Maalesef güzel ülkemin esas gündemi 'üretim eksenli hakkaniyetli ve liyakat esaslı' bir planlama olması gerekirken, gündemlerimiz gereksiz tartışmalara boğuluyor;

1. Tv haberlerinde geçen 'Çinekop Balığı' ifadesi çok yanlış olup, bahsi geçen balık ancak 'Lüfer yavrusudur. Ve hiç bir denize kıyısı olan ülkelerde bir balık türünün yavrularına farklı bir isim verilmez. Bizde ise; 10 cm'lik lüfer yavrusuna 'Defne', 15 cm'lik Çinekop, 4-5 adeti 1 kg olanlarına 'Lüfer', tanesi 1 kg 'ın üzerindekilere 'Kofana' ve daha büyüklerine '120 cm' civarındakiler sırtı kara denilmektedir.

Çipura Balığı yavrusuna Lidaki,

İstavrit balığı yavrusuna 'Kıraça',

Levrek balığı yavrusuna ise 'İspendek' denir.

Kesinlikle bu yavru balıkların avı önlenmiyor ve satışı yasaklanmıyor!

2. Kara hayvanlarında da durum pek farklı değil;

Henüz kırmızı kas  yapısı normal Etsi bir görüntüye sahip olmayıp süt emmesi devam eden 4-5 aylık yavru oğlak ve 'süt kuzu'lar acımasızca kesilmekte ve insanlarımız 'zevkle' karnivoristik bir yaklaşımla yemektedirler 

3. Aralarındaki ideal ve kozalak üretimi için gerekli mesafe en az 10 m olması gerekirken Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından özellikle şehirlerarası yol kenarlarında by fidanların aralarındaki mesafeler maalesef 2m ile 5m aralığında olmaktadır. Bu ise dalların zamanla çok yoğun üst üste gelmesiyle 'Güneş ışığı' ndan yararlanamayıp fotosentez yetersizlği sonucu 'kozalak ' üretimi olmamaktadır .

Bergama-Kozak 'da maalesef bir hastalık sebebiyle de verim yılda yaklaşık 2.0000 Tondan 200 Ton'a kadar da düşmüştür. Şu an künnar  ismiyle sayılan 'çam fıstık' içinin kilosu 700-800 TL arası bir Fiat ile satılmaktadır.

Yani; Liyakat ve bu ülke sevdalısı olmak çok ama çok önemli.Yazımın yankı bulması umuduyla...