenmiş yedi  Milenyum(Binyıl) problemleri  duyurusu yapılmış. Tam yedi tane . Biri çözülmüş; Poincare Konjektürü Poincare Sanrısı, 2002 yılında Yahudi kökenli  Rus Matematikçi Griorgi Perelman tarafından çözülmüş.

2015 yılı itibarı ile problem sayısı altıya düşmüş. Bunlardan her hangi birinde yapılan başarılı çözüm Enstitü tarafından Milenyum Ödülü olarak Bir milyon Amerikan Doları ödül verileceği duyurulmuş.Liste şöyle: 1.BirchSwinnertor-Dyer Konjektürü, 2. Hodge Konjektürü, 3.NavierStokes Denklemproblemi, 4.P=NP Denklemi Problemi, 5.Riemann Hipotezi , 6.Yang Mills Kuramı Denklem Problemi.

(2) Mıknatıslar, doğal mıknatıs ve yansıma mıknatıs olarak basitçe ikiye ayrılır. Manyetik kelimesi : Fr. Magnetique, E Yun. Magneticos; Türkçe  mıknatıssal.  Magnetit kelimesi: demir cevherli (%71) mıknatıs taşı.

Vikipedi’de ilginç tarif var;Manyetit: Sipinal(zincir; omurga gibi) yapısındaki ferrimanyetik(Fe3O4)demir mineral Manyetit kaya mineraldir. Kimyasında ana demir cevherinden birini oluşturur. Oluşumundaki  en büyük etken(joker diyelim) oksijenin  “konuya”  dahil olmasıdır.

Şurası önemlidir: Mıknatıs iç yapısında oksidin zincir şeklindeki bağı,  Amino Asitlerden, RNA, DNA lardan önce oluştuğunu; yani sarmal yapının kaynağının oksit merdiven biçiminden etkilendiğini düşünüyorum. Bu husus test edilip doğrulanırsa, Furkan Öztürk’ün konusu bağlamında, mıknatıs/manyetik çekim ötesinde, biyo kimyasal sarmal biçimlerin,  zincir/merdiven biçim  esini olarak   önem  arz edecek.  

(3) Demir, Lat. Ferrum; kimyasal işareti ‘Fe’. Atom yapısı kristal  yapılı saf madde.Yer yüzünde en yaygın olarak bulunan dördüncü mineral ve yine yer kabuğunda en çok bulunan metaldir.   

(4) Dünyanın oluşumunda çekirdek görevi gören adeta onu tohumu olan demir için Kur’an’da yaygın bilinen ayeti paylaşıyorum: Hadid Suresi 57 :26   “Ant olsun elçilerimizi delillerle gönderdik(erselna). İnsanlar Hak’tan yana olsunlar diye Okunan’ı,  hesaplamayı, kendisinde büyük güç, insan için pek çok yararlar bulunan demiri indirdik(enzelna);…”  

(5) İstikrar ve yetkinlik ilişkisinde yetkinlik daima başlangıçtır. İstikrar, değişime boyun eğer.  Yetkinlik, vicdanlı aklın egemenliğinde, ahlakın  her düzeyde ortaya çıkışıdır. Salt akıl ahlak inşa edemez;  aklın bütünsel empati yani vicdan ile bileşimi kendiliğinden ahlakı oluşturur. 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum