içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Üç Büyükşehir ve Başkan Tunç SOYER

Mart 2019 tarihinde yapılan yerel seçimlerin üzerinden bir yıl geçti. Belediye başkanları görevlerinde bir yıllık süreyi doldurdular.

Her yerel seçimde 3 Büyükşehrin kazanılması siyasi partiler için birincil öncelik olmuştur. Çünkü bu 3 Büyükşehir, Türkiye nüfus ve ticaretinin ana omurgasını oluşturmaktadır.

Bu şehirlerden herhangi birinde belediye başkanı olmak demek, gelecekte Türkiye’nin kaderinde söz sahibi olmak demektir. Zira bu kişilere Genel Başkanlık hatta Cumhurbaşkanlığı’na varan bir yol açılımaktadır. İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyükşehirlerde başkanlık yapanlar, büyük kitleleri de peşinden sürükleyebilecek güç ve potansiyele ulaşabilmektedirler. 

Bu bağlamda son yerel seçimlerde CHP'nin kazandığı 3 Büyükşehri değerlendirdiğimizde; Seçim süreci ve göreve geldiği ilk zamanlarda Ekrem İmamoğlu popülaritesi en yüksek başkandı. Türkiye’nin 3 Büyükşehir Belediyesi içerisinde, en yüksek kredibiliteye sahiplikte zirve yapmış ve adı Genel Başkanlık hatta Cumhurbaşkanlığı adaylığı konuşulacak kadar güçlü bir algı yönetimiyle gündeme gelmişti. Ancak Ekrem İMAMOĞLU, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevinde, üst üste yaptığı hatalar, girdiği polemikler ve iyi yürütülmeyen kriz yönetimleriyle popülaritesine büyük zarar verdi. Bu nedenle de halkın kendisine olan güveni gün geçtikçe azaldı.

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nda ise Mansur YAVAŞ, şu ana kadar geçen süreçte, beklentilerin üzerinde bir başarı sergiledi. Her ne kadar adaylık sürecinde birtakım olumsuzluklarla gündeme gelmiş olsada, devam eden süreçte krizi iyi yönetti. Şu anda da Ankaralılar nezdinde genel anlamda başarılı bulunuyor. Kalan sürede bu başarısını devam ettirebilecek mi? Bunu zaman gösterecek.

Asıl konumuz olan İzmir’e gelirsek; Başkan Tunç SOYER, 1 yıllık süreçte İzmir’de farklı bir yönetim anlayışı ile gündeme geldi. Bir iki tartışılan söylemi dışında, şu ana kadar olumsuz algılanabilecek bir tavrı görülmedi. Hatta kendisine yönelik eleştirilerde bile polemiğe girmeyip, ortaya koyduğu barışçıl söylemlerle eleştirileri kendi lehine çevirmesini bildi.

Tunç Soyer’in farklı kesimlere yönelik mesajları, onlarla kurduğu iletişim, kullandığı dil, sadece bir iki istisna dışında, önemli oranda kabul gördü. Bu gelişmeler, gerek kendi seçmeni, gerekse seçmenleri dışında kalan kesimlerde, Başkanın hem popülaritesini artırdı, hem de takdir ve kabul görmesini sağladı. Ancak bu durum kendisine yönelik beklentileri artırırken, daha da ağır sorumluluklar yükledi.

Unutulmamalıdırki, farklı kesimlerin güvenini kazanabilmek son derece zordur; Ancak daha zor olanı ise bunu sürdürebilmektir. Başkan, şu ana kadar bu zorlukları aşmasını bilerek, güven kazandı. Şimdi bundan sonraki süreçte, kazandığı bu güveni koruması gerekmektedir.

Kuşkusuz belediyecilik faaliyetlerinin getirdiği icraat ve uygulamalar çok önemlidir. Ancak iyi yönetişim, kavgasız ve barışçıl tavır sergilemek, yönettiği kente rozetsiz bakabilmek ve tüm kesimlerle güçlü iletişim kurabilmekte bir o kadar önemlidir.

Başkan Tunç SOYER’in devam eden süreçte, olumlu imajına zarar verebilecek gelişmelere dikkat etmesi gerekiyor. Kolay oluşmayan olumlu algıyı tersine çevirecek, ağır hasar verecek, kendisini kamuoyu karşısında zor durumda bırakacak eylemlere fırsat vermemelidir.

Bazı şeyler küçük bir hadise gibi görünebilir ama bunlara göz yumulması kamuoyunda soru işaretleri oluşmasına neden olur.

Nitekim son zamanlarda İzmir Büyükşehir Belediyesine bağlı kurumlarda, üst düzey bürokrat ve personellerin görev ve yetkilerini kötüye kullanarak şahsi menfaat sağladıkları yönünde ihbar ve iddiaların artması bir otokontrol sistemini zorunlu kılmaktadır.

Başkanın yapılan bu ihbar ve iddiaların üzerine giderek, bu tür olaylara göz yummayacağını sergileyen tavır ve eylemler göstermesi, kamuoyunda güven ve takdir kazanmasını sağlayacaktır. İlk izlenimlerimiz de bu tür olumsuzluklara başkanın göz yummayacağı yönündedir.

Nitekim geçtiğimiz günlerde İzmir Büyükşehir Belediyesi kuruluşlarından İZSU’da, görev ve yetkilerin kötüye kullanılmasına ilişkin haberler gündeme geldi. Bu haberde, suç işleyen ve bunu organize bir eyleme dönüştürerek haksız kazanç elde eden üst düzey bürokrat ve personellerin olduğu yazıldı.

Belediyeler ve bağlı birimlerinde yaşanan bu tarz olaylar ve ihbarlar, her ne olursa olsun detaylıca incelenmeli, neticeleri kamuoyu ile paylaşılmalıdır. Bu konularda, yeterli hassasiyeti göstermeyen başkanlar, neticede en büyük zararı kendileri göreceklerdir.

Dolayısıyla Başkan Tunç Soyer’de; “Tüm olumlu imaj ve kazanımlarını”, birkaç bürokrat ve personelin yanlışlarına, daha fazla kazanma hırslarına, “kurban etmemelidir”. Kendisine yanlış bilgi verilip verilmediğinin sorgulamasını da yapmalıdır.

Başkanın geçen bu 1 yıllık süreçte olumlu imajını devam ettirmesi, rasyonel bir tutum içerisinde olması, söylemleri, duruşu, polemikten uzak tutumu, algı yönetimindeki stratejisi bir başarıdır. Bu başarıyı devam ettirip ettiremeyeceği ise bundan sonraki eylemlerine bağlıdır.   

YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum