içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Gazete Satan Çocuk

Pazar günü gazeteleri okurken, birden gözlerim parladı.İçimi ılık bir duygu kapladı. Milliyet Gazetesi’nin birinci sayfasında  manşet ‘’İŞTE O ÇOCUK BENİM’’ diyordu. Başlığın yanında bir çocuk; sağ elinde bir yığın gazete, sol elinde Milliyet Gazetesi. Çatık kaş arasında dikine küçük bir çızgi . Ağzı açık , birşeyler haykırıyor.  Belli ki çok ciddi birşeyler söylüyor. Sarılıp bağrıma basmak istedim çocuğu. İşte özlediğim, her fırsatta dile getirmeye çalıştığım tablo bu!   

        -Yazıyooorrr!

Gazete satan 12 yaşındaki   Habip Saçkan,  şimdi 65 yaşında bir iş insanı Ben de yaşadım o günleri.  Bir gazeteci göreve giderken, haberden dönüp  daktilosunun (şimdi bilgisayarın) başına geçip haberini yazarken nasıl heyecanlanırsa ; ertesi gün haberini gazetede gördüğünde, manşette okuduğunda nasıl duygulanırsa ; gazeteleri koltuğunun altında sıkıca tutan satıcı da ‘’yazıyor!’’ diye  bağırırken  aynı heyecanı yaşar.

Bir de  gazetelere gözatma  fırsatı bulmuşsa, haberler güzelse, duygulu haberler varsa; o duygu önce o satıcının vücudunda dolaşır, sonra da bir gök gürlemesi gibi dışarı fırlar.   

  -Yazıyorr!   

 -Çocuğunu  kurtarmak için kendisini  ateşin içine atan babanın hazin sonunu yazıyor… 

  -Yazıyooorr!   

  -Sıdıka ananın fedakarlığını yazıyor… 

  -Yazıyoorr !     

         -Kömür ocağında yaşamını yitiren 65 işcinin kömür karası kaderini yazıyor 

         . . . Ve daha ne haberler. Satıcı ister çocuk, ister büyük olsun, bu sözlerin her birini yaşayarak bağırır. Her haberle birlikte bir doğum sancısını yaşar çığlığında.  

 Pekiyi güzel haberler yok mu ? Olmaz olur mu !  Güzel haberleri  bağırırken bayramdır gazete satıcısı için. İnsanlara müjde vermek , mutluluk taşımak mutluluk vermez mi insana ?  Sabahın ilk ışıkları onun da bahtına doğmuştur sanki.Gazeteler de çabuk satılır o zaman  Zaten insanlar da  kayıtsız kalamaz satıcının sesine. Uzaktaysa duymaya çalışır. Kulak kabartır. Yanındakine sorar, ‘’Ne olmuş, ne olmuş !’’  diye. Kendisini ilgilendiren  ya da duygularına hitapeden bir şey varsa dayanamaz gazeteyi satın alır.

 

Ver bakalım bir gazete !    

Belki şimdi de  aynı istekde  bulunacaklar ama bu satıcılar yok ki..    

Mitatpaşa Caddesinde gazeteyi üçe katlayıp, üzerine bir lastik geçirerek, apartmanların 6-7’nci  katlarının balkonlarına atan gazete satıcısını seyretmek için, onun geçeceği saatte sokağa fırlayıp her atışın tam isabet kaydettiğini  görmek ne güzeldi.    

 Hani bu güzellikler nerede şimdi !  

 Pandemi sürecinde sokaktan gazete satın almak  belkide tek güzel şeydi. Bayilerden gazete satışı da bir satış sistemi. O da kalsın ama sokaktan da duyalım gazetemizin sesini. Gazeteyi okumadan, satıcıdan alalım ön bilgiyi.

 

Bir başka yazımızda gazetenin ne işlere yaradığını tartışır, sohbet ederiz. 

Gazete okuyalım ki, dünyadan, ülkemizden, kentimizden, sokağımızdan haberimiz olsun. Gazeteniz mutlu haberlerle dolsun…

YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum