içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Şiddet Aile de Başlar

2021 yılı başından itibaren 70 kadın şiddet sonucu hayatını kaybetti. Yaşam savaşı verenler, henüz ortaya çıkmayanlar ve intihar adı altında defnedilenleri de düşünürsek sayının aslında bildiğimizden de fazla olduğunu görürüz. Ve şiddete uğrayan kadın sayısının da yüzbinlerce olduğunu söylemek de gerekmektedir.

 

Yasaların uygulanmasıyla birlikte çözüme ulaşabileceğimizi düşündüğümüz bu sorun alanında, sivil toplum örgütleri ellerinden geleni yapmaktalar ve farkındalık oluşturmaya çalışmaktalar. 6284 Sayılı Ailenin Korunması Ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun ve İstanbul Sözleşmesi ile diğer yasaların uygulanması gerekmekte. Hukukçular cezai kısımlarını tartışırken, akademisyen, eğitimciler de şiddetin önlenmesi noktasında farkındalık yaratmaya çaba harcamaktalar.

 

Katıldığım bir seminerde kadına yönelik şiddet konusunda değerli hocalarımızdan Prof. Dr. Serpil SANCAR tarafından verilen sayılar yüzümüze sert bir tokat gibi çarptı. Bu verilerden  bazılarını aktarmak isterim.

 

Kadınlar en çok duygusal şiddete maruz kalmaktalar. Bunu fiziksel ve cinsel şiddet izlemektedir. Ancak şiddet gören kadınların sadece %11 i başvuruda bulunabilmektedir.

Şiddet uygulayan erkeklerin eğitim durumunda ciddi bir ayrımlaşma olmadığı ortaya konmuştur. Yani eğitim seviyesi arttıkça şiddet uygulamanın azalması gibi bir durum yoktur.

Kadınlar en çok eş veya partnerlerinden şiddet görmektedir. % 32 si de aile üyelerinin şiddetine uğramaktadır.

Şiddet uygulayan kişilerin alkol, kumar, madde, teknoloji bağımlılıkları olduğunu söylemek mümkün değildir. Şiddet uygulama ve bağımlılık arasında da ilişki tespit edilememiştir.

 

Ancak annesi babası tarafından şiddete uğrayan erkeklerin %51’i, kendi eşlerine şiddet uygulamaktadır. Ayrıca erkeğin kendisinin ailesinden kaynaklı şiddet mağduru olması %54 oranında şiddet uygulamasında etken olduğu görülmüş.

Bu durum şu anlama gelmektedir. Evde şiddet dolu bir ortam varsa çocuğun şiddet uygulayan bir bireye dönüşmesi daha kolay olmaktadır. Şiddet bireylerin psikolojisini olumsuz etkileyen bir durumdur. Bir çocuğun küçük yaşlardan itibaren şiddet tanığı veya mağduru olması kişiliği üzerinde çok büyük yaralar açmaktadır.

 

Şiddeti önlemeye aileden ev ortamından başlanmalıdır. Bir çocuk ne kadar çok sağlıklı iletişime ve ortama tanık olursa o denli sağlıklı bir bireye dönüşmektedir. Aile ortamına müdahale edilmeden, sadece cezalarla, kanunlarla şiddetin önüne geçilmeye çalışılması emeklerin pek çok kısmını boşa çıkaracaktır.

 

O yüzden kanunların uygulanmasıyla beraber önleme hizmetleri kapsamında, eğitim ve psikososyal destek mekanizmaları da devreye sokularak şiddetin önüne geçilmesi gerekmektedir. O yüzden okullarda toplumsal cinsiyet eşitliği, kadın hakları ve şiddeti önleme üzerine eğitimler verilmeli ve hatta evlenecek bireylerin psikolojik sağlığından emin olunmalıdır. Ve bunların hepsiyle ilgili yol haritası sunan ve 2012 yılında oluşturulmasında ülkemizin aydın insanlarının ve bürokratlarının da çok büyük emek harcadığı İstanbul Sözleşmesi her daim uygulanabilir olmalıdır.

Kadına yönelik şiddet ülkemiz için her alanda çalışılması, savaşılması gereken bir konudur. Bilimsel olarak ele alınmadığı müddetçe de sonuç alınamayacağı görülmektedir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum