içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Bizi Kimler Kandırıyor?

Türkiye büyük bir ekonomik saldırı ile karşı karşıya kaldı. Bu gerçeği kimse yadsıyamaz. Saldırının en temel enstrümanlarından birisi kur üzerinden yapılan saldırıdır. Bu saldırının izleri stokçuların, aracıların fırsatçılarında atakları ile piyasalar da en derin şekilde hissedildi.Hükümetin tüm dönemlerinde yapılamayan zamlar fırsatçıların devreye girmesi ile bir kalemde yüzde 30'lardan yüzde 100'lere kadar varan zamlar yapıldı. Kur nedeniyle makul ve zorunlu artış yapmak zorunda kalanlardan daha çok; haksız hukuksuz dövizle ilgisi olmayan aç gözlü fırsatçıların dalga boyu gelen zamları ile halkımızın sofrasını doğrudan ilgilendiren aile bütçelerini sarsan derin çukurlar açıldı. Üstelik bu süreç arz ve talepte önemli değişkenler olmadığı gibi mevsimsel olarakta yazın ürün bolluğu olduğu dönemlerde gerçekleşti.Dolar oyunu sonrası Türkiye piyasalarının bu zor süreci kısa sürede atlatması hepimizin dileği ancak bu süreçte bazı firmaların bu ortamdan yararlanmaya çalışması çok düşündürücüdür.

 

Hükümet saldırı dalgasına karşı çeşitli önlemler almaya çalıştı.Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, "Enflasyonla Topyekün Mücadele Programını açıkladı. Türkiye'nin ana gündem maddesi ekonomi, ekonomi yönetiminin en önemli ana gündem maddelerinden birisi de enflasyon ve faiz mücadelesi oldu. Nitekim Ekonomide önceliğin enflasyon olduğunu anlatan Bakan Albayrak, Enflasyonla topyekün mücadele kampanyası çerçevesinde enflasyonun düşüşe geçeceğini duyurdu.

 

 

ENFLASYON HEDEFLEMESİ PERAKENDE

SEKTÖRÜNÜN GÖZETİM VE DENGELENMESİNE BAĞLIDIR

Bakan Albayrak, 20 Eylül 2018’de Yeni Ekonomik Program açıklandı. 2018 enflasyon hedefi %20,8idi. 2018'de 9 aylık tüketici enflasyonu %17,97 oldu. 9 aylık üretici enflasyonu %33,88. Hedef için 3 aylık enflasyonunun %2,83 olması gerek. Bu tablo bize hesabın tutması için perakende sektöründe denge ve denetim kontrolü tam sağlanamazsa bu hedeflere ulaşılması mümkün olmadığını gösteriyor.Çünkü enflasyon sepetinde yer alan ürünlerin yüzde 98'i perakende sektöründedir.

 

 

EN FAZLA ZAM YANSIMASI PERAKENDE

 SEKTÖRÜNDE HİSSEDİLDİ

Zam yansımalarının en fazla hissedildiği sektör kuşkusuz perakende sektörüdür. Çünkü perakende sektörü halkın cebini doğrudan ilgilendiren gıda ve giyim gibi zorunlu tüketim maddeleridir. Meyve-sebze-ekmek tüm gıda maddeleri, gıda dışı ürünler tekstil ürünleri, tüketici elektroniği ve hatta hizmet sektörünün tüm kapsamı perakende sektörünün bileşenleridir.Tüketici enflasyonunu belirleyen yegane sektörün başında da perakende sektörü gelir.Dolayısıyla enflasyon hedeflemesi perakende  sektörünün gözetim ve dengelenmesine bağlıdır.

 

Ancak bu sektörün düzenlenmesine ilişkin yetki kapsamı tek bir bakanlık alanında değil. Perakendenin dalları birçok bakanlığın yetki kapsamına girmektedir. Gıda marketleri, tüketici elektroniği mağazaları ve giyim mağazaları gibi...

 

 

DAĞITIM ZİNCİRİ ÜRETİCİ VE TÜKETİCİNİN ALEYHİNE İŞLİYOR

Türkiye'de en büyük sorun halkımızın cebini-sofrasını doğrudan ilgilendiren meyve-sebze gibi çeşitli gıda maddelerinin üretimden tüketime-raflara-pazara ulaşana kadar olan zincirin kırılamamasıdır. Bu zincir daima üretici ve tüketici zincirinin aleyhine işlerken, aracılar en büyük kazanan olmuştur. Dağıtım zinciri Türkiye'de yıllardır en büyük sorun olarak durmaktadır.Hal yasası da ne yazık ki işlevini yerine getirememektedir.  

Hükümetin yeniden acilen piyasa düzenlemesine ihtiyaç vardır. Üreticinin ve tüketicinin korunması hükümetin öncelikli görevleri arasındadır. Burada Ticaret Bakanlığı ile Tarım ve Orman Bakanlığına önemli görevler düşmektedir.

 

 

SERBEST PİYASADA SOSYAL DEVLET ANLAYIŞI

Serbest piyasa söylemleri devletin müdahalesini piyasa denetim ve gözetimi görevini yok edemez. Sosyal devlet anlayışı üretici veya tüketiciyi kişilerin vicdanına veya serbest piyasa söylemlerinin insafsızlığına, fırsatçılığına bırakamaz. Bu sosyal devletin birinci derece önceliğidir. Devlet gerektiğinde piyasa yapıcı, gerektiğinde piyasa düzenleyici, gerektiğinde piyasa denetleyici olmalıdır.Devlet hem piyasa maniplasyonlarını hem kendi enflasyon hedeflemelerinin gereği olarak fiyat unsuruna müdahale etme hakkına sahiptir. Ama bütün bunların ötesinde de yurttaşlarının cebine uzanan haksız fırsatçı elleri durdurmak, kişilerin vicdanlarına bırakmamak sosyal devlet olmanın gereğidir.  

 

Hükümet özellikle halkın temel ihtiyaçlarını gözeterek birtakım önlemler almalı. Özellikle üreticinin girdi maliyetlerini düşürecek daha fazla adımlara ihtiyaç var. Bu konuda yetersiz görsem de yeni adımlar atılmıyor değil.

 

 

TOHUMDAN SOFRAYA

Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, "Tohumdan sofraya tüm sorunları ortadan kaldırmanın yolunu arıyoruz" diyerek Gübre başta olmak üzere üreticinin girdi maliyetlerini düşürmeye yönelik adımlar attı. Bu önemli bir başlangıç ama yeterli mi değil. Gerekirse bu konuda başta KDV oranları gibi üreticinin girdi maliyetlerini düşürebilecek yeni destek ve korumalara ihtiyaç var.

 

Ticaret Bakanlığı da biraz geç kalmış olsa da piyasalarla ilgili çok önemli yeni bir karar aldı. Yürürlüğe giren bu yönetmelikle birlikte alınan kararların gereği olarak; "Girdi maliyeti ve döviz kuru artışı gibi fiyat değişimlerinden etkilenmemesine rağmen bu durumlardan etkileniyormuş gibi hareket ederek tüketiciye sunulan mal veya hizmetin satış fiyatında haklı bir gerekçe olmaksızın artış yapılması, aldatıcı ticari uygulamalar kapsamına alındı.

 

 

İNDİRİMLER NE KADAR GERÇEK

Şimdi gelelim piyasadan gelen indirim haberlerine…Bu indirimler elbette olumlu adımlar. Ancak market zincirlerinin bir ay içinde yüzde 40-60 arası zam yapıp etiket değiştirdikleri biliniyor. Şimdim 50 kalem üründe “iki ay boyunca” yüzde 10 indirime gitmişler, bunu da alkışlamamızı bekliyorlar.Bizi kandırmalarına da aldanmıyoruz.  Üreticiden 1 TL ve altına alınan ürünler market raflarında ve pazarlarda nasıl oluyor da bu kadar büyük bir farkla Kg fiyatları 5-10 TL'ye fırlıyor. Özellikle market fiyatlarındaki artışları dikkat çekici boyutlara ulaştı. Baklagilden ete, kahvaltılıktan sebze-meyveye fiyatlar uçuşa geçti. Bir ayda yaşanan değişim bazı ürünlerde yüzde 100'ü bulurken; Öyle ki döviz kurunun stabil hareket etmesine rağmen bazı mağazalar iki gün arayla ürünlerine yüzde 100'e yakın zam yaptı.

 

 

BİR ÇAY, BİR GEVREK-SİMİT 

Bir simit-gevrek 1.75 TL oldu. Ekmek 1.75 oldu. 2 TL'ye doğru hızla gidiyor. Pazarda domates-biber-soğan-patates gibi mutfakların temel ihtiyaç maddeleri 5 TL ve üstü fiyatlarda seyrediyor…Halkın en uğrak ve işlek bölgelerinden İzmir Kordonda ince belli küçük bardakta bir çay içip, bir gevrek yeseniz fiyatı yaklaşık 10 TL'yi buluyor.

 

 

AĞIR YAPTIRIMLAR GETİRİLMELİ

Şimdi pazarcı esnafı başta olmak üzere esnafı denetlemeleri yapılıyor. Bu denetlemelerde sembolik olmaktan öteye geçmeyerek Belediye başkanları ve zabıta ekipleri marifetiyle kameralar önünde adeta bir gösteriye dönüştü. Bu iş böyle olmaz... Denetleme önce üreticiden, Halden, fabrikalardan, toptancıdan başlamalıdır.Bu denetimi yapmayıp pazarda şov yapmak doğru değil... Kandırmanın en önemli nedeni denetimsizlik ve yasal düzenlemelerin, yaptırımların yetersizliğidir.Piyasa maniplasyonlarına, stokuçuya, haksız kazanca, fırsatçılığa karşı çok daha ağır yaptırımlar getirilmelidir.

 

Hükümetinde bu konuda daha kalıcı adımlar atmasına; girdi maliyetleri üzerinden üretimin desteklenmesi başta olmak üzere, üreticiden tüketiciye kanalların düzenlemesi ve denetimi gibi konu başaklarının mutlaka acilen güncellenmesi gerekmektedir.

 

 

YÜZDE 30 ZAM, YÜZDE 10 İNDİRİM

Samimiyetle indirim kampanyalarına istenilen ölçü ve rakamlarda katılanlara teşekkür ediyoruz. Ama birçok Mağaza, market, toptancı ve perakendecinin yüzde 30, yüzde 100'lere yakın zam yapanların; yüzde 10 indirim yapmalarına kadar anlamlıdır? En az yüzde 30 zam yap, sonra yüzde 10 indirim yap.

 

Peki bizi kimler kandıryor?

Üretici mi, toptantıcı mı, aracı mı, perakendeci mi? 

Diğer hangi bileşenlerin olduğunu da okuyucalarımın yorumlarına bırakıyorum.  

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum