içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

“Fincanın Etrafı”nı Keşfettiğim Gece

Hep şarkıların hikâyesini anlatacak değilim ya! Bu defa, çok sevdiğim türkülerden birinin beni götürdüğü yere sizleri davet edecek; o güzel, o şiirsel anları yaşatmaya çalışacağım.

 

Ankara yıllarım... 2005 baharı olmalı. Çok sevdiğim hemşehrim, şivesiyle hareketleriyle tam bir “Zülüfkeli” olan Cem Karaduman’ın bekâr evine davetliyim. Cem’i Kayseri’den tanıyorum. Hemşehrilerimizden Süleyman Çetin, Adem Türedi ve Yılmaz Karaçalık’ın da geleceğini öğreniyorum. Çok heyecanlıyım. Zira Silifke’nin yetiştirdiği en büyük ses ve saz sanatçılarından Bedri Koçak gecemizin şeref misafiri olacak.

 

Cem o dönemde bekâr. Kolej, Libya Caddesi Sivas Yurdunun yanında kiraladığı mütevazı bir evde yaşıyor. Hep birlikte, Allah ne verdiyse karnımızı doyuruyor ve sıra çaylara geldiğinde musiki faslına geçiyoruz. 2012 yılında Silifke Çatak Köyündeki evinde kanserden vefat eden TRT sanatçısı Koçak,  sazını ve sesini konuşturmaya başlıyor.

 

Hepimiz, memleketimiz Silifke’yi özlemişiz. Rahmetli Koçak da bu çok özel konserine “İndim geldim Silifke’den buraya” türkümüzle başlıyor. Seçtiği türkünün sözleri çok anlamlı... Silifke’den çıkıp, gurbet ellerde geçim derdinde olan insanlarız. Mutlu oluyor, iyice keyifleniyoruz. Silifke’nin meşhur türküleri küçük odada sırayla arz-ı endam ederek mutluluğumuza mutluluk katıyor, bazen hüzünlendirip, bazen coşturuyorlar.

 

Sanatçımız kısa bir dinlenmeden sonra ikinci bölümde istek türkülerine yer veriyor. İlk istek türküsünü kim talep ediyor bilmiyorum ama “Fincanın etrafı yeşil” olduğuna eminim. Daha önce dinlediğim ama sözlerini tam bilmediğim, Celal Güzelses’in derlediği bu güzel Diyarbakır türküsüne işte o gece sevdalanıyorum. Belki Bedri Abi’nin o tatlı, o içli sesi, belki odadaki hemşehrilerimin sıcakkanlılığı, türküyü bambaşka boyutlara taşıyor. Kısacası, “Fincanın etrafı”nı ben asıl o gece keşfediyorum. Sözlerini iyice ezberleyip, hafızama nakşediyor ve her fırsatta söylemeye çalışıyorum.

 

İzmir’de yıllardır birlikte olduğumuz, çok sevdiğim ağabeyim Şahin Uygun’un büyük kızı Zeynep Merve’nin 2012 yazında Diyarbakır Gazi Köşkü’nde yapılan muhteşem düğününde o güzelim türküyü bu defa asli vatanında, yöre sanatçılarından dinleme zevkine kavuşuyorum. Mehtaplı bir gecede, On Gözlü Köprü’nün altından nazlı nazlı akan Dicle Hevsel bahçelerini sularken dinlediğim bu türkü kendini bana daha da sevdiriyor.

Bu muhteşem türküyü her dinlediğimde veya aklıma gelip söylediğimde, kendimi önce Başkent Ankara’daki bir bekâr evinde, sonra da çocukluğumun geçtiği kadim şehir Diyarbakır’da, Gazi Köşkü’nden Kırklar Dağı’na bakarken buluyorum.

 

Fincanın etrafı yeşil aman aman

At kolun, kolların boynumdan aşır

Serhoşum, dilim dolaşır aman aman

 

Aman kız, canım kız, öldürdün beni

El ettin, göz ettin, mahvettin beni

 

Fincanın etrafı sarı aman aman

Ağlarım, sızlarım ben zarı zarı

Elimden aldılar yari aman aman

 

Aman kız, canım kız, öldürdün beni

El ettin, göz ettin, mahvettin beni

YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum