içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Askeri Hastanelerin Yeniden Açılması

Dünyadaki tüm gelişmiş ülkeler, özellikle Batı ülkeleri daha da özelde NATO ülkeleri içinde “Askeri Hastanesi” olmayan tek ülke Türkiye. Türk Silahlı Kuvvetleri askeri hekimliği hekimliğe birçok katkısı olmuş çok başarılı bir alandı. Ancak 15 Temmuz hain FETÖ kalkışması sonrası Askeri Hastaneler sebebini hala anlayamadığımız bir biçimde kapatılarak Sağlık Bakanlığına devredildiler. MSB Hulusi Akar’ın bir televizyon yayınında açıkladığı üzere Askeri Hastaneler yeniden TSK bünyesinde hayata geçecekmiş. Buna da şükür, yanlışın neresinden dönülse kardır.

Askeri Hastaneler kapatıldığı zaman da birkaç kez yazmıştık. Askeri Tababet Sistemi çok özel bir alandır, çok değişik uzmanlıklar ister ve sivil hekimlikle askeri tababet hizmeti asla karşılanamaz. Çünkü Silahlı Kuvvetlerde hayati önemde olan  “Sıhhi Tahliye ve Tedavi Zinciri” sivil hekimlik yapısı ile asla kurulamaz. Zira her şeyden evvel alınan eğitimler ve yetiştirilme tarzları çok farklıdır. Askeri hekimler “önce asker” sonra hekimdirler. Yani önce asker gibi düşünme yetenekleri geliştirilir, zira görev yapacakları esas alan “muharebe alanıdır.” Yani ölümün her an kol gezdiği alan. Öncelikle bu ruh ile yetiştirilirler. Savaş hekimliğinin öncelikle psikolojik boyutu vardır ve bir hekim bu alanda eğitilmemişse o görevi yapamaz. Askeri hekim muharebe / çatışma alanında savaşan askerin ne hissettiğini bilmek zorundadır. Askeri hekimin seferi kıyafetinin bir parçası da şahsi silahı olan tabancasıdır. Siz belinde tabancası ile savaş alanında hasta muayene eden bir sivil hekim gördünüz mü hiç? Hava Kuvvetlerimizde “Uçuş Hekimleri” vardır. Bu hekimler yerçekimi olayını yaşasın, savaş pilotunun psikolojisini anlasın diye savaş jetleri ile uçuşa çıkarılırlar. Siz savaş jeti ile uçuşa çıkan bir sivil doktor gördünüz mü hiç? Yine Deniz Kuvvetlerimizde harp gemilerimizin askeri hekimleri vardır. Bir deniz muharebesinde bu askeri hekimler de gemide savaşın ortasındadırlar. O eğitimi almamış hangi sivil doktora deniz muharebesinde görev yaptırabilir siniz?

Türk Silahlı Kuvvetlerinde Tümen seviyesindeki birliklerde “Sıhhiye Taburu” vardı. Tugay seviyesindeki birliklerde ise “Sıhhiye Bölükleri” vardır. Bir Sıhhiye Taburunda Ambulans Bölüğü ve Ayırma Bölüğü vardır. Sıhhiye Bölüklerinde ise Ambulans Takımı ve Ayırma Takımı vardır. Bu Sıhhiye Birlikleri muharebe / çatışma alanında “Sıhhi Tahliye Zinciri” kurarlar. Muharebe sahasında cephe hattında yani birinci hatta çarpışan birliklerde Bölüğün kadrosunda bir “Sıhhiye Çavuşu” ve “Sedye Erleri” vardır. Bu personel yaralanan bir askeri en kısa zamanda Bölüğün “ilk yardım noktasına” taşırlar. Basit bir yaralanma ise yaralı hemen tedavi edilir ve tekrar muharebe alanına döner. Değilse yaralı “ayırma noktasına” götürülüp oradan ambulans bölüğü/takımı ambulansları ile geri bölgedeki “seyyar hastaneye” tahliye edilir. Yaralı seyyar hastanede tevdi edilebilirse edilir ve iyileşince cephe hattına geri döner ve ya istirahata gönderilmek üzere taburcu edilir. Seyyar Hastanede tedavi edilemeyen yaralı ise daha geniş imkânlara sahip yurtiçi sabit bölge hastanelerine gönderilir. Burada da tedavi edilemiyorsa GATA’ya gönderilirdi. Bu tahliye ve tedavi zinciri muharebenin kazanılmasında en önemli etkenlerden biridir. Askeri Hastaneler ve Askeri Hekimler barış zamanında normal hekimlik hizmetlerini yürütürken savaş veya çatışma zamanlarında savaş hekimliği görevlerini yaparlar. Bunların başında da “Harp Cerrahisi Hekimliği” gelir. Askeri hekim çatışmanın ortasında vurulan bir askere olağanüstü koşullarda olağanüstü müdahaleler yapmak ve vurulan “Mehmetçiği hayatta tutmak” üzere eğitilir. Örneğin vurulan bir askerin soluk alması için “tükenmez kalemden” bir soluk borusu yapabilir. Bunu sivil bir hekimin bilip yapması için o koşulların eğitimini almış olması gerekir. Harp cerrahisi eğitimi ise yalnız ve yalnız Gülhane Askeri Tıp Fakültesinde verilebilen bir eğitimdir. Çünkü askeri Hekimler askeri eğitimler de görürler. GATA’dan mezun olduktan sonra kıtaya çıkarlar. Üsteğmen/ Yüzbaşı rütbesi ile Ayırma veya Ambulans Bölük Komutanlığı yaparlar. Kıtayı tanırlar. Askerlerine atış yaptırırlar, eğitim yaptırırlar, spor yaptırırlar. Tatbikatlara katılırlar, denetlemeler geçirirler. Bu gün çatışmalarda yaralanan askerlerimize çatışma alanından getirildikten sonra ellerinden gelen en büyük gayretle müdahale eden sivil hekimlerimizin sözkonusu süreçleri yaşamaları mümkün müdür? Değildir. Çünkü onların mesleki alanı değildir bu süreçler. Askeri sağlık sistemi yalnız savaşta/ çatışmada değil en zor koşullarda sağlık hizmeti verebilmek esasına dayalı olarak kurulmuş bir sistemdir.

Her zaman görülmeyen salgın hastalıklar, depremler, büyük yangınlar gibi afetlerde de muharebe koşullarına göre hasırlanmış düzeniyle en kısa sürede çevresine en hızlı biçimde sağlık desteği ve hizmeti sağlar. 1999 depreminde ve birçok depremde de bu görülmüştür. Ordusu ve askeri olan her ülkenin çalışan bir askeri sağlık sistemi var. Türkiye’nin ise 2016dan beri askeri sağlık sistemi yok. 34 bin askeri olan Avusturya’nın 3 askeri hastanesi, 185bin askeri olan Almanya’nın askeri hastanesi, 278bin askeri olan Fransa’nın 8 askeri hastanesi varken 500 binden fazla askeri olan Türkiye’nin 1 askeri hastanesinin bile olmayışı çok ama çok büyük bir eksikliktir. Üstelik de bu ülkeler Türkiye gibi yıllardır bir terörle mücadele süreci içinde değiller. Türkiye yıllardır terörle mücadele süreci içindedir. Son bir ayda bile birçok şehidimiz oldu. Hepsine Yüce Rabbimizden rahmet dileriz. Mekânları cennet olsun. Lakin çatışma bölgelerinde o şehitlerin birliklerinde “harp cerrahisi” görmüş “Askeri Hekimler” olsa idi o şehitlerimizden en azından bir kısmının kurtarılabilme imkânı olmaz mıydı? Bizce olurdu. Zira o askerimize bakacak olan hekim askerimiz grip olduğundan viziteye çıktığı için değil, yediği kurşundan ya da aldığı şarapnelden yaralandığı için müdahale edecekti. Nitekim geçmişte çatışmalarda yaralanan binlerce Mehmetçiğin hayatı kurtarılmıştı. Askeri Tıbbiyeli, Askeri Hekim olmak bir ruh yapısı, bir düşünce sistemidir. Askeri Hekimler için her muharebe/ çatışma alanı bir görev bölgesidir ve bu görev yapılırken bir zaman sınırlaması da bir maddi beklenti de asla yoktur. Görev verildiğinde hiç sorgulamadan görev yerine gider. Tek hedefi vardır; o yaralı askeri tedavi etmek ve yeniden sağlıklı olarak muharebe alanına geri dönmesini sağlamak.

GATA ve Askeri Hastaneler kapatılmadan önce Askeri Hekimler, sadece büyük hastanelerde değil çatışmaların ortasında bulunarak ve yaralılara hemen anında harp cerrahisi ile müdahale ederek onların önemli bir kısmının canını kurtarırdı. Şimdi bu yanlıştan dönülüyor ve Askeri Hekimler yine çatışma alanlarında askerlerimizin hayatlarını kurtaracaklar. Sözün özü dedik ya; yanlışın neresinden dönülse kardır. Ülkemizin terörle mücadelesi sürdüğü, etrafında bu denli ateş çemberi ve savaşlar olduğu müddetçe Askeri Hekimlik müessesi elzemdir ve elzem olmaya devam edecektir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum