Yeniçeri devrinde Yahudi'nin biri eksik dirhemle mal satarken yakalandığı için ağanın emriyle yüz değnek yemeye mahkum oldu. Nasılsa bir kolayını bulup, bu cezayı tatbik edecek olan bostancı ile pazarlık eder. Değnekleri vuracak yerde, sadece vuruyor gibi yaparsa kendisine on altın vereceğini söyler.

Bostancı:
-Olmaz der. Yirmi altın isterim.
- Pahalı değil mi?
- Öyle….canın isterse?!
- Ne yapalım? can bu!

Yahudi parayı peşin sayar ve vakit meyinde meydana yatıp cezaya muntazır olur. Filhakika, Bostancı namuskarene hareket ederek, yüz değneğin doksan dokuzunu gayet hafif vurur. Fakat yüzüncü değneği o kadar şiddetle indirir ki Yahudi on dakika yerinden kımıldayamaz. Kalktığı zaman Bostancı'nın yanına yaklaşıp sorar:
- O, nasıl değnekti be! Allah'tan korkmadın mı? Hani ya yaptığımız pazarlık?
Bostancı:
- Yok, der. Ben onu mahsus öyle hızlı vurdum ki pazarlıkta aldanmadığını anlayasın!
(güldüren kitap, ercüment ekrem, 1927, istanbul, s.98-99,