içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Pandemi Ve Kadınlar

Kadınlar cinsiyetlerine gelen baskı ve zorlamalar nedeniyle yüzyıllardır acı çekmekte, kendisini kısıtlamakta ve evlere hapsedilmektedir. Sanayi devrimi sonrasında kadının da işgücüne katılmasıyla beraber ev dışında üretime ve ekonomiye katkı sağlayan kadınlar biz de varız dedi. Ancak ekonomiye katılan kadınlardan evle ilgili sorumluluklarını devam ettirmeleri istedindi yani vardiya sayısı katlanan kadınlar için daha zorlu bir süreç başladı. Ama kadınlar yılmadı ve bunları da aşmaya çalıştı. Yüzyıllar öncesinde başlayan toplumsal değişim, kadınların haklarını savunmaları, her iki cinsiyete de ev içinde sorumluluklar verilmesiyle ilgili yapılan çalışmalar ülkemizde küçük adımların atılmasına neden olmaya başlamıştı ki salgın özellikle ülkemizde atılan adımların pek çoğunu geriletti.Pandemi dönemi kadınlar için bir nevi gerileme dönemiydi.

Normal çalışma koşullarında dahi eşitlik ilkesinin uygulanmasında aksaklıklar yaşanırken, uzaktan veya evden çalışma durumu kadınların erkeklere göre daha fazla sorumlulukla karşı karşıya kalmasına neden oldu. Örneğin bu dönemde kadın akademisyenlerin makale üretme kapasitesi yüzde elli düşerken erkeklerde yüzde elli arttığı tespit edilmiş. Hangi eğitim seviyesinde olursa olsun kadınların ev içi sorumluluklarının erkeklerden fazla olduğunun en bariz örneklerinden birisidir bu sonuç. Ev içi işbölümünün eşitlikçi yapıdan çok cinsiyete dayalı olduğunun göstergesidir de aynı zamanda. Kadın ve erkek eşit şekilde evden çalışıyor olsalar dahi toplumsal ön yargılarımız, ev içi işlerinin, çocuk bakımının kadının sorumluluğu olduğunu düşünmemize neden olur. Kadınların evden çalışması sorumluluklarının artmasına, kendilerinden beklentinin fazlalaşmasına, mesai kavramının nerdeyse günün tamamına yayılmasına, tükenmişliklerinin artmasına neden oldu. Ayrıca çocukların bakımı gibi uzaktan eğitiminin de en büyük takipçisi ve uygulayıcısı anneler haline gelmek durumunda kaldı.

Pandemi kadınların çalışma hayatından uzaklaşmasına sebep oldu. Ekonomik özgürlüğünü elinden kaybeden kadınlar ciddi hak kayıplarına uğradı. Ekonomik özgürlüğü veya maddi alanlarda var olma çabası ve yaşam standartlarından kopan ve psikolojik olarak daha güçsüz hale gelen kadınlar her türlü şiddete maruz kaldı.

Kadınlar bu dönemde daha fazla aile içi şiddete maruz kaldı. Ev içi geçirilen zamanın artması şiddetin görünmesine ve bilinmesine engel oldu.Ev içinde geçirilen zamanın fazlalığı, sokağa çıkma kısıtlamaları, kadının sosyalleşmesinin ve desteğinin azalması, kadına yönelik şiddeti fazlalaştırdı. Bununla birlikte kadın cinayetlerinin geçmiş senelere göre arttığı bir dönem yarattı pandemi süreci.

Tüm bunlar kadınların pandemi döneminde yaşadıkları sorunların sadece bir kısmıdır. Bu durumun asıl sorumlusu salgın, çalışma koşulları veya ülkemizin ekonomik durumu değildir. Bunlar toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin sonucudur. Salgından önce de var olan ve yüzyıllardır mücadele edilen bu eşitsizlik artık hayatlarımızı normale çevirmeye çalışırken adımlar atılmasını zorunlu hale getirmiştir. Eğer toplum olarak önyargılarımızı yıkabilir, toplumsal cinsiyet eşitliğini tabana kadar yayabilirsek bu adımları, gelişmenin öncüsü olacağı akılda tutulmalıdır. Çünkü gelişmiş ülkeler toplumsal cinsiyet eşitliği, kadın ve temelde insan hakları konusunda gelişmemiş veya az gelişmiş ülkelere göre daha iyi durumdadır. Gelişmenin ve refahın temeli toplumsal cinsiyet eşitliği temelli  bir toplum yaratmaktan geçer.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum