içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

İnsan Devleti

Sene 2010 Unesco'nun bir toplantısı için yurt dışındaydım.Topantıya katılanlar arasında Nobel ödülü almış bilim adamlarının yanısıra küresel çapta isimler de vardı.Yapılan oturumlarda konuşmacılardan biri Mars'da yerleşim yerleri, koloniler kurulacağını ilk orada duymuştum. Dünya dururken Mars'a gitmek neyin nesi diye düşündüm, huzur için mi, mutlukluk için mi, barış için mi? Kendi kendime "dünyayı kana, gözyaşına buladınız" şimdi sıra Mars'tamı. Eğer içiniz, düşünceleriniz ve eliniz pis ise ancak gittiğiniz yeri de bıraktığınız yer gibi yapar sonra ver elini Jüpiter...Çözüm yer değişikliği değil, kendimizi değiştirip güzelleştirmemizdir...

9. yüzyılın ikinci yarısından sonra Anadolu'ya göç etmeye başlayan Türkler, Sultan Alparslan liderliğinde 1071 Malazgirt savaşı galibiyetiyle Anadolu'yu yurt edinmeye başladılar.Türk hükümdarları bir çok konuda mahir yetiştirildikleri için ilime, bilime ve alime son derece önem verirlerdi. Hz. Muhammmed sav dediği gibi "Ben, ancak güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim" hadisi şerifinde belirtildiği üzere İslamın tüm kural ve kaidelerinin bilinmesinin kişi için yeterli olmayıp, bu kuralların kişinin iç alemine dokunup burayı temizleyip güzelleştimesi bu sayede kişilerin güzel ahlak sahibi olmaları hedeflenmektedir. Türk hükümdarlarının bir yandan cihad edip devleti yönetirken diğer yandan toplumun dini, sosyal ve ahlaki yapısını düşünerek alimlerin Anadolu'ya gelmesi için imkan hazırlamalarındaki sebep buydu.

Yesevi geleneğinden Yunus Emre ekolüne kadar, Mevlâna, Hacı Bektaş Veli, Muhiddini İbni Arabi ve daha nice "Gönül Sultanı"da dediğimiz bu mutasavvuf alimler Anadolu irfanının önemli kaynaklarıdır. Bu değerli insanlar, Anadolunun çeşitli yerlerine yerleşirken onlara yakın olmak isteyen halk da onların bulundukları yerin etrafında şehirleşmeye önem vermişlerdir. Onlara hayata dair her konuda danışmış "güzel ahlaka" uygun şekilde gerek aile, gerek çocuk yetiştime, gerek sosyal yaşam, gerek ticaret gibi bir çok konuda danışarak, yaşayışlarına, sözlerine, yazılarına dökmüşlerdir. Bu irfan denizinde iç alemlerine dönüp "insan olmuşlar, insanlığı yaşatmışlardır." Anadolu irfanı, Anadolu'nun İslamlaştırılması, vatan haline getirilmesine katkıda bulunmuş hayatı ve insanlığı, bilgi, ahlaki bir bütünlük içinde ele almıştır. Bu değerli insanların sergilemiş oldukları davranış ve kullandıkları dil, ahilik kültürü, irfan medeniyetini beslemiş ve günümüze kadar taşımıştır!

Güneydoğu Anadolu'da doğum olduğu zaman kutlama için "hedik" denilen bir yemek yapılır. Nohut ve buğdaydan yapılan bu yemekte bile Anadolu irfanını görmek mümkündür. Her bütçeye uygun olduğu için herkes bu ikramda bulunabilir ve kimse onun ikramı daha fazla benimkisi az deyip eksiklik duymaz, mahçup olmaz. Az masraflı bir ikram olduğu için herkes durumuna göre kurban kesmeye imkan bulur ve ihtiyaç sahibi ailelere dağıtır. Bu doğum herkesi mutlu eder ve sevindirir. Bebek hayır dualarıyla hayat yolculuğuna başlar. Şimdilerde malesef gösterişe ve israfa yönelik "baby shower" yapılıyor. Anadolu irfanın arkasında "güzel ahlak" var. Kıymetini bilmeli çağdaş denilen ve siyonistlerin kapitalist aç gözlülüğüne yem olmamalı. Tek gözü kalmış bu canavara güzel ahlak yem edilmemeli.

MEB müfredat çalışmaları kapsamında okutulacak derslerden biri ortaokullarda seçmeli olarak okutulacak, “görgü kuralları ve nezaket” dersi. Bu derste, öğrencilerin iletişimde görgü kuralları ve nezaketin önemini fark etmeleri, ailede, okulda ve toplum içinde görgü kurallarına ve nezakete uygun davranış sergilemeleriyle ilgili konular ele alınmakta. Bu dersin seçmeli değil ana derslerden biri olması ve tüm öğrencilere okutulması gerekliliğine inanmaktayım. Çocuklarımız her ne olurlarsa olsunlar önce "İNSAN" olmalı, insanlığı öğrenmeli sonra doktor, mühendis, öğretmen her ne meslek istiyorlarsa onu olmalı. Tamda ihtiyaç duyulan bu değil mi?

Polimat bilim insanımız Prof. Dr. İsmail Hakkı Aydın "VECİZELERİM" kitabından

Din" Dünya Hayatını", Tasavvuf ise" İç Dünyayı" düzenler.

Bu insanlara, İslam'ın "ahiret dini" olmaktan ziyade bu "dünyanın dini" ve Allah'ın emrinin "İslam devleti" değil, "İnsan devleti" olduğunu söyleyecek bir ilahiyatçı yok mu?

YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum