içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

AB’ye Türkiye’den önce giren türkü

Sen yıllardır Avrupa Birliği’ne girmek için uğraş, elin gavurunun isteği üzerine fasıldan fasıla geç ama bir türkü daha doğrusu bir “Acem Kızı” senden yıllar önce bu işi başarsın. Olacak iş mi bu a dostlar!

 

Avrupa kurban olsun kara kaşına

İngiliz, Fransız değmez döşüne

Amerika, Belçika düşmüş peşine

Bir de Alman kurban bil Acem kızı

Severek dinlediğimiz “Acem Kızı” türküsünün bilinmeyen üçüncü kıtası meğer bu şekildeymiş. Yani meşhur türkümüz bu bölümüyle Avrupa Birliği’ne yıllar önce girmiş.

Bu hikayeyi ilk defa THM sanatçısı, araştırmacı-yazar Bayram Bilge Tokel’in Ülke TV’de canlı olarak sunduğu “Salkım Söğüt” isimli türkü programında duymuştum. İki saat süren canlı yayının sonlarında üstad Neşet Ertaş’la ilgili bir anısını anlatan Tokel, bir konser çıkışında “üstad, Acem kızı’nı gençliğindeki gibi okuyamadın” diyenlere “getirin gençliğimdeki o Acem kızını, o zamanki gibi okuyayım” dediğini nakletmişti.

Bu türkünün pek bilinmeyen üçüncü bir kıtası olduğunu söyleyen B. Bilge Tokel “aslında Acem kızı bu bölümüyle Avrupa Birliği’ne yıllar önce girdi” demiş ve bu türküyü o dörtlüğüyle birlikte seslendirmişti.

Sözleri Karslı Aşık Canani’ye ya da Selli Yusuf’a, bestesi de Neşet Ertaş’a ait olan bu güzel türkünün ancak şu iki kıtası TRT repertuarına kayıtlı.

 

Çırpınıp da Şanova’ya çıkınca

Eğlen Şanova’da kal Acem Kızı

Uğrun uğrun kaş altından bakarken

Can telef ediyor gül Acem Kızı

 

Seni seven oğlan neylesin malı

Yumdukça gözünden döker mercanı

Burnu fındık ağzı kahve fincanı

Şeker mi şerbet mi bal Acem Kızı

 

Avrupa kokan üçüncü kıtasının hikayesini Bayram Bilge Tokel “Neşet Ertaş Kitabı” isimli eserinde anlatıyor. Bu bölümde Tokel, Ertaş’a soruyor:

“Bir de şu ünlü’ Acem Kızının hikayesini dinleyelim sizden. Selli Yusuf’un Acem Kızı’na, Avrupaların, Amerikaların kurban olması hikayesini…”

Ertaş cevap veriyor:

“Ben çok küçük yaşta şiirler yazardım kendi kendime. Bazı şiirleri pazarlarda satan tellallardan alır, türküler yapardım. Bunun bir örneği Zahide’dir. Çiçekdağı’nda, oralarda uzun bir şiir olarak elime geçti. Acem Kızı da böyle bir şansa sahip. Bu da bizim Selli Yusuf’tan duyulan dörtlüklerdir. İki dörtlüğünü ben kendime göre havalandırdım önce. Böylece 45’lik plağa okudum. Benim biliyorsunuz Fransa’da, Belçika’da kız kardeşlerim var. Almanya’da biraderim var. Arada bunları görmeye gelirdim. Biraz da içtiğimiz sıralar bir meyhaneye gittik. Burada böyle yerlere sırf erkekler değil kızlar da gelip gidiyor. Oturuyoruz bir yerde, bir ara baktım ki, kapıdan şah gibi bir kız girdi içeriye. Bütün millet de ona baktı. Yanında kızları olanlar da baktı. Yalnız ben değildim. O havayla barmene oturdu. Tabii yanına gelenler oldu, kendine bir içki söyledi, sağına soluna gelenler oldu, ama kimsenin yüzüne bakmadı, keyfine baktı. Böyle bir havanın bizi etkilememesi mümkün değil. Zaten anadan doğma güzele aşığız. Güzel kim, insan. Eee insanın güzeli erkeğe göre bir kız, kıza göre bir erkektir. Ben Acem Kızı’nı çalarken iki dörtlüğe arada bir dörtlük de ben takmış oldum. Ne Acem Kızının benden haberi var, ne benim ondan. Acem Kızı işte kimi Ayşe, kimi Fatma ad takmadım. Dünyaya insan gelip de aşık olmadım diyen yalan söyler. Ne var ki bu aşkın aptallığını biz yapıyoruz. Aptallık değil, aşkı biz yüreğimizde taşıyoruz”

“Bozkırın Tezenesi” merhum Neşet Ertaş üstadı bu vesileyle rahmetle anıyor, sizleri bu bilinmeyen üçüncü kıtanın da yer aldığı türküsüyle başbaşa bırakıyorum.

http://alkislarlayasiyorum.com/icerik/156015/neset-ertas-acem-kizi               

YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum