içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Nerede Kalmıştık!

Uzun süre  ara versem de kaldığım yerden yazmaya devam,  devam edeceğim çünkü toplumumuz çabuk unutuyor, kamuoyu da duyarsız dolayısıyla yapanların yaptıkları yanlarına kar kalıyor; Konuyu sıcak tutayım ki yanlış yapanlar unutulmasın yaptıklarının bedelini de ödesinler.

 Durmak yok yazmaya devam, bu gün konum esnaf ve sanatkarın kefen parasını yatırdığı gelecek için umut bağladiği namı deger İzmir’ de BESAŞ İstanbul’ da TÜMBAK adındaki esnaf ve sanatkarın gelecegi olan tedarik şirketleri..

BESAŞ ve TÜMBAK Merhum Özal hükümetleri döneminde yani 1984 ve  sonrası Şehirlerimizi ulu orta işgal eden büyük alışveriş merkezleri karşısında küçük esnafı koruma amaçlı esnaf ve sanatkarın üyesi olan kişilerin iştirakiyle, Oda ve Birliklerinin uhdesinde kurulmuş olan kamu nitelikli şirketler. Bu şirketler gülcü sermayeye karşı rekabet etmesi için küçük esnafı koruyacak, ucuz mal temin edecek. idarecileri ise namı değer esnaf yöneticileri. Buraya kadar her şey normal.

 İzmir halkı hafızaları zorlarsa hatırlarlar sanırım. Söz konusu namı deger bu şirketler o günler ülke gündeminde sık sık yer almıştı, Namı il sınırlarını aşmıştı ülke genelinde bırakın garip esnaf üç kuruş kefen parasını borsaya açılıyoruz ilan reklamlarını gören dul yetim emekliler dahi hisse almak için  bu şirketlere para yatırmak için yarışmışlardı. BESAŞ’  eski parayla elli bir tirilyon sermayeye ulaşmıştı, TÜMBAK’ ise  sınırları aşarak  Karadeniz-Akdeniz- İç Anadolu- Doğu Anadolu’nun gözdesi olmuş bütün illerin Oda birlikleri ortak olmak için yarışmıştı...

Tekelin özelleştirilmesi gündeme gelince her iki şirket birlik oluşturup TÜTSAP adında bir üst şirket kurdu, kıdem tazminatları karşılıgı olacak sanırım bünyesine garip Tekel işcilerinin üyesi oldugu,Tekel işcileri vakfını da aldılar, Şirketlerin baş aktörü  M. Ali Susam ve ekabir takımı; 2001 yılı Şubat ayında Tekel özelleştirilmesi gündeme geldi ve Özelleştirme Yüksek kurulu 5. 2. 2001 günlü kararıyla Tekeli özelleştirme kararı kapsamına aldı. 2004 yılında Tekeli almak için oluşan konsorsiyum içinde esnaf teşkilatlarının şirketleri  adına oluşturulan M. Ali Susamın başında oldugu TÜTSAP’ da yer aldı, Bakkal, bayi, ortak olan garip esnaf  ve Tekel işcileri bayram yaptı havalara uçtu;

 Oluşturulan konsorsiyumun içinde  Sermaye agırlığı  Nurol holdink olmak üzer Tekel  292 milyon dolara bir fabrika fiyatına bu oluşumlara verildi. Sözde tekel işcsi ve küçük esnafa kıyak geçildi! Alan bu konsorsiyum içindeki uyanıklar 2006 yılında Tekelin %90 hissesini “810 milyon Dolara bir Amerikan, şirketine sattı,- 292 milyon dolar al kalan %10 da koyarsak 960 milyon dolara sat! “ 698“ milyon dolar kazan Ballı börek! Takdiri millete gerekeni de yetkililere bırakıyorum beni ilgilendiren magdur edilen binlerce garip esnaf ve tekel işcilerinin hakları, entrikayla yok edipte hesabı sorulmayan paralar ve dolap çeviren kişilerdir, bunlar hisse alım satımlarıyla şirketin içini boşaltanlardır…

Beni takip edenler hatırlar sanırım konuyla ilgili köşe yazdığım muhtelif gazetelerde 237 defa bu konuyu yazmışım, yazmakla da kalmayıp Bakanlık başta olmak üzere Sermaye piyasası kurumu, Savcılık ve Emniyet mali işler şube müdürlüğüne müracaat ettim, söz konusu idareciler  ise cavap verme yerine bana Onun üzerinde  iftira, istinat ve hakaret davaları atçılardır ömrüm mahkemelerde geçmiştir.

Ugraştım da ne oldu, SPK Zimmet, Nitelikli dolandırıcılık ve görevi kötüye kullanma suçundan beyzadeler hakkında dava açtı, dava , 5 Nisan 2022 günü  görevi kötüye kullanmaktan başta M. Ali Susam olmak üzere Beş yıl hapis cezası ile cezalandırdı istinata gittiler sanırım magdurlarda itiraz ettiler bu görevi kötüye kullanma değil nitelikli dolandırıcılık ve zimmet diye. Beni ilgilendiren binlerce garibin parasının hiç edilmesi  yanında vergi ve katma degerden   devletin kaybı. Adalet geçte olsa tecelli etmesi beni mutlu etmiştir ama mevcut sistem ve hukuk sistemimiz beni mutsuz etmekte ve adalete olan güvenimi de azaltmaktadır, yargıçlarımız sistemin kurbanıdır…

Mevcut sistem Hakim ve Savcılarımızın elini koluna baglamaktadır, Bakanlık müfetişleri, yolsuzluğu tespit ediyor, Emniyet mali işler müdürlüğü, zimmet ve  nitelikli dolandırıcılk diyor raporunu yazıyor, Türkiye’nin en üst kurulu ve hesap uzmanı olan SPK kurulu dolandırıcılk, zimmet ve görevi kötüye kullanma diyor dava açıyor, sistemin çarpıklığını bilen söz konu suç işleyen aktörler tekrar tekrar bilir kişi diyor, Hakim ve savcılarımız hesap konusunda  uzman değil’ ki  konuyu anlamak için  adaleti topal yapan geneli tenzih ediyorum bilirkişilere gönderiyor,  mesele kuşa döndürüyor, Zimmet, Nitelikli dolandırıcılık görevi kötüye kullanma oluyor, devletin hesap konusu da uzman SPK kurumuna güven yok, Emniyet mali işler konusunda uzman birimine güven yok, Bakanlık müfettişlerine güven yok, sözde uzman unu elemiş elegi asmış emekli kişilere güven var! Devlet bu kurumlarına  güvenmiyorsa  neden maaş ödüyor.

Sistem evet bu çarpık sistem gariplerin yok edilen  paralarını yöneticilere ruju ettirmek için söz konusu idareci kişilere dava bile açamıyorlar dava açma hakkı sadece şirkete ait oluyor, şirketin iflası kabul edilmiş söz konusu idarecilerin talebi üzerine  tasnif edilmiş, peki götürdükleri paralar ne olacak! sarı çizmeli Mehmet aga..

Dostlar, Türkiye’ nin kanayan yarası yolsuzluk, yoksulluğun anası da yolsuzluk gelişmiş ülkelerde kamu adına dürüst görevini yapan insanlar itibar görürken bizim ülkemizde havaya suya göre hareket edenler daha fazla itibar görüyor, terfi ediyor nam şan şöhret sahibi oluyor, siyaset kirli elini devletin yakasından çekmediği sürece haklılar haksız haksızlarda  haklı olmaya devam edecek, edecek çünkü sistemden beslenenler sistemi değiştirmiyor...

657’ ye tabi kamu görevlileri bazen devletin değil siyasilerin memuru olmasada olmuş gibi görünmek zorunda kalıyor, Hakim, Savcı, Polis, Asker kim olursa olsun neticede İnsan bir düzeni var hesap kitap yapmadan gıytırık bahanelerle tayin yapılabiliyor  yahut oradan alınıp başka yere gönderilebiliyorsa, haktan adaletten söz etmek bir hayal…Bu Ülkede siyasi parti ve seçim yasalarından, Vergi usül, ihale kanunu gibi tepeden tırnaga bir revizyona ihtiyaç var, yapılmalı ki gelecege umutla bakalım.

Devamı yazımda siyasetin devlet ve kamu görevlileri üzerindeki etkilerine, bırkın devletin milyonlarca dolar kaybını garip esnafın hiç edilen 125 milyon dolarının hise alım satımlarıyla nasıl hiç edildiğini kaldığım yerden  detaylarıyla yazmaya devam edecegim, söz konusu aktörler yargılandığı için ara vermiştim, ceza alsalar da beni tatmin etmemiştir çünkü yönetici teknik ekip hukuki boşluktan yararlanıp topu taca atmak ve  zaman aşımına sokmak için neler yaptıklarını izledim…  

YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum