içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Adı Corona

Mikroskoplarin bile göstermekte zorlandığı bir organizma, hayatımızı tehdit ediyor ve aynı zamanda kollarımızdan tutup, ayaklarımızı yerden kesip, hoooop.... içsel bir hesaplaşmaya da mahkum ediyor bizi.

Savaşma gerçeği, sorumluluk duygusu ve varoluş sancısı, insanın içsel hesaplaşmalarının tetikçisidir. İnsan, güvende olma duygusunun sarsıldığı her zeminde savaşçıdır. Oysa bugüne kadar bu denli hissetmiş miydik bir savaşın ortasında olduğumuzu? Cihad-ı Ekber denilen bir savaşı, kendi kendimizle savaşarak kazanmak gibi bir hedefimizin olması gerektiğini, aksi takdirde varlığımızı coronadan daha tehlikeli bir virüsün istilasına mahkum edeceğimizi biliyor muyduk? Allah'ın nimetlerini karşılıksız almalar, güvenliğimizin kerametini kendimizden saymalar, tüm varlığımızla maddeye bel bağlamalar, maddenin doyulmaz hazzından sarhoş bir halde renk renk ışıklı spotlar altında yaşamlar. Bütün bu rahatlığın karşısında hiçbir varlığa borç, minnet duymadan, şükretmeden yan gelip yatmalar. Modernizm akımının baş aktörü kapitalizme aşkla yanmalar, tutuşmalar. Gücümüzü gayrimenkul, para ve benzeri yatırımlardan ibaret saymalar. Asıl gücün Yaradana yakınlığımız, kul olmanın ise en güçlü silahımız olduğuna duyarsız kalmalar. Şimdi kapandığımız evlerimizde sahip olduğumuzu sandığımız hiçbir şeyin bizi güçlü kılmadığı gerçeği ile tanışıyor,  gözle göremediğimiz bir organizmaya "bana dokunma" diye yalvariyoruz. 

 

Kime mi? ADİ CORONA

Toplum olarak sorumluluk duygunuzu rafa kaldıralı ve kendimizi; türlü türlü sorumsuzluklardan sorumlu tutalı, uzun zaman oldu. Önceliğimiz, nefsimizi memnun etmek olunca; sorumsuzluğumuz her alanda kendini gösterdi. Bir de yanına hamur kıvamında, istediğimiz gibi şekillendirebileceğimiz bir ahlak anlayışını da ekleyince, insan olmanın amacından ve anlamından uzaklaştık. Sosyal medyada ahkamlar kestik, yargılar geliştirdik. Karşımızdaki insanın yüzüne füze hızıyla gönderdik. Gıybet mikrobunu kan hücrelerimize enjekte ettik. Günah küfesini yüklendik. Klavye başında vatan kurtardık, siyaset senfonisini üst perdeden çaldık. Belki savaşları, zulmü alkışlamadık ama yeterince de ses çıkarmadık. Çocuklarımıza kalbimizi değil, cüzdanımızı açtık. Bayramlarda tatil beldelerine aktık. Büyüklerimizin ellerinden, küçüklerimizin gözlerinden öpmedik, sarılmadık. Ahhh.... Biz daha neler neler yaptık. Şimdi sorumluluklarımızı sorgulamak zorunda kaldık. Neden mi? ADI CORONA

Bu hayatta varoluşumuzun geçici olduğu düşüncesini aklımıza bile getirmezken, tadına da doymamışken, bir rüyayı gerçekmiş gibi yaşıyorken, nereden geldim nereye gideceğim gibi bir soru ile tanışmamışken, mahşer inancı ve sorumluluklarımızdan sorumlu tutulacağımız o yüce divanı aklımıza bile getirmemişken; rutin yaşamımızın bir anda alt üst olması da neyin nesi?

Ne mi? ADI CORONA

Ama biz; hiç de alışkın değiliz evde kalmaya.

 Sıkı sıkı bağlanmıştık bitmeyecek bir hayata. 

Şimdi ne gerek vardı içsel hesaplaşmaya?

YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum