içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Hadi Oradan...

Ortaokul yıllarında fen derslerini severdim, deneyler ve projeler yapmak beni hep heyecanlandırırdı. Çocuksun ve projeler üretiyorsun; projenle baş başasın, hayalde senin projede, git gidebildiğin yere kadar.

Bir gün derste çok sevdiğim bir arkadaşım "Ulaşım ve nakliye için deniz altından borular yardımıyla bir yerden bir yere hatlar kurulup taşıma sağlanabilir. Böylelikle zamandan ve masraftan tasarruf edilebir." diyerek bir proje yapmak istediğini söylemişti. Fen hocamız "Böyle saçma sapan şeyler nerden aklına geliyor?" diyerek sınıfın ortasında arkadaşımı azarladı. "Neden saçma olduğunu" söyleseydi muhakkak ki daha destekleyici olur, fikrine saygı duyulduğu için arkadaşımda mahçup olmazdı.

Acaba fen öğretmenim denizin altından yapılan tünelleri gördüğünde ne hissediyordur? Arkadaşım tam bir savaşçıydı. Hiç bir zaman bu tip olaylara takılı kalmadı, hayallerine kimsenin yol kesici olmasına ve dayatmalara hiçbir zaman müsade etmedi, her zaman hak bildiği yolda ilerledi.

Okumayı sevmek ama okumayı, bir şeyler öğrenip birşeyler üretebilmek için sevmek gerekir. Bilgiyi hammadde olarak görüp, tefekür ederek akıl, mantık, vicdan, süzgecinde geçirip, hayallerimizle yeni bilgiler üretip, ötelere hep ötelere koşmak gerekir.

Hayaller hedefleri, hedefler adımları, seçtiğimiz hedef ve adımlar ise varılacak yeri belirler. Eğitim ve öğretim her yaşta önemli. Medeniyetimizin öncülüğünde uygarlık kuranlar, köle efendi sistemlerinde barbarlık ve zalimlikleriyle insanların ahını, hakkını, emeğini, bilgisini, canını, malını, düşüncelerini, hayallerini çalmanın verdiği açgözlülükle güce tapıyorlar.

Gazze'deki soykırımda herkes daha yakından tanıma fırsatı buldu bu zalimleri. Bunlar, insanları sömürebilmek adına kendileri dışındakilerin düşünebilmelerini istemezler. Bu nedenle düşünme, akletme, hayal kurma, tefekkür etme hürriyetlerinin engellenmesi için ellerinden geleni yapar, her yolu denerler; dizi filmler, çizgi filmler, oyunlar, sanal platformlar, eğitim, çeşitli dernek ve vakıflar, medya, yiyecek, giyim, ilaç, eğitim ve daha niceleri. Ama her daim tüm zamanların en etkili silahı, uydurulmuş dinler olmuştur. Hedef ise insanları düşünmeyen, akletmeyen, sadece sunulanı öğrenip itaat eden, sınırları zorlamayan, sistemlerinin içinde savaşmayan, karşı koymayan bireyler haline getirmek.

Diğer kuvvetli silahları ise eğitim ve öğretim. Bunun için her ülkeye biçilen görevlere göre eğitim ve öğretim modelleri hazırlıyorlar. Her detay düşünülen bu modellerde sloganlar çok önemli, ilkokul fişlerinde bile. Geçmişte Japonya'da "Yaşamak için üreteceksin." İngiltere'de "Geçmişini bilmeyen geleceğini tayin edemez.", Almanya'da "Üretim ve yaşam disiplinle başlar.",  Bizde de "Ali ata bak." idi. Yani geçmişte bize biçilen görev " Ata bakmak"mış. günümüzde bu hırsızların paylaşım kavgaları bittiğinde kendi aralarında kime ne rol verildiğini ikokul fişlerinden anlarız. Biz ise Allah'ın izniyle kendi tarihimizi kendimiz yazarız. Yazdık, yazıyoruz ve yazacağız inşAllah. "Ata bakmış"  Hadi ordan! Hadi ordan!

Hayaller, hedefler ve yol seçiminde; kahramanlar ve arkadaşlar çok önemli, hayaller ve hedeflerin oluşumunda çok etkili. Kişi sevdiğiyle yan yana olur ve aynı yolda yürür. "Hakiki Kahramanlar" örneklikleriyle; hayata dokunabilen, yaşamış veya yaşayan, yaptıkları ve eserleriyle her daim bizle olan, yolun başında, ayrımında veya dönemecinde veya yolun her hangi bir durağında belki de uçurumun eşiğinde tutunabilmemize, yolunumuzun aydınlanmasına yardımcı olurlar. Yaşadıkları, yazdıkları veya yaptıklarıyla kendi hayallerimizin oluşmasına ve kendi hikayemizi yazmamıza vesile olurlar. Bu nedenle çocuklarımızın "Hakiki Kahramanlarımızı" bilmesi bizler ve gelecek nesiller için, geleceğimizin inşası için hayati önemdedir. Aksi halde ninja kaplumbağalarından pizzayı, pinokyodan yalanı, sindrelladan zehirli elmayı, uyuyan prensesten bir öpücüğün her şeyi değiştireceği yalanını, barbieden alabildiğince tüketici olmayı öğrenirler. Başkalarının kurguladıkları filmlerde, başkalarını hayallerininin izleyicisi veya figuranı olurlar.

Bir konuya netlik kazandırmada fayda var. Burası dinlenme yani "dünya tatil köyü" değil, burası çalışma yeri; hem dünya için hem de ahiret için. Buradan biriktirdiğiniz sermayeye göre ahirette değerlendirileceğiz. Yani varışa gelindi mi kimsenin geriye dönüp hatalarını düzeltme şansı yok. Doğru tercihler ya kurtuluşa vesile veya kaybetmeye. Güce tapanlar,  bir nevi taş , kağıt, makas  oyununda ALLAH'ın verdiği nefesle yaşayıp, yarattıklarını sanki mallarıymış gibi paylaşım yapıp, bir nefeslik canlarıyla ilahlık peşinde koşarken, asıl büyük kavgayı kaybettiklerinden bihaber yaşarlar.

Güç'müş! Asıl büyük kavganın içerde olduğunu bilmeden yaşayanların ibretlik hali...Ramazan'da bir ay tutulan oruç destekleyici ama yanlış anlaşılmamalı, nefsin orucu on iki ay. Marifet bu orucu tutup ahirette iftarı açabilmek. Maksat okumaksa herşeyin söylenmesine de gerek yok. Hayaliniz her ne olursa olsun, yolunuz Hâk, hedefiniz hayalinizin ulaşabileceği en son nokta olsun. HAYIRLI RAMAZANLAR...

 

Enbiya 16 "Biz gökleri,yeri ve bunlar arasındakileri oyun olsun diye yaratmadık."

Toplumun genelinin neler döndüğünden haberi yoktur, hatta haberi olmadığından dahi habersizdir.    Naom CHOMSKY

"Tanrı, iradesini hakim kılmak için yeryüzündeki iyi insanları kullanır; Yeryüzündeki kötü insanlar ise kendi iradelerini hakim kılmak için Tanrıyı kullanırlar"  Giordano BRUNO

Düşünmeyi öğrenebilmiş hiç kimse, bir şeye körü körüne inanmaz.   Lev TOLSTOY

Evrende en büyük ziyan, sorgulama yeteneğini yitirmiş bir beyindir.   Albert EİNSTEİN

Hayal kurma kabiliyeti ve zekâyı dumura uğratan bir eğitim ve öğretim sistemi, lokomatif değil, vagon yetiştirir!   İsmail Hakkı AYDIN

Bilgi, "İNSAN" olanda hikmet, olmayanda kuvvettir!   İsmail Hakkı AYDIN

YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum