içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Yaşlılık, Birgün Herkesin Kapısını Çalacak

‘’Gençlik ilkbahar gibidir.Yaşlılık ise kışa benzer

Öyle bir kış ki, arkasından Bahar gelmez"

FİRDEVSİ       

Yaygın Basından bir gazetenin haberi, daha başlığını okuduğumda sinirlerimi mahvetti:‘’YAŞLILARA ŞİDDET VE NEFRET ARTTI/Pandemi sürecinde kötülüğün açık hedefi oldular ‘’Senex Yaşlanma Çalışmaları Derneği’nin hazırladığı, ‘’Yaşlılara Yönelik Şiddet ve İhlallerin İzlenmesi Raporu’’ndan alınan bilgilerle hazırlanan haberde, 2021 Ocak ayında yaşlıların uğradığu 133 vakadan bahsediliyor. 27’si şüpheli ölüm, 7’si cinayet olarak açıklanan vakaların hepsi de yaşlılara karşı şiddet ve ihlal içeriyor. Hedef seçilen kadın ve erkeklerin yaş ortalaması 75. En yaygın şiddet ve ihlal  dolandırıcılık.

   

Raporda en çok olayın Samsun’da görüldüğü, bu ili  İstanbul, Antalya, İzmir, Bursa ve Manisa’nın izlediği belirtiliyor. Akdeniz Üniversitesi’nden araştırmanın yöneticisi Doç. Dr. Özgür Arun, yaş ayırımcılığının/yaşlı nefretinin  hızla yayıldığını, oranının yüzde 3.5’ten 8’lere yükseldiğini  belirtiyor. Pekiyi NEDEN?   

Özellikle pandemi döneminde artan, yaşlılara yönelik bu şiddetin, bedeli yaşlıların hayatıyla ödenen bu kin neden ?65 yaş üstünü korumak için onlara getirilen yasaklar nedeniyle, diğer yaş gruplarınca  yaşlıların, pandeminin nedeni olarak görülmeye başlaması mı acaba?   

Hiç sanmıyorum. Bana göre, 65 yaş üstü, pandemi konusunda en hassass grup. Kurallara da uyar, yasaklara da. Yani, pandeminin suçlusuyaşlılar olamaz. Bunda başka sebep veya sebepler aramak lâzım.  

 

AHLAK EROZYONU MU ?  

Son yıllarda gözle görünen olumsuz bir gelişme var. Saygılı gençleri tenzih ediyorum. Büyüklere, özellikle yaşlılara saygı bir hayli azaldı. Bazı gençler, en basitinden toplu taşın araçlarında yaşlılara hiç saygı göstermiyor. Otobüste, metroda, yaşlılar için ayrılmış koltuklarda yayılırken, başında ayakta bekleyen yaşlılar, bu beyleri/küçük hanımları rahatsız ediyor.

Bir başka gelişme; tüm fedakârlıklara katlanarak çocukları için kendini feda eden büyükler artık tüketici olarak görüldüğünden, bazı evlatlar bir an önce onların malına mülküne konmak ve kendi başına buyruk yaşamak için onları görmek istemiyor. Zaten aileye bir katkısı da yok, neden yük olsunlar diye düşünüyorlar.(2018’de yaşlı nüfusun işgücüne katılımı yüzde 12.5)      

Bion’un dediği gibi, ‘’Yaşlılık bütün hastalıkların limanıdır’’  ve özellikle yaşlı bakımı zordur. Hele içinde anne babaya karşı büyük sevgi ve muhabbet taşımayanlar  için. Yani vicdansızlar için.

Bu yaşlılarla akrabalık bağı bulunmayan ahlaksızlarda, onların güçsüzlüğünden güç alarak tuzaklar kurup canlarına kasta kadar ileri gidiyorlar.    

       Resmi kurumlarda yaşlıların işlerinin kolaylaştırılması için özel bir çaba yok. 

 

YAŞLI KUŞAĞIN ORANI YÜKSELİYOR   

Halbuki yaşlı kuşağın nüfus içindeki oranı gittikçe artıyor. Onun için, bırakınız saygı ve ahlaki nedenlerle yaşlılara sahip çıkmayı; artan nüfus yoğunluğu nedeniyle yöneticiler geriatrik önlemler almak (Geriatri hastaneleri açmak gibi) durumundalar.    

Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın TÜİK verilerinden yararlanarak düzenlediği rapora göre; Ülkemizde toplam 24 milyon bin 940 haneden  5 milyon 629 bin 421 ‘inde  65 yaşın üstünde en az bir kişi var. (Nüfusun  yüzde 23.5’inde en az bir yaşlı)   

Ülkemizde 1935’deki  628 bin 041 yaşlı  sayısı 2019’da 7 milyon 550 bin 727 kişi oldu. (% 09.1)  

 

Gelecek yıllara göre öngörü:  

2023’de  yüzde 10.2 

2030’da yüzde 12.9   

2040’da yüzde 16.3  

2060’da yüzde  22.6  

2080’de yüzde 25.6 oranında yaşlımız (65 üstü) olacak.     

 

KARADENİZ’DE YAŞLI ORANI YÜKSEK  

2019’da Doğu ve Güneydoğu illerinde  yaşlı nüfus oranı düştü; Karadeniz Bölgesinde yükseldi. 

Sinop: yüzde 18.8 

Kastamonu: yüzde 17.7  

Artvin ve Çankırı: yüzde 16.2  

     

En düşük  iller  

Şırnak: yüzde 3.3

Hakkari: yüzde 3.4  

Şanlıurfa: yüzde 3.9      

        

EN BÜYÜK SORUN YALNIZLIK        

Doğuşta beklenen yaşam süresinin artması ve kadınların erkeklerden daha uzun süre yaşaması  nedeniyle yalnız kalma  yaşlıların kaderi oluyor. Dünyada ortalama 72.9 olan yaşam süresi Türkiye’de 78.3 Bu ortalama kadınlarda 81.0 erkeklerde 75.6  Yaşlılığın birinci kademesi 65’ten sonra kalan yaşam süresi: 2016–2018 hesaplamalarına göre ortalama 17.9 (Erkeklerde 16.2/Kadınlarda 19.4) Bu da kadınların kalan ömrünü yalnız geçirmesi anlamına geliyor.  

2019’da tek başına yaşayanların oranı yüzde 18.2 (Yalnız yaşlıların yüzde 75.7’si kadın, yüzde 24.3’ü erkek)Yaşlı nüfus oranı sıralamasında Türkiye 167 ülke arasında 66’ncı sırada.     

Eğer hastalık, kaza veya başka bir nedenle daha erken yaşlarda ölüm olmazsa, yaşlılık bir gün herkesin başına gelecek. Gençliğinde baharı, sonbaharı kışı yaşayacaklar. Ama ne yazıkki  Firdevsi’nin dediği gibi son kışdan sonra tekrar bahar gelmeyecek.Gücü azalacak. Uzağı yakın edecek/Gözlük kullanacak, ikiyi üç edecek baston kullanacak. Ve bunlar hayatın kanunudur, her insan yaşlısına ne yapmışsa aynısını yaşayacak. Millet olarak da yaşlısına sahip çıkmayanlar köksüzdür . Kökü olmayan ağacın dalı da meyvesi de olmaz.  

‘’Yaşlanmadan akıllanmayı çok isterdim’’ diyor Bernard Shaw. Allah, yaşlanmadan o aklı hepimize versin…                                                                            

YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum