içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

EMANET / Geleceği Üretmek

 

Emanet kelimesi, yemin esaslı  sözdür; şimdi’nin  korunmasını karşılıyor. Paradoksal görülüyor; fakat,  öyle. Zaten paradoks,  ‘tanımlanamayan  cisim’ misali,  bilinen kulvarların  dışındaki ‘normallerin’,  bilinen alanda kavşak oluşturmasıdır. 

‘Şimdi’, geleceğe  taşınır mı; eğer ‘an’ halkalar zincirinde halka  olsaydı, taşınırdı. Çoğunlukla öyle algılanıyor.  Fakat yeni bilimsel bulgulara göre her an, diğer an’lardan bağımsız oluşuyor; aradaki boşlukların farkında değiliz. Zamanın kesiksizliği, insanlar için avuntu. Yedi müzik notasının arasındaki  boşluklar sonsuz sesi  barındırıyor; fakat  yedi notadan çıkıyor. İlginç ötesi durum.

***

Sokağın ‘emanet’ kelimesine verdiği  karşılığı unutmayalım; emanet olan can’ı alacak alet.Siyasette seçim vaatleri; zenginlikte kasa.İçinde bulunduğumuz beden.Tanık olduklarımız, bildiklerimiz…Hepsi ehline, ehliyeti kadar nasip oluyor.

***

Şimdi’nin  hakkını veren, işine liyakatle odaklanan emek,  hiç bir zaman kayıp olmaz. Dahası, böyle iyilik yapanın yanına kar kalır. (1)  İyilikçi,  yaşayacağı zamanlara (Karma) iyilik ediyor. Nasıl olsa Halik’ın Ol’duruş  iradesi,  atom altı evrende titreşimle algı üretiyor.(2)    

***

“Kelimenin. kökü Arapça Amn kökünden gelen amāna(t) أمانة“1. güvenme, inanma, 2. güvene dayalı olarak verilen şey veya görev, sözcüğünden alıntıdır. Bu sözcük Arapça amana أمن “güvendi, inandı” fiilinin faˁāla(t) vezninde masdarıdır. Bu fiil İbranice amānah אמָנָה “güvenme, inanma” sözcüğü ile eş kökenlidir.” (Nişanyan)

Her şeyin geçici olduğu evrende, ‘emanet’ neyin nesi?!  Tanıdığımız, tanımadıklarımıza bize yarayan, yaramayan  ne varsa sonunda bırakacağız. Sorun şu; kullandıklarımızı,  kullanmadıklarımızı bizden sonrakilere nasıl bırakacağız. Bıraktıklarımız işe yarar mı; yoksa, yararsız mı olacak;  yoksa yararlı hale gelme süreçleri  ‘yara almış’ mı olacak. 

Belirmeliyim: Doğa bizim değil; biz onunlayız. Yüce Yaratıcının her zerreye  sinmiş aklı (iradesi) tek, Bütün ve benzersiz. “O’ndan gelişimiz” ve özelliğimiz   takdir edilen 

‘istisna’ kodumuzun  özgün işlevinden dolayıdır. Bu işlev, bize göre ‘kıvamına’ doğru ilerliyor; yani işlenerek,  pişerek, elenerek ‘istisna’ düzeyine ulaşmak için insanlık gelişiyor.Çoğunluğumuz ne olduğundan habersiz, ‘veri varisliğini’  hoyratça kullanıyor.(3)   

***

Gücü, yeten yetene; akıllının, ‘safı’; zenginin fakiri, imtiyazlının garibanı sömürdüğü, itaat ettirdiği dünyadayız. Bunun varisliği olsa  ne olur;  olanı kendi türlerine yarar.(5)

Benliğin gelişmesi olmaz; benliğin büyümesi olur.Bu da çevresinden arsız beslenmeyle oluşur.  Yani işgörürken  salt kendimize değil,  çevremize verdiğimiz değer, katkı ile gelişebiliriz. Buna dolayım diyorlar. ‘Peşin ücret’ yanılgısının kayıpları böyle oluyor.

Medeniyetler de öyle. Konumuz bağlamında medeniyet, organize olmuş insanların, yaşamlarını somuttan soyuta, maddeden  manaya ilerleten keşif ve gelişimi sürecidir. Burada  kritik nokta, somutu sınırlı olanın,  inkişafı sınırlı olmasıdır.İnkişaf soyut olanladır; soyutun gelişmesi somutu geriletir. Kadim Roma imparatorluğundan bu günlere kalan, hukuk normları, sanat eserleri, düşünür metinleridir.(4) Somutun ideal olanı, varlık ve çevre duyarlığında ufuğu hatta  ötesini  öngörme çabasında olandır.  

Gücü esas görenlerin dar, çıkarcı,yanlı tutum ve davranışları ilerlemez; onların ‘ilerlemeleri’  dağılmanın  yayılımı ve  gevşeyen bağlarıdır. Bu yüzden karanlık örgütler, dar kalıplarını görünmez kılmaya özen gösteriyor. Onların çevresinde görülen taklitleri ise   etap elemanlardır; onlar  hep harcanır.(5)

Kendileri  ortaya çıktıklarında bilin ki kamuoyu oluşturma ve etkili olanların karşıtlarından yana olmamaları içindir. Ayrıca böyle gösterişli toplantılar nadir olur; olduğunda karşıtların hesaplaşma sürecine girilmiştir.Devamında onlar, benzerleriyle kirli işler için işbirliği kurarlar. Fakat olur da büyümeye kapıldıklarında, sonları da yaklaşmış demektir. Çünkü bağlar çoğalırsa, ip kısalır. Onların ayrımcı, zorba  kuralları gelişimin tabiatına uygun değil. Negatifliğin evrensellik iddialarına  kanmayın; evrensel olan, homojen/ eşdağılım tabiatlıdır. Güç odakları ise daima eş dağılımsız (hetorojen) kalır.

***

Ayrıca onları yadırgamıyorum.Cem Yılmaz’ın ‘Komutan Logar”ı öğreticidir; onca yıllık yerli kültür ve gözlemin ürününü, tereyağından kıl çekercesine izleyiciye sunuyor. Nasıl parlak zeminlerinde toz dahi görülmeyen cam kaplamalı yüksek lüks plazalar varsa; onlara uygun dekorlu tuvaletleri de oyacaktır. Lüks mekanların, o tür ihtiyaçları hijyenik olarak  gidermek için, standartlara uygun  kanal  sistemleri kurması çok doğal.

Şayet dünyamızda elitistlik daha yükselir, sağlamlaşırsa;  ki, emareleri pek çok;  o zaman,  o ‘giderler’, genele dahil edilmeyip, ‘itibarların’ kanıtı olarak  ‘elit’ dönüşüme tabi tutulacak.

Beğeniyle izlediğim John Wick film serisi sosyalliğin içinde belirsiz katı özerkliği çok güzel işlemiş. Film, yasa düzeninde gücü kontrol eden, yasalardan muaf olanların farklı  ilkeler,  usulleri uygulandığı tanımsız, menkul (hareketli) ilişkileri, alanları işliyor.  

Bir ek daha; John Wick serisinin odağında olan, ‘Onikiler Meclisi’ ve onların ihdas ettiği Hac mekanlarından öne çıkan Continental isimli otelin, kökenine değinen yeni bir film serisi gösterime girdi; https://www.google.com/searchq=The+Continental+fragman

İlk bölümünü izledim; beğenmemek elimde değil. Aksiyonun içindeki sofistikenin kadim tadı etkileyici . 

Evrenselin negatifi olmaz, demiştik; olmamalı.İstilacı, negatif yöneliş evrensel değil, emperyalisttir; onun  ömrü, büyüdükçe kısalır; yıkılışı, uzatmalı eziyete döner. Çünkü entropinin sürgiti, hiyerarşisi olamaz. Yıkılanın dağılan parçaları, akabinde  aslına, yerelliğe döner. Yani onların dikişi tutmaz.(6)  

***

Özü: Birliktelik kuranlara  en güzel  öğüt şudur: “Tüm zaman ve boyutların gözetildiği evrende, adil olanlar emanetleri ehline versin. ” (Nisa/ 5:58)

Açıklamalar:

(1)Bu da paradoksal; geçici olanın ‘emaneti’ ve zayi edilmeyişi mümkün düzeyimizde görülmüyor.Atom altında titreşim ya da  frekans olarak ne iş görüyor bilinmiyor. Fakat benzerini çektiği veya eklenmesi mümkün.    

(2)Ata sözü; “İyilik et denize at; balık bilmezse Halik bilir.”  İyiliği karşılık beklemeden yap.  

(3) Tüm olumsuz koşullara rağmen diğergam olmak şandır. Bunun bilinmemesi, karşılık görmemesi, nankörlük görmesi yapılanın kıymetini artırır. Binlerce insanın eziyeti ile vitrinlere çıkmış elmas ile toprağın derinliklerindeki işlevini bilemeyeceğimiz elmas arasındaki fark; sömürü, eziyet, benlik ile Bütün’lüktür.

(4) Soyut somut ayrımı bu günkü bilgiye göre değişti; onlar ve nüansları  var oluşun katmanlarıdır. Yüzeysel olan, yüzeye yakın olan ile onların altında derinliklerde olan ayrımı,  ancak ‘boyut farkı’ terimi ile karşılanır.

(5) Güç, nitelik değildir. Güç, benzerleri arasında sınıflamadır.Fizikte torf, hız, dayanıklılık, kuvvet terimleri farklı işlevleri ifade eder.Örneğin devletin gücü , otoritesini ele alalım. Şayet halkın desteğini almışsa ya da halkını gelişimini,  bireylerin yetkinleşmesini sağlamışsa veya  salt kendi   güçlü ise    her birinden başka sonuçlar ortaya çıkar. Bir gün insanlık sadece  yol almak için dönen tekerleklerin enerjisini kullanan bineklere   sahip olacak. 

(6) Yumuşuk güç (soft Power),kabu kuvvet dışı etki kurma yöntemi. ABD,1980 yılların sonunda Joseph Nye tarafından ortaya konuşmuş Hak’tan görülme arayışıdır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum