içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

70 Yıl, Cevabı Beklenen Soru: ‘’Annem Ne Zaman Gelecek?’’

Geçtiğimiz hafta Mardin’deydim. Dostlar arasında. Güneydoğu Anadolu Gazeteciler Federasyonu’nun Genel Kurulu vardı. Adıyaman, Şanlıurfa, Gaziantep, Batman, Siirt, Şırnak, Kilis, Diyarbakır ve Mardin Gazeteciler Cemiyetlerinin  başkan ve yöneticileri biraraya gelmişlerdi. Federasyonun genel başkanlığına  tekrar Mehmet Çelik seçildi. Kongre sonunda da  Başkent Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı  Prof. Dr. Özcan Yağcı ve bendenizin konuşmacı olduğu bir eğitim çalışması gerçekleştirildi.  

Akşam yemeğinde her masada bir Mardin hikayesi  anlatılıyordu. Bizim masamızda da ‘’BAHE’’  dolaştı  aramızda.  Gaziantep  Basın Cemiyeti Başkanı  Arif Kurt kardeşim, o tatlı uslubuyla  ‘’Anne Sevgisi’’ni nakletti. Bahe,  somutlaştı gözlerimizde, kalbimize yerleşti. Arif dostum  o kadar güzel, o kadar içten anlatıyorduki, hepimizin gözleri yaşardı.  

Anne-Evlat  hikayelerinde hep  vefa, fedakarlık anneden gelir. Bahe olayının 70 yıllık vefa örneğinin kahramanı evlattı. Bahe, 70 yi  yıl boyunca biran olsun unutmadı annesini.

      

’ANNEM GELECEKTİ 

NEDEN GELMEDİ ?’’  

 Arif Kurt kardeşim kadar güzel anlatamasam da, göz pınarlarımda kalan birkaç damlayı aktarayım istiyorum.   

Bahe, Süryani bir çocuk. Koşuyor, oynuyor, gülüyor- güldürüyor. Cıvıl cıvıl. Etrafına neşe saçıyor. Bahe, 6 yaşına geldiğinde, annesi Suriye’ye gitmek zorunda kalıyor. Bahe’yi  Delrulzafaran Manastırı’na bırakıp, iki kardeşi ve diğer çocuğuyla birlikte Suriye yollarına düşen anne, yola çıkarken Bahe’ye bir söz veriyor: ’’Beni burada bekle. Mutlaka geri dönüp seni alacağım!’’ Tabiki inanıyor Bahe. Anneler hiç yalan söyler mi? Hem de Bahe’nin annesi…Bahe, kardeşi kadar sağlıklı olmasa da, bu durum annesine güvenmesine mani değil.

 

Bahe, çocuk kalmıyor elbette. Keşke çocuk kalsaydık. Hiç büyümeseydik. Büyüdükçe daha çok düşünüyor insan. Dünü-bugünü-yarını. Neydik, ne olduk, ne olacağız? Hep sorular sorular. Cevabı bilinen ama kolay kolay ifade edilemeyen sorular. Bahe’de büyüdü, sepildi, bir genç oldu. Kilisenin bahçesinde güllere döktü içini Kırmızı karanfiller  okşadı yanaklarını ama hiçbiri de annesinin pamuk elleri gibi değildi. Beynine demir atmış sözler döküldü dudaklarından; ‘’Annem gelecek, Ne zaman gelecek, Neden gelmedi?’’ Tekrarladı durdu Bahe. Aylarca, yıllarca…

Tam 70 yıl geçti aradan. 6 yaşında annesinden ayrılan Bahe 76 yaşındaydı. Yaşlanmıştı artık. Annesinin sesine benzeyen her seste yıldırım hızıyla bahçeye koşan Bahe‘nin dizlerinde eski derman kalmamıştı.       

Birgün yine annesini beklerken, ölüm meleği çaldı kapısını. Kalbi  yetmedi  bu hasreti taşımaya. Gerçek adı ‘’Cercis Kaptan’’dı. Ancak hiç kimse  hatırlamadı bu adı. O bir vefa abidesiydi artık. Bahe’ydi.  Güller, karanfillerle vedalaşıp annesine koştu. Gözleri açıktı. Uzaktan, çok uzaktan annesini bekliyordu. Ani bir hareketle ona gitmeye karar verdi.  ‘’Yetsin artık bu hasret !’’ diye fısıldıyordu sanki.  

                 

      ‘’BAHE ANNESİNE KAVUŞTU !’’     

       Mardin gazeteleri  ogün aynı manşetle çıktı: ‘’Bahe. Annesine kavuştu!’’   

       Arif Kurt kardeşim, titreyen sesiyle bitirdi Bahe’nin hikayesini.   

‘’Bir insanın 6’sında annesine duyduğu özlemi 76 yaşında ölürken, yüreğinde hissederek ölmesi, açıkçası ağır geldi bana.  İmkanım olsa, Bahe’nin  gerçek hayatta  annesi ile kavuşmasını gerçekleştirmek isterdim.’’   

Yüreğine sağlık kardeşim. Gazetecilik biraz da bu zaten. Sevenleri kavuşturmak!  Onun dininde ne denir bilmem ama, ben yine bidiğim temenniyle sonlandırayım:

 

        RUHUN ŞAD OLSUN BAHE !

YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum