içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Suyun Önemi Nedir? Kuraklık Riski Ve Önlemler

Su, canlıların yaşaması için en önemli hayati öneme sahip unsurdur. En küçük canlı organizmalardan en büyük canlı varlığa kadar, bütün biyolojik yaşamı ve bütün insan faaliyetlerini ayakta tutan sudur. Dünyamızın %70′ini kaplayan su, bedenimizin de önemli bir kısmını oluşturmaktadır. Ancak yeryüzündeki su kaynaklarının yaklaşık %0.3′ü kullanılabilir ve içilebilir özelliktedir.Kimyasal olarak iki hidrojen ve bir oksijen atomundan oluşmuştur.

Bazı organizmalarda suyun varlığı ,vücut ağırlıklarının % 95  ‘ini meydana getirir. Büyüleyici, zarif ve gizemli bir canlı organizma olan  Denizanası böylesi bir organizmadır.

Yetişkin bir insan vücudunun % 60 kadarı sudur. H.H. Mitchell, Journal of Biological Chemistry 158'e göre beyin ve kalp% 73 sudan oluşur ve akciğerler yaklaşık oran % 83 dir.. Deri % 64 su içerir, kaslar ve böbrekler ise % 79 ve hatta kemiklerde  mevcut su oranı % 31 olmaktadır.


İnsanlar hayatta kalmak için her gün belirli bir miktar su tüketmek zorundadır. Elbette bu yaşa, cinsiyete ve ayrıca diğer garklı faktörlere  göre değişir. Genel olarak, yetişkin bir erkeğin günde yaklaşık 3 litreye  ihtiyacı varken, yetişkin bir dişinin günde yaklaşık 2.2 litreye ihtiyacı vardır. Bu suyun bir kısmı yediğimiz yiyeceklerde bulunduğu için, bir kişinin ihtiyaç duyduğu suyun tamamı içme sıvılarından gelmek zorunda değildir. Vücudun, iç sıcaklığı dengelemek ve hücreleri canlı tutmak gibi birçok temel işlevi yerine getirmek için bol miktarda suya ihtiyacı vardır. Vücudun, iç sıcaklığı dengelemek ve hücreleri canlı tutmak gibi birçok temel işlevi yerine getirmek için bol miktarda suya ihtiyacı vardır.
Genel bir kural olarak, bir kişi yaklaşık 3 gün susuz hayatta kalabilir. Bununla birlikte, bir vücudun ne kadar suya ihtiyacı olduğu ve suyu nasıl kullandığı gibi bazı faktörler bunu etkileyebilir.


Bir kişinin ne kadar suya ihtiyacı olduğunu değiştirebilecek faktörler şunları içerir:
Yaş
Aktivite seviyeleri
Genel sağlık durumu
Boy ve kilo gibi bedensel faktörler
Cinsiyet
Bir kişinin ne yediği, içmesi gereken su miktarını da etkileyebilir. Örneğin meyve, meyve suları veya sebzeler gibi su açısından zengin yiyecekler yiyen bir kişinin tahıl, ekmek ve diğer kuru yiyecekler yiyen biri kadar su içmesi gerekmeyebilir. Bir kişinin içinde bulunduğu çevresel koşullar da vücudunun ne kadar su kullandığını etkileyecektir. Çok sıcak bir iklimde yaşayan bir kişi terleyerek daha fazla su kaybetmesine neden olur. İklim kontrollü bir ortamda bir kişi terlemeyeceği için fazla su kullanmayacaktır. İshali olan veya kusan bir kişinin suya erişimi yoksa, bu sorunları olmayan birine göre çok daha hızlı su kaybeder.

Çok fazla suyun bulunmadığı yerlerde yaşamaya uyum sağlamış hayvanlar, kurak ve aşırı sıcakların olduğu çöl gibi yerlerde hayatta kalmayı bu uyumlar sayesinde başarabiliyorlar. Genellikle bu tip canlılar günün çok sıcak vakitlerini, vücutlarından su kaybını önlemek için gölge yerlede geçiriyorlar. Örneğin bazı böcekler kendilerini toprağa gömerek bunu sağlıyor. Sonuç olarak suyun az bulunduğu bölgelerde susuzluğa dayanabilmek ancak bu uyumlar sayesinde gerçekleşiyor. Yani herhangi bir canlının bütün gün güneş altında kalarak hiç su içmeden canlı kalabilmesi imkansız.
Bunları göz önünde bulundurarak en uzun süre susuzluğa dayanabilen hayvanlara çeşitli örnekler verebiliriz. Örneğin akrepler 3 ay boyunca susuzluğa dayanabilirler. (Akreplerin 12 ay boyunca da açlığa dayanabildikleri belirtilmektedir.) Çöl faresi adı verilen bir hayvanın neredeyse hiç su içmeden yaşadığına dair bilgiler var. Bu hayvan ihtiyacı olan suyu yediği yiyeceklerden sağlıyor.


Koalanın da pek su içmediği biliniyor. Koala ökaliptus yapraklarını sıvı ihtiyacını gidermek için de yiyor. Komodo ejderi adı verilen dev sürüngenler bir buçuk ay boyunca su içmeden yaşayabiliyorlar. Zürafalar ve develer de yaklaşık 3 hafta boyunca susuz kalabiliyorlar. Son olarak biz insanların susuz yaşayabilme süremiz 14 gün (yaklaşık iki hafta).

Dünya nüfusunun %40′ını barındıran 80 ülke şimdiden su sıkıntısı çekmektedir. 1940-1980 yılları arasında su kullanımı iki katına çıkmıştır. Nüfusun hızla artması, buna karşılık su kaynaklarının sabit kalması sebebiyle su ihtiyacı her geçen gün artmaktadır. Dünyadaki mevcut suyun hacmi 141 milyar m3 tür. Bu miktar dünya yüzeyini 3 km. kalınlığında bir  tabaka halinde sarabilecek büyüklüktedir.

Bu suyun % 98′i okyanuslarda ve iç denizlerde bulunmakta, fakat tuzlu olduğu için, içme suyu olarak kullanıma, sulamaya ve endüstriyel kullanıma uygun değildir. Dünyadaki suların ancak %2.5′i tatlı sudur. Bunun da %87′si buzullarda, toprakta, atmosferde, yeraltı sularında bulunur ve kullanılamaz durumdadır.

İnsanoğlu, su ihtiyacını yüzeysel sular ve yeraltı su kaynaklarından temin etmektedir. Tatlı suların en önemli kaynağı yağışlardır. Küresel yıllık yağış 500 bin m3 olup, her yıl yeryüzüne inen yağış aynı miktardadır.

Ülkemizde ise tatlı su kaynakları oldukça sınırlıdır ve ihtiyaca ancak cevap vermektedir. Türkiye’nin kullanılabilir su potansiyeli 110 milyar m3 olup, bunun %16′sı içme ve kullanmada, %72′si tarımsal sulamada, %12′si de sanayide tüketilmektedir.

Kişi başına düşen su kullanımı, toplumun gelişmişlik seviyesiyle doğru orantılıdır. Gelişmiş ülkelerde bu oran oldukça yüksek olmasına rağmen, gelişmekte olan ülkelerde ise düşüktür. (ABD’de 1692 m3, Avrupa’da 726 m3, Afrika’da 244m”tür.)

Dünyanın yıllık yağış ortalaması 1000 mm olup, Türkiye’nin yıllık yağış ortalaması ise 643 mm. dir. Türkiye su kıtlığı çeken ülkeler arasında yer almamakla birlikte, hızlı nüfus artışı, kirlenme ve yıllık yağış ortalamasının dünya ortalamasından düşük olması; mevcut kaynakların daha dikkatli kullanılmasını ve kirlenmeye karşı gerekli tedbirlerin bir an önce alınmasını gerektirmektedir.

 

Ya Su Olmasaydı

Yeryüzünde en bol bulunan maddelerden biridir ve yaşamın temelidir. Eğer su olmasaydı yaşam da olmazdı. Denizler ve okyanuslar yeryüzünün yaklaşık onda yedisini kapla; toprakta, atmosferde ve bütün canlı varlıklarda su vardır. İnsan vücudunun yaklaşık üçte ikisi Sudan Oluşu; ayrıca yiyeceklerin, özelliklede sebze ve meyvelerin büyük bir bölümü de sudur.

Güneşin ısısı deniz suyunun yüzeyinde buharlaşmaya neden olur ve su buharlaşıp öbür mineraller kalır ve bu mineraller altaki suya karışır. Denizlerin buralara dökülen ırmaklardan çok daha tuzlu olmasının sebebi budur.içme sularının kolayca içilebilmesi için de suyun belirli ölçülerde çözünmüş gaz ve mineralleri içeriyor olması gerekir.

Dünyadaki yaşamın varlığı suya bağlıdır. Güneş ısısı suyu buharlaştırır; buharlaşan su, damlacıklardan oluşan bulutlar halinde atmosferde kümelenir. Bu kütleler yeterli bir büyüklüğe ulaşınca yağmur, dolu ya da kar halinde yeryüzüne iner ve yaşamın sürmesini sağlar. Buna yağış denir; suyun toprağa işlemesi de bu süreçte olur. Bitkiler suyu topraktan soğurur ve bunun belirli bir bölümünü terleme denen bir süreç sonucunda tekrar atmosferde bırakır. Buharlaşma, yağış ve terleme su çevrimini oluşturur.

Yağan yağmur ve akan sular yeryüzünü zaman içinde değişikliğe uğratır. Dev barajların yardımıyla suyun bir bölümü denize dökülmeden önce tutulabilir. Bu yapay depolarda toplanan sudan yararlanılarak elektrik üretimi için kullanılan su Türibinleri Çalıştırılabilir, kasaba ve kentlerin su gereksinimi karşılanabilir.

 

Su Hakkında Diğer Bilgiler

Güneş Sistemi’ndeki diğer 63 gök cisminden hiç birinde yaşamın temel şartı olan suyun bulunmadığını biliyor muydunuz? Oysa yeryüzünün büyük bölümü sularla kaplıdır. Okyanuslar ve denizler Dünya yüzeyinin toplam dörtte üçünü meydana getirir. Öte yandan karalarda da sayısız göl ve nehir vardır. Yüksek dağların zirvelerini kaplayan kar ise suyun donmuş halidir. Dünya’daki suyun önemli bir bölümü de gökyüzündedir; bulutların her birinde binlerce, bazen milyonlarca ton su bulunur. Bu suların bir kısmı da zaman zaman damlalar halinde yere iner, yani yağmur olur. Şu an solumakta olduğunuz havanın içinde de mutlaka belirli miktarda su buharı vardır.

Yağmurlar, denizler, nehirler, akarsular, okyanuslar, musluğu açtığınızda akan içilebilir su… İnsanlar suyun varlığına o kadar alışıktırlar ki yeryüzünün büyük bölümünün sularla kaplı olmasının önemini belki de hiç düşünmezler. Oysa su uzayda gerçekten de çok nadir rastlanan bir bileşimdir. Bu nedenle bilinen bütün gök cisimlerinin içinde yalnızca Dünya’da suyun bulunuyor olması, üstelik de bu suların içilebilir nitelikte olması son derece önemli bir konudur. Susuz bir hayatın var olabilmesi mümkün değildir.

Su, hayatın temeli olması için özel olarak tasarlanmış, her türlü fiziksel ve kimyasal özelliği ile hayat için yaratılmış bir maddedir. Yeryüzündeki milyonlarca çeşit canlı su sayesinde hayatlarını sürdürür, yaşam için gerekli olan dengeler de suyun varlığı sayesinde devamlılığını korur.

Hidroloji ve su kaynaklarına bir bütün halinde baktığımızda, yani bugünkü iklim hidroloji ve su kaynakları açısından, Türkiye orta ve ortanın biraz altında su varlığına sahip bir ülke. Kurak Afrika ülkeleri gibi değiliz ama su zengini de değiliz. OECD Avrupa Birliği üyesi ülkelerle karşılaştırdığımızda, yaklaşık 1500 metreküp/yıl kişi başına düşen bir su varlığımız söz konusu. Bu hem OECD'nin hem de Avrupa Birliği'nin ortalamalarının altında. Evet, Afrika'dan yüksek ama yine bu kapsamda gelecek iklim değişikliklerini, Türkiye ve bölgesinde gelecekteki yağış hidroloji, su kaynaklarını dikkate aldığımızda, bugünkü kişi başına su tüketim kapasitesinin önümüzdeki yıllarda, özellikle 2040'lara 50'lere geldiğimizde çok daha da düşeceğini söyleyebiliriz. Bunun üstüne nüfus artışı, tarım, kentleşme, yeraltı su kaynaklarının çekilmesi, kar yağışlarının azalması, bütün bunları eklediğimizde bugünkü 1500 metreküp/yıllık kişi su tüketiminin 1000 metreküplere düşebileceğini söylemek mümkün. Bu durum, zaten su zengini olmayan, hatta su kıtlığı düzeyine yakın diyebileceğimiz ülkemizi artık şiddetli su kıtlığı ya da su stresi çeken bir ülke durumuna sokabilecek.

 

Acil Önlemler:

Yeryüzündeki suyun %97’si deniz suyundan, %2.1’i buzlardan, %0.6’sı yer altı suyundan ve %0.1’i göllerden, akarsulardan ve atmosferdeki su buharından oluşmaktadır. Göl, baraj, akarsu ve yeraltı suyu gibi temiz su kaynaklarının korunması, kuraklığın etkisinin azaltılması, kirletici kaynakların azaltılması ve iyileştirilmesi ; bu kaynakların evde, işyerinde, tarımda ve sanayide akıllı kullanılmasına bağlıdır. Sularımızı verimli ve doğru kullanmak geleceğimizi korumaktır. Su tasarrufu, suya olan talebi azaltmak için en uygun maliyetli ve en çevreci yoldur. Bu, malzemelerin ömrünü uzatır ve gölleri, barajları, akarsuları ve yeraltı suları gibi kaynakları korur. Daha az su kullanıldığında kanalizasyon sistemlerinden arıtma tesislerine daha az baskı oluşur ve atık su arıtma tesisi maliyeti azalır. Suyu verimli kullanmak enerji tasarrufu sağlar. Şehirlerde kullanılan toplam enerjinin % 2-3'ü içme suyunu pompalamada ve atıksuyu arıtmada kullanılmaktadır. Su en temel ihtiyaç maddelerimizden biridir. Susuz hayat olmaz. Dünya Sağlık Örgütü'ne göre (WHO), temel ihtiyaçları karşılamak için günde en az 25 litre suya ihtiyaç var. Sularımızı kirletmeden kullanalım. İklim değişikliğinin en büyük negatif etkisi, su kaynakları üzerine oluşacaktır. Su kaynaklarının korunması ile 3 ilgili herkesin yapacağı bir şeyler olduğunu unutmayalım. Bir damla suyu dahi boşa akıtmaktan kaçınmalıyız.

Gelişmiş ülkelerde 20 yıl önce su tüketimi 250 litre/kişi/gün iken bugün yeni su tasarruflu teknolojik ekipmanlar kullanarak 130 litre/kişi/gün’e düşürülmüştür. Tuna havzasındaki AB üye ülkelerinde mevcut su tüketimi son yıllarda düşmektedir ve şu anda üye devletlerde tüketim100-150 litre/kişi/gün aralığındadır, Slovakya, Çek Cumhuriyeti ve Macaristan ise halihazırda 100 litre/kişi/günün altındadır. Gelişmiş ülkeler, kullanmadan koruma metodunu esas aldılar. Ev ve işyerlerinden kişi başına 130 litre/gün ve altında su tüketimi için su fiyatlandırılması kademeli ve makul olmalıdır.Japonya’da evlerde ve sanayide lavobalarda temizlik amaçlı kullanılan sular tuvalet sifon rezervuarı ile bağlantlı olarak kullanılmaktadır.Hatta bu kullanımın zaruri olması yönünde kanuni ve hukuksal çalışmalar yapıldığını bilmekteyiz.

Ancak kişi başına günde 130 litre’den fazla su tüketen konut ve işyerinde su tarifeleri kademeli olarak arttırılmalıdır. Vatandaşlara su israfının önüne geçecek su tarifesi uygulamaları konmalıdır. Ortalamanın üzerinde su tüketenlerden kademeli bedellerde tahsilat gerçekleştirilmelidir. Verimli (tasarruflu) su kullanıldığında su faturası daha az gelecektir. Böylece su pompalarının enerji tüketimi daha az olacak, atıksu arıtma tesisine gelen suyun debisi düşecek ve arıtma tesisi işletme maliyeti azalacaktır.

Evlerde su %35 banyoda, %30 tuvalette, %20 çamaşır ve bulaşık yıkamada, %10 yemek pişirme ve içme suyu ve %5 temizlik amacı ile kullanılmaktadır. Evlerdeki veya işyerlerindeki bir musluk veya rezervuar saniyede bir damla su sızdırıyorsa; yılda en az 12.500 litre su israf ediliyor demektir. Su sızdıran musluk ve rezervuarlar tamir edilmelidir.

Suyu kullanmadığınız zaman en az iki saatlik bir süre öncesinde ve sonrasında su sayacını okuyarak su sızıntılarını kontrol edebilirsiniz.

Okullarda, resmi kurumlarda ve ibadethanelerde su kayıplarının ve kullanımının minimize edilmesi için çalışmalar yapılmalıdır. Su sızıntıları izlenmeli ve gerekli önlemler alınmalıdır. Boşa su akıtılmamalıdır. Klasik musluklar, sensörlü, havalandırıcılı, düşük akımlı az su tüketen musluklarla değiştirilmelidir. Okullarda öğrencilerin az su tüketimi ile ilgili eğitimler verilmelidir. Su sızıntılarının okul idaresine bildirilmesi istenmelidir. Bu konuyla ilgili ayrı bir çalışma yapılmalıdır

Ülkemizde özellikle tarımda salma (vahşi) sulamaya son verilmeli ve basınçlı sulamaya geçilmelidir. Bu konuda seferberlik ilan edilmelidir. Hükümetimizin hazırladığı sulama ile ilgili program daha çok tarım faaliyetlerinde uygulamaya konmalıdır. Bu konuda eksiklikler varsa giderilmelidir. Vahşi sulama ile toprakların tuzlaştırıldığı unutulmamalıdır.

Cami ve evlerde su ile abdest almak yerine  gerekirse ‘Teyemmüm’ kuru sistem abdest alımına teşvik yapılmalıdır.

Bir tuvaletteki su kullanımını azaltmanın en basit yolu yıkama hacmini azaltmaktır. Tuvaletlerin klasik rezervuarının su depolama kapasitesi 16 litredir. 4 kişilik bir aile, her bir kişinin 2 defa kullandığı varsayılarak, 16 litrelik tuvalet rezervuarı ile ayda tuvalette 3.840 litre su tüketir. Suyu israf eden bu tuvalet rezervuarları mutlaka değiştirilmelidir. Bunun yerine yıkama başına 4 litrelik ultra düşük tuvalet rezervuar ile hem tuvaleti temizlemek hem de su tüketimini ayda 960-1.200 litreye düşürmek, yılda 34.560 litre su tasarruf etmek ve tuvaletlerde su tüketimini %75 azaltmak 10 mümkündür.Helâ taşlarında kullanılacak rezervuar sistemlerinde ise rezervuarın 5 litre su akıtacak şekilde ayarlanması gereklidir.

Banyo yaparken küvet doldurmak yerine duş alarak su tüketimini %25 azaltabilirsiniz. Duş alarak 40-60 litre su tüketirken, küvet ile banyo yaparak 120-150 litre gibi bir su tüketimi söz konusu olacaktır. Ortalama 4-5 dakikalık duş harika bir hedeftir. Böylece duş başına 55 litre su tasarruf edebilirsiniz. Hatta büyük  ve uygun leğenler içinde duş suyunun toplanılarak tuvaletlerde kullanımları da mümkündür. Daha az su tüketen eko-duş başlıkları teknolojisi geliştirilmeli ve yaygınlaştırılması sağlanmalıdır.Hatta geçmişde kullanılan ‘Kurna’ sistemleri suyun banyoda ekonomik kullanımı için günümüz koşullarında çık akılcı gözükmektedir.

Diş fırçalama ortalama 3 dakika süre alır. Eğer musluk açık bırakılırsa her fırçalama esnasında ortalama 15 litre suyu israf etmiş olursunuz. Günde iki defa diş fırçalanırsa yılda 10.950 litre su tüketirsiniz. 1 yıl boyunca, günde 2 kez, 3 dakika suyu kapatmadan dişlerinizi fırçaladığınızda, bir ailenin 2 yıllık mutfak suyu ihtiyacını boşa akıtmış oluyorsunuz. Eğer dişinizi fırçalarken diş fırçanızı bir bardak su içinde çalkalarsanız; yılda 9.100 litre su tasarrufu yaparsınız veya debisi 1.8- 4.5 litre/dakika olan havalandırıcılı düşük akımlı musluk kullanarak su tüketimini azaltabilirsiniz. Havalandırıcılı düşük akımlı armatür teknolojisi geliştirilmeli ve kullanılması yaygınlaştırılmalıdır.

Dişlerinizi fırçalarken, tıraş olurken ve yüzünüzü sabunlarken musluğu kapalı tutarak, günde 15-35 litre su tasarruf edebilirsiniz. 14 Tıraş makinesini veya tıraş bıçağını bir bardak su içinde durulayabilirsiniz/temizleyebilirsiniz. Böylece her tıraşta 11 litre su tasarrufu yapabilirsiniz. Diş fırçaladıktan, tıraş olduktan ve elinizi yıkadıktan sonra oluşan gri suyu rezervuarda depolayıp tuvalet temizlemek için kullanabilir.

Mutfakta tüketilen su miktarı, evde tüketilen toplam suyun %10'unu oluşturmaktadır. Bulaşıkları elinizle yıkarken önce kaba kiri fırça ile çıkartınız. Leğene ılık/soğuk suyu ve deterjanı koyup deterjanı da köpürtünüz ve musluğu yavaşça açıp kapları hızlıca yıkayınız. Sonra aynı leğene temiz ılık/soğuk su koyarak temizlenmiş kaplarınızı çalkalayınız. Direkt akan musluk suyu ile kaplarınızı durulamayınız. Böylece günde, 30-60 litre su tasarruf edilmiş olur. Bulaşıklarınızı elle veya bulaşık makinesinde yıkamadan önce su dolu leğende ıslatınız ve kirleri yumuşatınız. Bulaşıklarınızı akar musluk suyu ile yıkamayınız. Derin ve geniş bir kap içindeki su ve deterjan yardımı ile bulaşıkların kirlerini çıkardıktan sonra musluğu yavaşça açın ve çalkalama, durulama yapın.

Klasik çamaşır ve bulaşık makineleri bir defada ortalama 40 litre su tüketirler. Çamaşır ve bulaşık makinesini tam dolumda çalıştırınız. Çamaşır makinesini çalıştırırken kısa programları tercih edebiliriz. Çamaşır ve bulaşık makinesini tam veya yarı dolu halde çalıştırdığınız zamanda da aynı miktar su ve elektrik tüketirsiniz. Su ve elektrik israfını önleyiniz

Aracınızı otomatik durdurmalı başlıklı hortumla yıkatırsanız, her seferinde 40 litre suyu tasarruf edersiniz. Belediyeler araç yıkama yerlerinde gerekli denetimleri yaparak, az su tüketecek ekipmanlara ve donanıma sahip olmayan yerleri öncelikle uyarmalı, gereğini yapmayanlar hakkında yasal işlem yapmalıdır. Araç yıkama yerlerinde kullanılan suyun bedeli yüksek olmalıdır. Araç yıkama yerlerinde yıkama suyu ön arıtmaya tabi tutularak, araç yıkamada tekrar kullanılmalıdır. Bu sistem mutlaka yaygınlaştırılmalıdır. Araç yıkama yerlerinde öncelikli olarak arıtılmış atıksuların kullanılması teşvik edilmelidir.

 

Yağmur Sularının Kullanım Alanları

Özellikle hava limanlarında, askeri bölgelerde, stadyumlarda, turistik tesislerde ve çatı alanı yeterince büyük olan binalarda yağmur sularının toplanarak, basit arıtma işlemlerinden geçirilip kullanıma sunulması binalarda su korunumu için alınabilecek önemli bir önlemdir. Genelde yağmur suyunun yarısı buharlaşırken, diğer yarısı ya yeraltı sularına karışır ya da ırmaklara karışır.  Yerleşimlerde yağmur suyunu evsel kullanımlarla değerlendirmek, yağmur suyu hacminin ve dolayısıyla taşıyacağı risk ve dezavantajının yaklaşık %30 dolaylarında azaltılmasını mümkün kılmaktadır. Bu suların Avrupa ülkelerinde kullanımı, AB 76/160/EEC sayılı Yüzme Suyu Yönetmeliği’nin hükümlerine uygun olarak gerçekleştirilmektedir.

Yağmur suları ve kanalizasyon hatları kesinlikle farklı olup yağmur suları modern sistemlerde toplanıp değerlendirilmelidir.

Genel Mali Bütçe hazırlanırken kesinlikle ‘Su Bütçe ve Planlamasının ‘ da ivedi yapılması gerekir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum