ÖZER ATAÇ

1. Çakra kök alanımızdır, burası korkularımızla beslenir ve bağışıklık sistemimizi bloke eder. Tasavvuf ehlileri bilirler. Üstat, öğrencisi grip olduğunda hastalığını sev dermiş, çünkü çözülüyorsun, biriktirdiğin öfkeler, korkular, endişeler bedeninden atılmak için çözülüyorsun.

Dünyamızda çözülüyor. Kirinden, pasından, biriktirdiği öfkeden çözülüyor. Ateş, hava, su ve toprak ayrı ayrı harekete geçti. Ve şimdi dünya ananın hapşırık tıksırıkları ile büyük çözülmesini izliyoruz. Sen endişe ve kaygı ile besledikçe nefs-i emmareyi yani dengeden uzaklaştıkça, savaştığın şeyin kurbanı oluyorsun. Oysa bu yıl ancak DENGEde olan ayakta kalacak.

Derler ki  4 sayısı Celal’den Cemal’e geçişin kapısıdır. O kapıdan güvenle geçmek için sevgiyi, olanın büyük bilincin bilinci dahilinde olduğunu idrak ederek yürümelisin, erzakın marketten panikle indirdiğin yiyecekler değil, kendi gücün, idrak ve bilincin, dengen, akışın ve aklındır… 

Corona kelime anlamı ile Güneş veya Ay’ın etrafındaki ışık huzmesi demekmiş. Eski İspanyolca da ise Taç veya gücü tek elde tutma anlamında kullanılmış…Taç veya çember.

Taç; kibirdir… Gücü tek elde, kendinde tutmaya çalışanların tahtının simgesi…Kibirden uzaklaş, korkularınla, endişelerinle tıkadığın 1. Çakran köklerinle bağlantını koparırken, virüsten çok daha güçlü şekilde tıkıyor bağışıklık sistemini… Sen korktukça, gözüne perde indikçe bundan beslenenlerin besini oluyorsun sadece, o korkunun sana bir faydası yok.

Corona sınırları çizdi bize…Herkes kendi sınırı içinde artık… Sınırlarımızı anlamalıyız, mesaj burada… Haddini ve sınırlarını bil, sınırsız değilsin diyor bize evrensel kurallar. Büyük dersler yılı 2020… Ne talihsiz bir sene olduğuna değil, neyi değiştirip, fark etmen gerektiğine odaklan! Satürn ve Pluto düet yapıyor gökyüzünde. Yıkıyor ve yeniden inşa ediyor… 

Değişimi sevgiyle kucaklamanın zamanı.