içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Seçim mi Yoksa Yarış mı Yapıyoruz?

İktidar ve muhalefet partilerinin şu günlerdeki en önemli amaçları ülke sorunlarına çare üretme vitrini sunmaktan ziyade 14 Mayıs’ta yapılacak seçimde fazla oy almak, milletvekili sayısını artırmak…Strateji bu olunca da iktidar kanadından bol keseden nimetler hayata geçiriliyor, muhalefet kanadından ise hayal satmalar, aslı yok yaylasından koyunlar vaat ediliyor. Dolayısıyla önemli konular göz ardı edilerek, devletimizin vazgeçilmezlerinden taviz veriliyor,ülkemizin geleceği yanında istikrar ve huzuru tas-tencere ve mutfağa kurban ediliyor, toplumun yumuşak karnıyla oynamaya çalışılıyor mezhepsel söylemlerle tehlikeli bir şeklide politika yapılıyor.

Bu tehlikeli siyaseti Kılıçdaroğlu yapıyor, aslında zırvalıyor.Ülke gündemimizde samimi Müslüman yada samimiyetsiz Müslüman yok, Alevi Sünni yok! Ne alaka: “Ben Alevi ve samimi Müslüman’ım haram yemem “demek? Haram yiyen zıkkım yesin, ne olursa olsun insan olsun, bu konular palavradan ileri gitmeyen 300 milyar dolar getirdime benzemez. Yanı başımızdaki Irak ve İran’da mezhep tartışmalarının nelere mal olduğunu görüyoruz, kaldı ki Recep Tayyip Erdoğan bu ülkede Kürtçe konuşma yasağını kaldırdı, Alevi Sünni tartışmasını bırakın konuşmayı, geçmişte verilmeyen bir çok hakları eksikler olsa da yaptı, katkılarda bulundu ve gündemden çıkardı.

Yayınlanan birçok yazımda siyasi liderlerin popülist hareketlerine değinmiştim, stratejik açıdan çok önemli konumda bulunan etrafı ateş çemberiyle sarılmış,önemli sorunlarla karşı karşıya iken, üstüne üstlük Korana belasının yarattığı tahribat ve asrın en büyük felaketiyle karşılaşmamız ülkemizi farklı bir konuma getirmişken siyasetçiler o ne verirse ben iki katını veririm vaatleriyle değil projelerle gündeme gelmeleri ve çözüm önerileri sunmaları gerekir.

Geçmişte biz bu filimi çok izledik, seçim sathına girildiği zaman siyasetçiler ev,araba anahtarları dağıtıyordu, bol keseden atma yarışına giriyorlardı, seçim biter vaat edilenler unutulur, koalisyon kavgaları başlardı. TBMM’de son günler izlediğimiz tablo misali İktidar muhalefet kavgası sokaklara yansır, sağ - sol çatışmaları olur her 1,5 yılda  bir seçim ve ekonomisi uygulanırdı, dolayısıyla devletin iki yakası bir araya gelmez, bir milyon dolar borç bulan hükümetler borç bulduk diye kokteyller verir kutlanırdı…

O günler geçti geride kaldı derken bugün eskiye döndük memleket meseleleri tencere mutfak meselesine,değişen dünya düzeninde ülkemizin gerçek meseleleri göz ardı edilir, vazgeçilmezlerimizden taviz verilir oldu. O günler 65- 70 li kuşaklar sağcı – solcu, laik- anti laik çatışması vardı. Bugün ise Z kuşağı yaratıldı, baktılar ki bu nesil tezgaha gelmiyor,sağcı solcu da olmuyorlar, hemen Alevi-Sünni, Kürt- Türk meselesi hortlatıldı… Z kuşağı bolluk içinde büyüdü ayrıca irtica, din, dil, ırk çatışma ve kalkışmalarını görmediği için bilmeye bilirler ama eski kuşaklar iyi bilirler geçmişi… Politikacılar bırakacaklar ırkı, mezhebi bu ülke bunları aştı, buradan ekmek çıkmaz!

Ülkemiz de ne Kürt ne Türk ne Alevi ne de Sünni meselesi yoktur. Vatandaşlarımızın böyle bir dertleri de yok. Ülke kalkınmasına dair ajandasında herhangi bir projesi olmayıp, müşterek değerlerimizi kaşımanın kimseye bir faydası olmayacağı gibi ülkemize de olmayacaktır.

Buradan özellikle Kılıçdaroğlu’na seslenmek istiyorum, beş Sünni liderle 2 yıla yakındır bir masa etrafında onlarca kez bir araya geldiniz, mutabakatlar imzaladınız hep birlikte kapalı salonlarda binlerce insana hitap ettiniz, Sünni Karamollaoğlu, hem de kendi partisinin önünde sizin cumhurbaşkanı adaylığınızı açıkladı, Allah aşkına bu süreçlerin hangisinde Alevi-Sünni konusunu gündeminize aldınız? Ben rastlamadım, e niye o zaman kaşıyorsunuz? Bir Alevi olarak ulaşmak istediğiniz istikbalinize kim ne engeller çıkarttı?

Bırakın bu tezgâhları da öyle projeler ve vizyon oluşturun ki, biz seçmenlerde olacak duaya amin diyelim!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum