Vural Karakiraz: Müzik Bir Dergahtır, Büyük Bir Aşktır
“Müzisyenlik Bir Meslek Değil, Bir Meşreptir“ diyor Vural Karakiraz. Sorularımızla Vural Karakiraz’ı daha yakından tanımaya çalışırken onun sanat ve müziğe bakışını da tanıma fırsatı bulduk. İşte sorularımız ve Vural Karakiraz’ın düşünce dünyası…..
VURAL KARAKİRAZ: MÜZİĞİN OLDUĞU ORTAM
KÖTÜLÜKLERLE BEZENMİŞ OLMAMALI
NERGİS LİMANLI
Vural Karakiraz büyük bir ritim virtüözü olan İrfan Karakiraz’ın oğludur. Yani köklü bir müzisyen aileden geliyor.
Vural Karakiraz ile Müziksev müzesinde buluştuk. Babası İrfan Karakiraz’ın yaptığı müzik enstrümanlarını gösterdi. Vural Karakiraz babasından bahsederken adeta gözleri yaşarıyordu. “Babamın bıraktığı izler hiç silinmeyecek. Türkiye Cumhuriyeti varoldukca silinmeyecek” sözleriyle de babasına ve onun sanatına duyduğu saygıyı, vefayı dile getiriyordu. Şuan ki müzik piyasasının ayaklar altında süründüğüne de değinen Karakiraz, bu konudan çok muzdarip olduğunu belirterek, müziğe ve Sanatçıya değer verilmediği yönündeki eleştirilerini dile getiriyor.
“Müzisyenlik Bir Meslek Değil, Bir Meşreptir“ diyor Vural Karakiraz. Sorularımızla Vural Karakiraz’ı daha yakından tanımaya çalışırken onun sanat ve müziğe bakışını da tanıma fırsatı bulduk. İşte sorularımız ve Vural Karakiraz’ın düşünce dünyası…..
İrfan Karakiraz’dan başlayalım. Babanız nasıl bir müzisyendi müziğe nasıl başladı?
Babam çok farklı bir insandı. Babam’ın Allah vergisi bir yeteneği vardı. Örneğin bir saatte öğrenilebilecek bir şeyi babam 2 dakika da öğrenebiliyordu. Allah ona bu duyguyu bu yeteneği vermiş. Kişilik olarak da babamın insanlara diyaloğu çok iyiydi. Çok sevilirdi. Çok gurur duyuyorum onun oğlu olmaktan ve kaliteli bir müzisyen olmaktan.
Nasıl bir duygudur müzisyen bir ailede büyümek?
Öncelikle eğitim bizde sonradan olmuyor. Biz eğitimi anne karnından öğreniyoruz. Evde şöyle bir ortam oluyor, genelde müzisyen ailelerde olur bu; abiniz bir oda da keman çalıyor. Diğer abiniz başka bir oda da kanun çalıyor. Yani Aile fertleriyle ev ortamında orkestra kurup çalabiliyorsunuz. Birbirinizden bir şeyler öğrenebiliyorsunuz. Aynı zamanda aile ortamı güçlenmiş oluyor. Evin içinde hep müzikle ilgili bir takım kelamlar oluyor. Herhangi bir kurumda eğitim almasanız bile, evde almış olduğunuz o eğitim size çok katkı sağlıyor. Zira saf bir eğitim alıyorsunuz. Biz müziğe iş olarak bakmayız. Hayatın bir parçasıymış gibi bakarız.
TÜRK MUSİKİSİNDE 590 MAKAM İCRA EDİLMİŞ
Peki bu değeri ne kadar biliyoruz? Ya da biliyor muyuz?
Elbette biliyoruz. Hem de çok biliyoruz değeri. Ama başkaları o değeri bilemiyorlar. İnsanlar bizim ülkemizde sanata çok önem vermiyorlar. Sanatçıların işi çok zor. Saatlerce çalışma yapıyorsunuz. Mesela saatleri bile aşıyor bazen bu çalışmalar ama genelde fukara olarak damgalanıyorsunuz. Oysa müzik bir dergahtır. Büyük bir aşktır.
Şunu da ifade etmeliyim ki eskiden müziğe daha fazla değer veriliyordu. Osmanlı döneminde mesela teravih namazları her rekat farklı bir makamla kılınıyordu ve halk bu makamları iyi bilirdi. Bu arada Türk musikisinde 590 makam icra edilmiş bugüne kadar. Bu zamanda ise müzik iyice yozlaştı ve maalesef kimse araştırmıyor.
MÜZİK KAİNATIN SIRRIDIR
Müzik nedir sizce?
Bilimsel olarak da çok şey söyleniyor, yazılıyor, çiziliyor vs ama bence müzik muhabbettir, sevgidir, aşktır. Sanatın ta kendisidir. Hatta belki de kainatın sırrıdır. Çünkü bizler her zaman ses çıkartıyoruz; konuşurken, yürürken vs. Bir tını vardır mesela...Bizler o tınıyı hammaddesinden alıp duygularımızla düşüncelerimizle kendi eleğinizden geçirip insanlara şarkı türkü beste olarak aksediyoruz…
MÜZİĞİN OLDUĞU ORTAM
KÖTÜLÜKLERLE BEZENMİŞ OLMAMALI
Şu an ki durumdan kimse pek mutlu değil aslında ama şu an siz müziğin içinde varsınız ve siz kendinizce mutlu musunuz?
Müziğin icra edilip edilmesinden değil, ben o müzik ortamından rahatsızım biraz. Müzik ortamlarından rahatsızım çünkü o ortam maalesef uyuşturucuya, fuhuşa, çıkarlara bu gibi kötülüklere yönlendirilmiş durumda. Aslında müziğin olduğu ortam böyle kötülüklerle bezenmiş olmamalı. Beni ortam mutsuz ediyor. Gerçek müzisyenler işlerine odaklıdırlar zaten. Onların yaşam kaynağı müziktir.
MÜZİSYENLİK BİR MEŞREPTİR!
Gerçek müzisyenliği biraz açabilir misiniz?
Eğitim alıp bir marangoz olabilirsiniz. Bir avukat veya savcı olabilirsiniz. Lütfen yanlış anlaşılmasın ama kuru bir eğitim ile gerçek bir müzisyen olamazsınız. Zira müzisyenlik bir meslek değildir. Müzisyenlik bir meşreptir!
Babanız ayrıca enstrüman yapıyordu. Hangi enstrümanları yapıyordu?
Babam Bendir, Tef, Kudüm, Bongo, Testi darbuka, asma davul, ritim aletleri yapıyordu. Ayrıca babam benim haricimde bunların yapılışını da kimseye öğretmedi. Ailede sadece bana öğretti. Bu saydığım enstrümanların hepsini ben de yapmayı yani üretmeyi biliyorum.
Abinizin de bestekar ve iyi bir müzisyen olduğunu biliyoruz, değil mi?
Evet abim Gürhan Karakiraz İzmir Türk Dünyası Dans Topluluğunda Keman Sanatçısıdır ve Türkiye Cumhuriyetinde şu an da yaşayan en iyi bestekarlardan birisidir abim.
Babanızın size bıraktığı en önemli maneviyat nedir. Çünkü babanız büyük bir sanatçıymış gerçekten de Size ne bıraktı?
Türkiye’nin neresine giderseniz gidin İrfan Karakirazın oğlu olduğumu öğrendiklerinde inanılmaz derin bir saygı ile karşılaşmam. Her çocuk için babası bir kahramandır. Benim için babam gerçek bir kahramandı.
Babamın bize en büyük nasihatı Mehmeh Akif Ersoy'un ifadesiyle "Allah’a Dayan Sa’ye Sarıl, Hikmete Râm Ol. Yol Varsa Budur Bilmiyorum Başka Çıkar Yol." Babamın bize nasihat olarak söylediği en büyük nasihat ve maneviyet budur. Bizde babam'ın bu maneviyatını yaşamımızda daima temel prensip olarak hayatımızın merkezinde tutmaya çalıştık. Bu temel yaşam prensipleri babam'ın bize bıraktığı en büyük manevi mirastır.
Babanız hangi şanatçılarla çalıştı biraz bahseder misiniz?
Babam 12 yaşında müzisyenliğe başladı. Hatta o dönemde takım elbisesi olanı işe alıyorlarmış. O dönemde babam para biriktirip kendisine takım elbise almış. Babam İstanbul’da İzmir’de hatta Türkiye’nin her yerinde müzisyenlik yapmış ve Bekir Sıtkı Sezgin, Safiye Ayla, Zeki Müren, Sezen Aksu, Müzeyyen Senar, Kibariye, Ahmet Özhan, Alaattin Yavaşça, Muazzez Abacı gibi büyük sanatçılarla çalışmış. 1986 yılında da İzmir Devlet Klasik Türk Müziği Korosuna girip oradan 2007 yılında emekli olmuştur. Ayrıca büyük sanatçılarla yurt genelinde ve yurtdışın da turnelere çıkmıştır. Ayrıca Yurtdışında Konserlerde ve müzik şölenlerinde bulunmuştur. Bu kadar yetenekli olmasına karşın hep mütevazi idi babam. Herkese kapısı açıktı. Çok yardımseverdi.
Babanız hangi sanatçıları severdi?
Babam bütün sanatçıları çok severdi ama Bekir Sıtkı Sezgin aşığıydı. Babam bir rahatsızlık geçirdi ve dört yıl yatalak kaldı. Çoğunlukla ben ve sonrada abim baktı. Hastalığında bile her sanatçıyı tek tek anlatırdı. Övmeyi ve övülmeyi de hiç sevmezdi. Sanata ve sanatçıya hak eden değeri verirdi, zeki bir adamdı. Gerçek sanatçılar ünü, parayı, şanı düşünmezler. Bu işi aşkla yaparlar ve giderler.
KENDİ KÜLTÜRÜMÜZÜ YAŞATALIM VE DEĞERİNİ BİLELİM
Siz hangi müziklerden hoşlanırsınız?
Bir müzisyen her müziği dinlemeli örneğin Hint, Arap, Batı müziği, Türk müziği vs. ama bence bizler kendi kültürümüzü lütfen yaşatalım ve değerini bilelim.
Mesela Osmanlı döneminde bazı yerlerde şifaneler vardı. İnsanlar müzikle tedavi ediliyordu. Bizler Türk Musikisinden uzaklaştığımız için Türk Müziğinin bize öğretilerini, faydalarını sırlarını unutmuşuz, unutturulmuş.
Hz Mevlana hep müzikle ön planda olan bir zat idi. (sohbetleri dışında) Mesela bazı talebelerini müzik ile yetiştirmiştir. Demek ki MÜZİK’te bir sır var.Bunu ben değil, bence hiç kimse çözemez. Bizler o sırra yaklaşmalıyız. O sırrı öğrenmeye çalışmalıyız.
TASAVVUF MUSİKİSİNİ İCRA ETMEYİ ÇOK SEVİYORUM
Siz bildiğim kadarıyla sadece bir ritim enstrümanı çalmıyorsunuz?
Evet, bateri hariç bütün vurmalı çalgıları çalabiliyorum. Latin Amerika müziğinde kullanılan timbal, Cajon, Djembe, Darbuka, Tef, Bendir, Bongo çalabiliyorum. Percussionistim ben aslında.
Tasavvuf musikisi üzerine de çok eğitim aldım. Tasavvuf musikisini icra etmeyi de çok seviyorum. Ayrıca Kudüm, Zilli Daire, Bendir ve Halile de çalabiliyorum.
Babanızla hiç sahne paylaştınız mı?
Çok gidemedim yaşımdan dolayı çok yetişemedim. Ama çok küçükken Devlet Klasik Türk Müziği korosundan idi. Engin Çır ve viyolacı Aydın Özden ile dördümüz Bostanlı da bir mekana gitmiştik. Babamla paylaştığım ilk sahnemdi. Sonrasında bir kaç gecelere katıldık.
Babanızın size ve sanatçılara nasihatı var mıydı?
Mesleğin ne olursa olsun ya çok iyi yap. Ya da hiç yapma derdi hep.
Eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Röportaj için teşekkürlerimi sunuyorum. Önceden de belirttiğim üzere Türk musikisinde 590 tane makam kullanılmıştır. Maalesef günümüzde ki müzisyenlerin çoğu bu makamları bilmiyorlar. İcraa edemiyorlar. Lütfen kimse bilmediği veya çok bilmediği işleri yapmasın. Müzik zor sanattır. Kalbinizi ve zamanınızı koymazsanız olmaz bu iş. Kimsenin hevesi kırılmasın ama gerçeği söylemek lazım.
Tarih: 11-12-2022