içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Ayna Yaşamlar (*)

Dünyamızın ‘küreselleşmesi’,  insanlığın kendini ve  ürettiğini  yer yüzünün bir çok yerinde çevrim içi  kıldı. Görünen, ‘gösterilmeyen’ ne varsa, insanlığın  veriye dayalı işlediklerinin ortaya çıkışıdır.

Gösterilen ve gösterilmeyenler, görülemeyenlerin yanında  çok az değer taşıyor. Yaptıklarımızın çok azının sonuçlarını görebiliyoruz. O ‘çok az’a, insanlığın tüm keder ve mutluluğu ‘sığıyor’, sığdığını sanıyoruz. Doğal, kendiliğinden olanın dışında tüm el koymalar, imalatlar yüzeyseldir; devamı kısıtlı, maliyeti yüksektir. Bu yüzden ‘ilerleme’ iştahı kesilmiyor. 

Evrenin işleyişinde Yüce Aklın iznini her zerrede görebiliriz; buna  insanlığın ‘kötü’ işleri dahil.  Sömürü, zulüm, savaş; hepsi insanın kendi hazları için kendi dışındakilere yönelik işlediği,  fakat kendine dönecek yansımalardır.

“Çeken, çektirmeden,  çekmez.” demiş kadim yazıtlar. Sanırım, “ruhsal tekamül için giydiğimiz bedenler,  önceki yaşamların yansıması”, demek istiyor.

Moğolların Orta Doğu’daki zalimliği yüzlerce yıl sonra aynı bölge  halklarının yaşaması çok çarpıcı. İki tür yorumlanabilir; biri bölgenin negatif ‘üretim tesisinin’ üzerinde olması;  diğeri eziyet edenlerin   ruhları,  yaptıklarını yaşamak  için aynı bölgede yeniden doğması. O bölgede yaşayıp zulme maruz kalmayanların diğer zamanlarda zulmetmeyenlere denk gelmesi beklenemez. Çünkü dünyamızın hasat dönemine  yaklaştığı bu zamanlar, tekamülde ‘indirim’ (hızlanış) sebebiyle artan doğumlara sebep olduğunu   mistik rehberler  söylüyor. Kim bilir…

İsrail yönetiminin amca çocuklarına tahammül edemeyip, yayılma ve baskı yöntemlerini artırmasının  bir çok sebebi olabilir. Bunlardan öne çıkanı, kutsal kılınan dar coğrafyanın ırksal, düşünsel ayrıcalığa bağlanmasıdır. Böylelikle, doğal olan terk ediliyor; ırk ve  din savaşları ortaya çıkıyor.     

Bu günlerde İsrail/ Filistin’de tanık olduklarımız,  gelecek bağlamında insanlığa ültimatom hükmündedir.  Belirgin olan, beslenerek ortaya çıkıyor. Ukranya’da olanın Orta Doğu’da oluşması; buradan farklı coğrafyaya metastaz yapması kaçınılmaz.  Her olgu, kendini çoğaltmak için tanık olana ayna tutuyor. Tanık olanlara   yaklaşanı söyler.  

Farklılık,  ayrılmayı sürdürmek,  sömürücü zenginlik için  değil;  tanışık, barışık ve paylaşılan zenginlik için değerlidir.

Kutsallığı odak yerler, vicdani aklın ve barışın  diyarlarıdır. Evrende ilahi olmayan hiçbir şey yokken yıkımın zulmün varlığı trajedidir.  ‘İşe yaramayan, asalak’ sınıflamaları, insanlığın  özen göstermediği yönleridir. Kuvvet kullanmak barışı erteler;  bastırmak, sindirmek barış değildir. Sindiren, kendinin sindirilmesini kodlar. Tıpkı besinlerle ‘melezleşmemiz’ gibi. Pasif olan sirayet eder; kudretli ise ömür doldurur.

Müslüman dünyanın Leonardo da Vinci’si 

olarak bilinen, aynı zamanda Sufi olan Abdullah İbn-i Sina ( ö.1037, İran) şöyle demiş: 

“Ruh gerçeğe dönmüş olan lekesiz bir ayna halini alır.

Bu düzeyde hem kendini,

hem gerçeği idrak eder.

Fakat halâ ikisi arasında ikincidir;  ancak 

daha sonra 

kendini unutur 

ve yalnızca kutsal var oluşun farkındadır. 

Eğer kendisinin farkındaysa, sanki gerçeğe bakan biri gibidir.

İşte bundan sonra, gerçek Bir’ liği kavrar.” (1)

“Her şey 

senin, sendekinin 

katmanıdır.” (2)

Soru:

Bu söyleme göre Cengiz Hanın katilliği yada acımasızlığı gibi birçok insandaki öldürme katmanı bizde de var ve ihtiyaçlar zorlamalar bunları açığa mı çıkarıyor?

Cevap:

Doğru. Dışımızda ne varsa daha doğrusu neye tanık oluyorsak, içimizde olanın farklı suretlerde bize görünmesidir. Olgular seçimlerimizin olası yönlerini haber veriyor. Tanıklık bağrında şunları taşıyor:

a.Evrensel merhamet  sistemi beğenmediğin yönlerini sana dışarıda canlandırıp gösteriyor

b.Tanık olduklarının sen olduğunu/olacağını,  seni olaya  muhatap ederek gösteriyor

c. Kozmik empati olan vicdanın, ortak  bilinç altı evreninden yüzeye, bilincimize  çıkmasına vesile oluyor; merhamet, yayılıyor.

d. Seni, sana farklı suretlerde  ‘canlı’ gösteriyor.

e. Böylelikle seni,  farklı görüntüdeki senle imtihan edip geliştiriyor.

e. Kendinde düzeltemediklerini, tanıklığın yardımı ile düzeltmeni sağlıyor.

f. Seni,  suretlerden, sanal âlemden asıl âlemin girişi olan özüne yönlendiriyor.

e. Binlerce yıldır ışıyıp  yol gösteren, ”kendini bil ” ilkesi doğayı ve içindekileri hakkıyla (vicdani akıl) ile  gözleyenler   için bu şekilde işleniyor.

Son söz;  “seyreyle yer yüzüne saçılmış kendini.”

Açıklamalar:

(*) Ayna Nöron, bir canlının hareketin kendi yaptığında aynı hareketin   gözlemlendiği durumları, kişileri  eteşlediği görüş.

Hayvan hücrelerinde Sodyum ve Potasyum etkili yansımalardan söz edilir:Sodyum tabanlı aksiyon potansiyelleri bir milisaniyeden daha az sürerken; kalsiyum tabanlılar 100 mili saniye veya daha uzun sürer.

  1. Lobel, Diana. Sufizm and Philosophy şn Muslim Spain and the Medieval Mediterranen World; Manuscript,2001), 

  2. Beyin Kuralları;  John Medina ; Kuzey Yayınları ,2013

  3. İbnül Heysem, OptikKitabı/Kuitabül Menazır (Alhazen, MS 1040)

YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum